2. Bölüm
yıl 2017(DÜNYA)
(TÜRKİYE)
"İyi ki doğdun Aras! İyi ki doğdun Aras!..." cümleleri o kadar fazlaydı ki, buna katlanmak zorunda kalmıştı. Aras, hediyelerini aldıktan sonra "Çok teşekkür ederim arkadaşlar. Hadi, biraz partinin tadını çıkaralım ama değil mi?" deyip havuzu işaret ediyordu. Yakup "Oğlum... size uzun zamandır geliyordum ama hiç bu kadar eğlenmemiştim ya, keşke her gün doğum günün olsa" dedi gülerek. Fırat "Aynen... böyle bir havuzlu villa da kim yaşamak istemez ki. Valla, ben daha fazla dayanamayacağım "deyip üzerindeki tişörtü çıkarıp havuza atladı. Hemen ardından da diğerleri...
Aras, pencereden onları izleyen ailesine bakıp tebessüm ettikten sonra, o da havuza atlayıp, yüzmenin tadına varıyordu. Vakit iyice geçmişti. Üzerini kurulamak için havlusunu alırken, tıpkı onun gibi kurulanmaya gelen Fırat ve Yakup'un arkaları ona dönük olmasından gördüğü şey onu şaşırtmıştı. Hemen, kurulanacakları havluyu birden üzerlerinden çekip, omuzlarına bakarak "Bu omzunuzdaki şey, dövmemi yaptırdınız?" dedi. İkisi birden "Hayır, doğuştan vardı..." derken ikisi de birbirlerine bakıp Fırat "İnanmıyorum, aynısı. Bu nasıl olur? Kardeş olmamamıza rağmen aynı dövme değil mi bu?" dedi ve Yakup ta omzuna dikkat kesilip aynı olduğunu görünce o da şaşırdı. Aras "Çocuklar, size tuhaf gelebilir ama. Ben de de aynı işaretten var. Bunca zaman birlikteyiz ama ilk kez fark ediyorum" dedi şaşkınlıkla. Yakup "Şimdi, bana da ilginç gelmeye başladı. Hadi tamam benim sağ kulağımın arkasında doğuştan olan bir ben var ama bu şeyin, üçümüzde de aynı dövme ya da işaretin her neyse... Aynı olması tuhaf değil mi?" diye düşünürlerken. Partiye biraz geç gelen diğer arkadaşları sohbetlerini böldü. Kadir "Kusura kalma Aras. Anca gelebildik de. Ne oldu? Yoksa bitti mi doğum günü?" diye sordu. Daha Aras'ın konuşmasına fırsat vermeden araya giren Kamber "Sakın bitmiş olmasın. Ben bütün gün şu havuza girmek için hazırlandım, kimse beni tutamaz" deyip üzerini çıkarırken. Lafa giren Baran "Sanırsın hiç havuz görmedin. Git yüz. Seni alıkoyan mı var. Bir çocuğa merhaba bile diyemedik" dedi ve o sıra Kamber de üzerini çıkarıp havuza atlayacakken, Aras onu kolundan tutarak "Sen de aynısı var?" diye bağırdı. "Ne oluyor be? Korkutma beni Aras, ne varmış bende" deyip, Aras'ın gözlerinin omzunda olduğunu fark etti ve "Haa... Şunu diyorsun sen. O dövme gibi olan şey bende doğuştan var. Doğum lekesi herhalde. Niye bu kadar şaşırdın ki?" derken Fırat ve Yakup'ta birbirlerine bakıp üçü birlikte omuzlarını gösterdiler. Kamber, aynı işaretin onlarda da olduğunu görünce şaşırdı ve bu sırada Baran ve Kadir de aynı anda "Belki inanmayacaksınız ama o işaretten biz de var" deyip gösterdiler.
Bunca zamandır çok sıkı arkadaş oldukları halde, ilk kez böyle bir şeyle karşılaşmaları onları çok şaşırtmış ve bir hayli de korkutmuştu. Aras, biraz düşündükten sonra "Arkadaşlar! Sizce de çok saçma değil mi? Hiçbirimiz kardeş olmamamıza rağmen aynı işaretin 6'mız da da olması çok ilginç" Kadir "Sana katılıyorum Aras. Böyle bir şey hepimizde doğuştan var ve biz bunu ilk kez bugün fark ediyoruz. Bu normal bir şey mi, yoksa tesadüf mü?" Yakup "Bence tesadüf olamaz. Ben inanıyorum, bu iş de bir iş var" dedi. Baran, gülerek "Ne olacak Yakup? Hepimiz, süper kahraman mıyız yoksa? Özel güçlerimiz mi var?" diye alaycı konuştu. Fırat "Neyiz, onu bilmiyorum ama bence de bu normal bir şey değil. Belki de bunu ailelerimiz biliyordur. Onlara bir sorsak" Kamber "Evet... Bu işi halledelim yoksa ben rahat edemem. Zaten havuza girme hevesim de kalmadı" Aras "Tamam çocuklar... Şimdi kimseye bir şey çaktırıp ta onları da telaşlandırmayalım. Üzerimizi giyinip, akşama bizim evde yani yine burada ailelerinizi de alıp gelirsiniz şu meseleyi bir konuşuruz" dedi. Gerçekten ilginç gelen bu rastlantı Aras, başta olmak üzere hepsinin kafasını kurcalamaya başlamıştı...
Pencereden, çocuklarının konuştukları her şeyi duymuşlardı. Selçuk "Zamanı geldi. Aras, bugün gelip bize soracak" Ebru "Hayatım... Sen de gayet iyi biliyorsun ki. O gün geldi maalesef, zaten hepsi öğrenecekti eninde sonunda. Umarım, bir sorun çıkmadan şu iş hallolur" dedi tedirgin bir ifadeyle. Selçuk "Hiçbir zaman bu doğum gününün olmamasını istiyordum. Çünkü artık on sekiz yaşına değdi. Hem Aras, hem de diğer arkadaşlarının on sekiz yaşında olmalarını hiç bu kadar istememiştim" diye üzülmeye başladı. Ebru, eşini teselli etmeye çalışarak "Zaman, çok çabuk geçiyor. Onları korumak için her şeyi yaptık. Keşke, biraz daha vaktimiz olsaydı ama..." derken ağlamaya başladı. Selçuk "Merak etme... Onlar, kendilerini koruyacaktır. Ben buna inanıyorum" dedi gözlerinde sakladığı o korkuyu gizleyerek.