Medyaya bana Arven'i andıran bir fotoğraf bıraktım. Ayrıca bölüm şarkısını da ekledim. Şarkıyı dinlemeyi unutmayın, iyi okumalar.
Parmağımın ucundan damlayan kan, gözümün önünde annemin öldürüldüğü bir sahneyi canlandırdı zihnimde.
Ormana doğru sürüklenen, bağırıp yardım isteyen, dehşete kapılmış annemi düşündüm. Gerçekten böyle mi olmuştu acaba?
Belki tecavüze uğramış, sonra da işkence görmüştü.
Bu düşünce, kafamın duvarlara vurulması kadar berbat bir etki yaratmıştı bedenimde. Zihnim, sürekli onun nasıl öldürüldüğüyle ilgili fikirler sunuyordu önüme.
Bunlara dayanamayacağımı bilen bedenim, migrenimi azdırıyor, tepkisini koyuyordu. Hoş, zihnim bu tepkiden zevk alıp, yeni fikirleri önüme sürüyordu.
Bitmek bilmeyen bu döngü agoniyi ve kanımın çekildiğini hissetmeme sebebiyet veriyordu.
"Ne yaptın böyle?!" Egemenin ani tepkisi irkilmeme sebep olurken içimden teşekkür ettim ona, aptal zihnimin oyunlarından beni çekip aldığı için.
Parmağımın hemen altında ki dosya, kana bulanmıştı.
Dosyada ne yazdığı
hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Aynı zamanda parmağımın da nasıl bu hale geldiğiyle ilgili de bir fikrim yoktu."Ben sargı bezi getireyim." Deyip odayı hızlıca terketti Egemen. Ayağa kalktığım için kan yere damlamaya başlamıştı. Her yeri batırmıştım.
Beyaz parkeler, koyu kan rengine ev sahipliği yaparken, kandan bir kez daha nefret ettim. Kan, damarlardayken güzeldi. Beyaz parkeleri kirletince ya da dosyalara bulaşınca değil.
Egemen elinde sargı bezi ve bir avuç peçeteyle geldiğinde, gözüm hâlâ kanımla kirlenmiş olan parkedeydi.
Zihnim yine beni sinirlendiren oyunlarından birini önüme itti. Parkenin hayatıma benzediği fikri, zihnimin duvarlarına çarpıp, tekrar bana döndü.
Zihnime göre, bu beyaz zemin hayatım, üstündeki kanlar ise annemdi. Zihnimin bu aptal oyunu beni sinirlendirmek yerine güldürdü.
Ne ben bu kadar masum ve temizim, ne de annem hayatıma bu kadar sinebilecek kadar annemdi.
Egemenin bir şeyler mırıldandığını duydum. Ama ne söylediğini anlayamadım. Hoş ne söylediği umrumda değildi ve beni zerre ilgilendirmiyordu.
Yanımda olmasının tek sebebi kendi çıkarımdı. Zaten bunu o da biliyordu. Yoksa onun gibi saplantılı bir serseriyle işim olmazdı, olamazdı.
Telefonum titremeye başladığında ekranda ki ismi görmemle yüzümü buruşturdum. Dün geceden beri kaçıncı arayışlarıydı bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLİTU
Teen FictionFazla güçlü, biraz yorgun. Ruhu sakat, bedeni sağlam. Çıkarcı, tehlikeli. Soğuk ama cehennemin ta kendisi.