2. Bölüm

26 3 2
                                    

Haksız yere adı namussuza çıkmıştı, aslında herkesten daha temiz olan kızımız Berfu'nun. Kalbi acıyordu bu yüzden...
Her gece bu son uykum olur diye dua ederek uyur olmuştu bu kız. Umarım bir daha uyanamam diye...

Şimdi ise üzerini giyinmiş televizyonun karşısında kahvesini yudumluyordu. Sorsalar ne izliyorsun diye, cevap veremezdi herhalde.
Gün bitmiş gece yüzünü dönmüştü dünyanın diğer yarısına. Rüzgar geceyi fırsat bilip dışarda ağaçlarla dansına devam ederken, arada açık olan pencereden içeri sızıp, Berfu'nun ipek gibi teninide okşuyordu.
Ela gözler pencereye döndü rüzgarın etkisiyle. Duştan yeni çıktığı için üşütmüştü rüzgar biraz. Ayağa kalkıp pencereye doğru ilerledi yavaş adımlarla.
Pencereyi kapatmak için çekti kulpundan. Tam kapatırken pencereyi, karşı evin balkonuna takıldı gözleri ve onu gördü sonunda, yorucu günün hediyesi gibi.
Karşı balkonda hayata tekrar dönmesini sağlayan nefesi vardı.
Aren. Aren Kurt !

Gözler kesiştiğinde tenlerinde oluşan auranın ikiside farkındaydı.
Berfu Aren'e bakmaya devam ederken Aren uzun boyuyla hızlıca içeri girip gözden kayboldu.
Geride Berfu'nun yüzünde acı bir tebessüm bıraktığının farkında olarak.
Berfu ise pencereyi kapatıp hayal kırıklığının verdiği buruklukla tekrar koltuğa oturdu. Demekki bu gece nefesim diye kabullendiği adamdan hayır yoktu.
Karşısındaki duvarda asılı televizyonu ve onun önünde duran ahşap masası vardı. Oturduğu koltuklar ve duvarları aynı renkti. Buz mavisi...
Burası hem girişin bulunduğu yerdi hem de Berfu'nun oturma odasıydı. Odanın diğer ucunda bulunan koridorda ise diğer iki odaya açılan kapılar vardı. Biri mutfak diğeri yatak odasına ait olan iki kapı.
Berfu oturduğu koltukta eve boş gözlerle bakmaya başlamışken kapı zili çaldı. Berfu keskin gözlerle kapıya baktı. "Kim ki gecenin bu saatinde?" diye düşünmekten alamadı kendini.
Kalktı ve kapıya yaklaşmaya başladı. Üzerinde beyaz, vücudunu sıkıca saran sweatshirti vardı. Tabi birde siyah şortu.
Severdi soğuk havalarda ince giyinip üşümeyi.
Hızlı adımlarla kapıya yaklaşıp delikten gelene baktı.
Kapının açılmasını bekleyen kişi Berfu'nun kalbine baharı getirdi. Kalbinde açan çiçeklerin kokusu gözlerindeki kızıl ırmaklara karıştı.
Tüm bu heyecan Berfu'nun sadece içinde yaşanıyordu. Dış görünüşü yine soğuk, yine duygusuzdu.

Kapıyı açtığında Aren tek kelime etmeden ona sarıldı. Bu onların dilinde selamlaşmaktı. Gün içinde yaşadıkları olayları birbirlerine bilmeseler bile anlatmalarıydı vücud dillerinde sarılmak.
Berfu Aren'e sarıldığında kollarını daha sıkı sardı Aren.
Bu Berfu'nun yara bandı oldu. Ilacı oldu...
Az önceki buruk tebessümün yerini , mutluluğun verdiği tebessüm aldı Berfu'da.
Kapının önünde sarılmayı kesip içeri girdi iki genç sessizce. Berfu önde Aren arkada yürüyüp koltuğa oturdular.
Aren Berfu'ya dikkatle bakmaya başladı. Biliyordu bugün olacak olanları. Zaten bugünün planını uygulamada en çok yardımı o yapmamış mıydı ...?

Elleri havalanıp kızın boynunda bulunan tırnak izlerine uzandı. Diğer elini kızın çiziklerle dolu olan eline.
"Nasıl bu kadar darbe aldın ? Bilerek sana saldırmasına izin verdin değil mi ?" Dikkatle dikti gözlerini, kızın ela gözlerine. Hiç bir ayrıntıyı kaçırmak istemediği belliydi.
Berfu kafasını eğip boynunda ki elden kurtuldu ve ellerine baktı. Ellerindeki yara izlerini okşayan ellere baktı kısa bir süre. Uyum muydu bu görüntü ? Yoksa Berfu'nun beyni kalbiyle iş birliği yapıp, duygularıyla mı oynuyordu ?

Gözlerini karşısında ona biraz endişe, biraz heyecanla bakan adama dikti. "Kedinin fareyle oynamasına izin vermezsen, tadı çıkar mı o yemeğin Aren?"
Aren yan bir gülüş sergileyip ellerinin arasındaki eli dudak seviyesine getirdi. Yapmak istediği belliydi. Yaralarını öpmek istiyordu bu güzel kızın.
Gözleri Berfu'nun yüzünde, vereceği tepkiyi bildiği halde öptü ellerini.
Berfu aniden geri çekildi ve tokadı Aren 'in suratına patlattı.
Hayatta her insanın korkuları olur, kimi insan karanlıktan korkarken, kimi insan gök gürültüsünden korkardı. Fakat Berfu'nun öyle basit korkuları yoktu.
Onun tek korkusu, birinin ona aniden dokunması ya da öpmesiydi. Duruma yüzeysel bakıldığında aşılabilinecek fobiler gibi görünse de, Berfu bu fobilere kolay sahip olmamıştı.
Ve yine aynısı olmuştu. Onu öpen Aren bile isteye Berfu'dan tokadı yemişti.

ANTİAŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin