"Bunlar o hayaletler. Taehyung dikkat et. Onlar kolayca sana bilgi verecek türden değiller."
Taehyung bunu zaten biliyordu. Sadece şansını denemeliydi.
Hızlıca ilk hayaletin yanına gitti.
"Bu kızı daha önce gördün mü?"
Sesine masum bir ifade katmaya çalışsa da pek başarılı olduğu söylenemezdi. Hayalet ona anlamayan gözlerle baktı. Bir hayalet öldükten sonra pek akıllı olamıyordu.
"Hayır görmedim. Başına bir şey mi gelmiş yoksa?"
Kadın yazık dermiş gibi Taehyung'a ve Jisoo'nun resmine baktı. Ya bu kadın fazla iyiydi ya da fazla salaktı. Taehyung onunla daha fazla zaman kaybetmeden diğer hayaletlere geçti. Hiçbiri ya görmemişti ya da kim olduğunu bilmiyordu.
Taehyung onlardan umudu kesmek üzereydi.
"Taehyung iyi misin?"
Jennie endişeyle ona bakıyordu. Dudakları kurumuştu. Alnından terler akıyordu. Ve karnından ses geliyordu. Tüm gün bir şey yemediğini veya içmediğini anlamak zor değildi.
Tüm gün onu aramış olmalıydı. Jennie bu duruma kızsa da daha çok üzülmüştü. Bu kız onun için değerli diye düşünmeden edemedi.
Taehyung'u kolundan tuttu ve bir yere otutturdu. Taehyung kalkmak için zorladığında Jennie ondan üstün çıkıp bu savaşı kazanmıştı.
"Sana biraz su ve yemek getireceğim burada bekle."
Jennie hızla gözden kaybolduğunda Taehyung derin bir nefes aldı. Birden ensesindeki tüyler diken diken olmuştu. Bir hayaletin ona yaklaştığını anlamak zor değildi. Hayalet yavaşça yanına geldi ve Taehyung'un elindeki resme baktı. Sonra sinsice güldü.
"Bu kızı mı arıyorsun?"
Taehyung bitkin bir şekilde başını salladı. Kadın biraz öksürdü ve Taehyung'a iyice yaklaştı. Sanki birinin onları duyacağından korkuyormuş gibi bir hali vardı.
"Sana onun yerini söyleyebilirim."
Taehyung duyduğu şey ile gözlerini kocaman açtı. Yorgunluğu bir anda kaybolmuştu. Kadına doğru hızlıca döndü ve gözlerini kadına dikti. Kadın güldü ve ona baktı. Taehyung kadına bakarken kadın isteğini düşünmeye başlamıştı bile.
"Elbette yerini sana söyleyeceğim. Ama bi-"
"Bu demek oluyor ki onu sen kaçırdın!"
Kadın hayalet bu tepkiyle şoka uğramıştı. Böyle bir tepki beklemiyordu.
"Çabuk bana onun nerede olduğunu söyle! Yoksa seni yok ederim!"
Taehyung kadının yakasına yapışmıştı. Kadın çocuğun onu gerçekten yok edeceğini düşünüyordu. Böyle bir şey yapabileceğini hiç bilmiyordu.
Zar zor aldığı nefesle konuşmaya çabaladı.
"Be-beni bırak."
Taehyung kadının yakasını bıraktı ve kadın derin derin nefes alıp vermeye başladı. Taehyung gözlerini bir saniye olsun kadından ayırmıyordu. Her an kacacakmış gibi hazırda bekliyordu.
"Sana yerini tek bir şartla söylerim."
Taehyung bunu beklemiyordu. Yerini anında söylemeyeceğini bilyordu ama hayaletin ondan bir şey isteyeceğini de düşünmemişti. Taehyung korkarak ne istediğini sordu.
"N-ne istiyorsun benden?"
Kadın munzurca gülümsedi ve dikleşti. Gözleri parlamaya başlamıştı. Taehyung o an onun ne istediğini çok iyi anlamıştı. Kadının dileği dirilmekti.
Jisoo'yu kurtarması gerekiyordu. Başına bir şey gelmesini istemiyordu. Ama karşısındakinin kötü bir hayalet olduğunu da biliyordu.
"Hayır! Seni diriltmeyeceğim!"
Kadın ufak bir kahkaha attı. Çocuğun ipleri artık onun elindeydi.
"O zaman arkadaşına elveda de ufaklık."
Ya ömründen bir yıl ya da Jisoo'nun hayatı.
Taehyung ormana gelmişti. Ama etrafta ne bir ev ne de bir ışık vardı. O an oyuna geldiğini anlamıştı.
Kendi hayatından sadece bir yılın gitmesinin daha iyi olacağını düşünmüş ve kadına hayat vermişti.
"Sıçtın Taehyung. Hem oyuna geldin hem ömrün gitti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Helpless| taehyung
Fanfiction"Bana da yardım et, benim ölmemem gerekirdi." © 2017 | readerlittlewitch / rlwitch