MULTIDE ARDA
Sabahtan beri okuldayım ama kavga edemedim. Allah kahretmesin neyse teneffüs zili çaldığında direk Barut'un yanına gidip koluna girdim. Ulan uyuduğum için göremedim şu gereksizi özledim uğraşması güzel oluyor.
"Kim olduğumu söyledin mi onlar?"diye fısıltıyla sordum. Kafasını iki yana sağladığını gördüm.
"Hadi bahçeye inelim"dedi hala adını öğrenmediğim çocuk lafa atlayıp
"Tanışmadık ben Su"dedim elimi uzatarak
Az önce konuşan"Ben Mert"dedi elimi sıkarak
Ötekisi ise"Ben Uzay"dedi(hani şu bir günde tavlarım diyen)
Bu sefer Kerem kendini tanıtı
"Ben de Kerem"dedi.Sınıftan çıkacakken sıra arkadaşım Nisan'a seslendim.
"Nisan"
"Efendim"
"Sende bizle bahçeye gelmek ister misin"
"Olur"dedi ve yanıma geldi.
Hep beraber aşağıya indik bahçeye çıktığımızda bizimkiler en dikkat çeken çardağa yürüdüler onları hiç umursamadan en dip köşedeki çardağa yürürken Kerem'i de peşinden sürüklüyordum diğerleri bizim peşimizden gelmediler salaklar ben ölsemde oraya oturmam çardağa vardığımızda Kerem'i oturtup bende kafamı kucağına koyup uzandım. Ben böyle yapınca
"Ne o bana mı yürüyosun"dedi"Sapan saçma konuşma eskiden böyle yaptığımda saçımla oynardın"dedim.
"İyide biz eski-"dedi sustu ve devam etti.
"Benim ASİ SU ARIKAN'IM" dedi.Evet 'ASİ' diğer adım.
"Aaa!KEREM SOYDER bu dediğinizi gereksiz duymasın
bu arada bana kimsenin yanında 'ASİ' deme olurmu 'ABDURREZAK'CIM"dedim. Kerem'in bu ismini benden başka bilen yok.Biz böyle konuşmaya dalıp giderken tam karşımda siyah saçlı,uzun boylu,mavi gözlü bir çocuk geldi.
BARUT'TAN
Su,Kerem'i alıp en dip köşedeki çardağa yürürken bizde bizim çardağa yürüyorduk ki Nisan hala dikilmiş orada bekliyordu.
"Gelsene Nisan"dedim.
"Yok ya siz gidin ben...ben zaten Su ile gelmiştim o gidince sizinle oturmak için bir sebebim kalmadı"dedi ve bizim çardağın tam çaprazında olan banka oturdu sonra bizde bizim çardağa gidip oturduk.
Ben Nisan'ı görebilecek bir şekilde oturdum ve onu incelemeye başladım.
Bizim sınıfta olduğunu daha bugün öğrendim.
Güzel kızdı aslında yeşil gözleri,siyah dalgalı saçları ve çenesinde ki hafif çukurla dikkat çekiciydi.
Ben bunları düşünürken bizim gevşek Uzay konuştu.
"Abi şu yeni gelem kız varya çok güzel be" dedi. Şimdi elimde kalacak o olacak yani sonra kalk Barış abimin azarı off o hiç hiç çekilmez.
"Bu Kerem ile nereye gitti."dedi. Boşuna 'GEVŞEK' demiyorum.
"Efe ve galoşlarının çardağındalar"dedi Mert.
Bu çocuk çok düz be hissettiği bile belli değil farklı soğuk kanlı surtsız ulan anladım kimsenin yanında gülmüyon bari bizim yanımızda gül ama yok gülmüyor.
"Efe değil mi lan o giden"dedi.
Uzay"Evet"
"Abi kalk çiğnerler onları bizde gidelim"dedi yine Uzay aklı sıra Su'ya yarancak
"Bir şey olmaz"
SU'DAN
Biz Kerem ile konuşmaya devam ederken yanımıza bir çocuk geldi. Siyah saçlı,mavi gözlü,uzun boylu,beyaz tenliydi tamam çocuk yani çok süper yakışıklı olabilir ama benim tipim değil onu umursamadan konuşmaya devam ettim. Bi'üç dört dakika sonra beş altı kişi daha geldi. Ben hâlâ konuşacaktım ki bir insanlık yoksunu beni kolumdan çekince yer ile on bilemediniz onbeş saniyelik bir ilişki yaşadım. Ulan uzanan insan çekilirmi şimdi sana gösteririm birde şu arkadaki sürtükler bana güldü ya bitti öldürcem onu cebimden telefonu çıkarıp Barış abime on dakika sonra yanındayım diye mesaj attım. Ve şu adsız cenabete döndüm. (Cenabet olduğunu nereden biliyorsam artık)
"Sen az önce beni yere düşürdün öyle mi"dedim iki adım yaklaşarak