beau sentiment~

39 8 3
                                    

'Gerçeğin ve güzelliğin fedakar aşığıyım.'
-Bipolar hastanın sözleri

İlaçlarımı içemiyor olmanın verdiği tuhaf his bedenimi yorgunlukla sınıyordu. Vücudum o ilaçlara o kadar alışmıştı ki her geçen gün beni daha da güçsüzleştiriyordu. O ilaçlara ihtiyacım vardı fakat yapabileceğim hiç birşey yoktu.

Taehyung'la evde yalnızdık. Dan Bi ve 'sinirli' adam işlerinin olduğunu söyleyip gitmişlerdi. Bizde karşılıklı koltuklara yayılmış bir şekilde televizyon izliyorduk. Oldukça sıkıcıydı. Çünkü Taehyung'un televizyon anlayışı haberlerdi. Bu erken saatte bile bir haber kanalı bulmayı başarmış,keyifle izliyordu.

"Geçtiğimiz günlerde Seul Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde yaşanan kayıp olayından bahsetmiş-"

"Taehyung?!"

"Huh? Efendim Rose?"

"Ben sıkıldım. Bana biraz etrafı gezdirir misin?"

"Olur."

'Aptal, bıraksaydın da izleseydi haberleri.'

Hayır olmaz. Şuan öğrenemez.

'Elbet öğrenecek. Ya da seni bulacaklar.'

Oraya geri dönmeyeceğim.

'Oraya geri dönmek zorundayız. İnat etme!'

~

Temiz havanın ciğerlerime dolduğunu hissettiğimde gözlerimi kapatıp başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. Bu hissi çok seviyordum. Hastanede yalnızca 1 saat bahçeye çıkabiliyordum ve 1 saat boyunca çimenlere uzanıp gökyüzünü izliyordum. Şuan zaman kısıtlamam yoktu. Saatlerce durabilirdim burada.

"Yanıma gelsene Taehyung," dedim ve kendimi çimenlere bırakarak yanıma gelişini izledim. Ardından,

"Ah bunu yapmayı gerçekten çok seviyorum." dedim halimden memnunca gülerek. O da yanıma uzandıktan sonra kafasını bana çevirerek gülümsememe eşlik etti ve "Sanırım bende seveceğim. Güzel hissettiriyormuş." bakışlarını üzerimde hissediyordum. Yanılmadığımı anlamak için bende ona döndüğümde gözlerinde çok derin bir bakış görmüştüm.
Benim de ona dönmemle yüzündeki gülümseme iyice büyümüştü ve onun gözünde nasıl gözüktüğümü merak etmiştim. Bende ona onun bana baktığı gibi mi bakıyordum?

"Taehyung, şuan nasıl görünüyorum?"

"Nasıl mı görünüyorsun?"

"Evet. Sana senin bana baktığın gibi mi bakıyorum?" gülümsemesinin yerini şaşkınlık ifadesi almıştı gülünce kare olan ağzı şimdi tamamen yuvarlaktı.

"Ben sana nasıl baktığımı bilmiyorum Rose."

"Derin bakıyorsun Taehyung. Bir insanın içinde kaybolmak isteyeceği kadar güzel ve derin."

"Hıım, demek öyle bakıyorum. Ben sende henüz o derinliği göremedim, küçük sır küpü."

"Küçük sır küpü mü?" dedim ve küçük bir kahkaha patlattım.

"Evet öylesin. Hakkında hiç birşey bilmiyorum ve-"

"Beni sıkmayacağını söyledin." dedim ve huzursuzca kıpırdanarak yattığım yerden dikilip oturur pozisyona geldim.

"Tamam tamam birşey demedim."

'Hadi ama aptal, çocuk merak ediyor anlat ona.'

Hala zamanı değil. Rahat bırak beni!

'Doğru zamana sen mi karar veriyorsun?'

Evet.

'Göreceğiz.'

~

Dan Bi ve adını yeni öğrendiğim Jonghyun geldiğinden beri hepimiz salonda sessizce oturuyorduk. Kimse tek kelime etmiyordu.

Ah,hayır hayır. Yine o his. En son bir ay önce olmuştu yalvarırım yeniden olmasın. Burda olmaz, şimdi olmaz. Kafamın içinde dolaşan binlerce uğultulu ses. Hiçbirinin ne dediğini anlamıyorum. Lanet olası çığlıklar! Lanet olası ağlama sesleri!

Ellerimle bir anda kulaklarımı tıkadığımda bu sesleri duymamak için elimden geleni yapıyordum. Vücudumun kaskatı kesildiğini hissediyorum. Buz gibi olmuş bedenimin üzerinde yanaklarımdan akan sıcaklığın gözyaşım olduğunu biliyorum. Kafamın içinde dönen onlarca sesten aralarında anlayabildiğim birkaç kesik cümle,

"Rose! İyi misin?!"

"Yah! Neler oluyor, Rose?!"

"Yah! Neler oluyor, Rose?!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dead Rose/kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin