"Sen Hakan KORKMAZ bugün geride bıraktıklarından daha iyi geçecek mi?" Bundan hep nefret etmişimdir ama bugün içimdeki duyguları anlamak o kadar zor ki nefretimi bile bastıramıyorum. Korkuyorum o günden sonra hiç korkmadığım kadar çok korkuyorum. Bu duyguyu hissetmeyeli çok uzun zaman oldu. Nasıl bir şey olduğunu unutmuşum. Yalnız kalmayı, eski beni görmeyi unutmuşum. Şu an nefes aldığımdan bile emin eğilim. Neden? Gözümden akan yaşlar artık durmuyor yavaş yavaş geçtikleri yollarda serin izler bırakarak akmaya devam ediyorlar. Teker teker dökülen yaşlara öylece bakıyorum, içimden haykırmak geliyor ama ağzımı bile açamıyorum. Şimdi ne mi oluyor? Bilmem. Şu an kendimi anlayamıyorum. Bugüne kadar içimde sakladığım yalnızlığım gün yüzüne çıkıp bana defalarca tokat atıyor. İlk defa bu kadar çok canımın yandığını hissediyorum. İlk defa... Tam yere düşerken Fırat bi anda kolumdan yakalayıp tuttu.
- Kuzen iyi misin? Oğlum bir şey söylesene Hakan.
"İ- iyiyim. Başım döndü yok bir şey."
- Yapma kuzen ne olur. Toparlanman dört yıl sürdü. Bana bir daha bunu yaşatma lütfen. Hadi, hadi kalk yüzünü yıkayalım. Ağlamak sana yakışmıyor. Hadi.
Ne diyebilirdim Fırat'a bilmiyorum. Ağlamak istemiyordum ama yapamadım. Tam bir hafta oldu ve ben daha doğru dürüst tanımadığım biri için korkuyorum. Bütün ekip korkuyor ama ben bir daha bunu yaşamaktan çok korkuyorum. Her ne kadar yeni tanışsak da o da benim ailem olmuştu. Ve bugün yeni bir cinayet ihbarı bekliyoruz. Yeni bir cinayet. Ya Derya'ysa...
- Şimdi nasılsın kuzen?
"İyiyim merak etme. Kahvaltı yapıp çıkalım artık."
- Tamam.
Bir saat geçtikten sonra merkeze gelmiştik. Tam içeri girerken Ulaş bir anda koşa koşa dışarı çıktı ardından Ali, Dicle yanımızdan geçerken onu durdurduk;
* Son cesedi bulduğumuz yerde avcının biri yeni bir ceset bulmuş oraya gidiyoruz.
Hiçbir şey demeden bizimkilerin ardından koşmaya başladık. Olay yerine geldiğimizde cesedin yanına korkar adımlarla yaklaşırken Ali bizden önce davranıp cesede bakmıştı bile.
+ Değil.
Hepimiz ona bakarken;
+ Derya değil dedi.
Derin bir nefes verdikten sonra cesedi incelemeye başladık. Neyi inceleyeceksek artık. Yine aynı şeyler bir farkla "Yıldız". Bizimkilere dönerek;
"Ayak bileğine bakın."
Herkes benim dediğim yere baktı. Bu sefer yıldız tam çizili değildi. Bir ucu eksik bırakılmıştı. Nedenini bilmiyorduk ama en yakın zamanda öğreneceğimizden eminim. Adamı biraz daha eğilerek incelemeye başladığım sırada Fırat çoktan adamın kimliğine ulaşmıştı.
- Maktulün adı Furkan TÜRK. Yetmiş doğumlu.
Olay yerinde fazla oyalanmadan merkeze döndük. Diğer cesetlerde ne yaptıysak bunda da aynısını yapıp boş yere zaman harcadık. Celal abi de yanımıza gelip dosyayı incelemeye başlamıştı.
+ Bu adam... bu yoksa.
۞Ali iyi misin abi?
+ Şuna bir bakın.
Hepimiz Ali'nin gösterdiği şeye pür dikkat bakmıştık ama hiçbir şey anlamamıştık. Celal abi hariç.
Celal Amir: Olabilir.
Ne olabilir anlamamıştım.
۞Bize de söyleyecek misiniz?
+ Furkan TÜRK bir zamanların en önemli...
"Kısa kes Ali. Bizde biliyoruz mafya babası olduğunu."
+ Hasan'la çok uzun zaman birlikte çalışmışlar daha sonra yani olaylar olmadan önce araları bozulmuş ve her nasıl olduysa cinayetten hapse girmiş.
- Yani şu an bu Hasan denilen it intikam alıyor aklınca öyle mi?
Celal Amir: Öyle.
* Ve yıldız tamamlandı.
Dicle'nin bu son dediğini zar zor da olsa duyabilmiştik. Sonra da hiçbir şey demeden odadan çıkıp gitti. Evet psikolojisi bozuk olan bendim ama Derya onun yakın arkadaşıydı. Daha ilk tanışmamızda birbirlerine ısınmışlardı. Şimdiyse kendini suçlu tutuyordu. Tam yedi gün boyunca ölü gibi gezip durdu... Ben hala kapalı kapıya bakarken Ulaş sürekli Dicle'nin dediğini tekrar etmeye başladı ve birden "tabi yaa" diyerek bize döndü sonra oturduğu koltuktan kalkarak çıktı gitti. Bugün herkes kafasına buyruk hareket ediyor doğrusu. Ve bu çok can sıkıcı... Birkaç dakika sonra Dicle ve Ulaş odaya girdiler. Tahtayı masanın karşısına koyup, ölen kişilerin adının yanına Furkan'ın adını da ekleyip bize dönen Ulaş'a salak salak baktığımız için hemen açıklama yapmaya başladı.
۞Şu ana kadar elimizde sekiz tane ceset var. Hepsi aynı şekilde, özene bezene kesilmiş cesetler. Fakat bir tanesi daha farklı. O da Furkan. Furkan'dan önce topladığımız bütün cesetler aynıydı. Çünkü onlar basit birer ayakçıydı. Bunun için tam yıldız var bileklerinde. Onlar sadece Furkan gibi kişilerin işlerini hallediyorlardı. Bu yüzden kolay olsun diye önce ayakçılar öldürüldü. Son olarak Hasan'ın canını yakan asıl kişiler kaldı. Biri Furkan'dı. O öldü ve yıldızın bir parçası koptu.
+ Tabi yaa. Cesetlerin kesim şekli tıpkı Hasan'ın ki gibi. Sadece ayak bileklerinde ki o yıldız farklıydı.
* Ya biri Hasan adına intikam alıyor ya da Hasan olayları farklı bir boyuta ulaştırdı.
Celal Amir: İşte şimdi elimize bir şey geçti. Vakit kaybetmeden bana Hasan'ın kimlerle çalıştığı hakkında bilgi bulun. Hasan'la ilgili her şeyi istiyorum. Eski arşivleri de karıştırın.
Celal abi odadan çıkıp gitmişti. Büyük ihtimal Akif Müdürün yanına gidiyordu. Her neyse Celal abi odadan çıktıktan sonra araştırmaya başladık. Artık her şeyi değerlendirmeye başladığımız için Hasan'ın veya ikizinin her neyse artık öldüğü yeri bile inceledik. Sonuç yine elimizde bir şey yok. Yine büyük bir boşluk. Adamın kiminle çalıştığı hatta kiminle gezdiği bile bilinmiyor. Bir tek Furkan'ın bir de Zafer ÖCAL diye birinin adı var. Onu da araştırdık, her yerde aradık ama bir iz bulamadık. İşler iyice sarpa sarmaya başlamıştı. Yorulduğumuz için dağılma kararı aldık yarın erken gelip çalışmaya devam edecektik. Ne kadar başarılı olabilirsek tabi...Dicle, Derya burada olsaydı her şey daha kolay olurdu deyince hepimiz ona baktık. Diyecek hiçbir şey yoktu. Derya işinde uzmandı bunu hepimiz biliyorduk. Bu yüzden sesimiz çıkmamıştı... Neredesin Derya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZIN SIRRI
Ficción GeneralHer katil arkasında mutlaka bir iz ya da bir işaret bırakır. Peki ya bir yıldız neyin işareti olabilir?