20-Her Şey Geçecek

335 24 2
                                    


Bu olaylar üzerinden tam iki hafta geçmiştir. Hyuna o günde her zamanki gibi internette geziniyordur. Gördüğü haber karşısında çok üzülür. Çünkü haberde CL ve G-dragon'un ilişkisinin onaylandığı yazıyordur.

Hyuna o an hiç bir şey düşünemez. Otelden hızla çıkar ve YG binasına doğru yol alır. Genç kız ne yapacağını bilmiyordur ama gitmek istiyordur. Belki de hayatının hatasını yapıp pişman olacaktır ama bir kerr olsa bile hayatında istediği şeyi yapmak istiyordur. YG binasına gitmek ve unnisi ile yıllardır fangirllediği adamla konuşmak. Unnisine her şeyi anlatmak istiyordur.

Arabasını binadan biraz uzak bir otoparka park ettikten sonra yüzünü iyice kapayıp binaya doğru hareket etti. Bir çok fan vardı kapıda. Birkaç da muhabir. Anlaşılan ilişki hakkında bilgi almak istiyorlardı diye düşündü Genç kız.

Binadan içeri girdi. Güvenlik görevlisi onu sıradan bir fan zannetmişti. Genç kız yüzünün birazını araladı. Adam Hyuna olduğunu anladığında geçmesine izin verdi. Bina çok büyüktü. Nasıl bulacaktı onları diye düşündü. Jiyong-shi'ye mesaj atamazdı ama Chae-Rin unni onu engellememişti.

hyuna888: Chae-Rin YG'deyim. Konuşalım.

SKYcl: Nerdesin?

hyuna888: Girişte.

Genç kız bekledi. Aradan beş veya on dakika geçmişti. Chae-Rin geldi. Chae Rin onu dans odalarından birine soktu.

Kim Hyuna

"Ne konuşacağız?"Benden nefret ediyordu. Hayallerini çaldığımı düşünüyordu fakat ben istememiştim. "Unni..."

"Bana unni deme!" Gürlemişti. "Anlatmama izin ver." Küçümseyerek baktı. Doğru ben Hyuna'ydım. Hiç gerçek bir arkadaşım olmamıştı. Olmayacaktıda. Çıkışa doğru yürüdüğümde beni takip eden adımların olduğunu hissettim. Takmadım. Arabaya binip Han Nehri'ne doğru yol aldım.

***

Sahille bir süre bakıştık. Köprü yukarda kalıyordu. Başımı yukarı kaldırıp köprüyü inceledim. Bir çok insan..... Bir çok hayal.....

"Sahilde içmek en güzel şeydir." Bana uzatılan biraya baktım. Yüzü maskeli bir adam vardı. Aslında Adam bile olmaya bilirdi. Kız gibi duran narin bir vücudu vardı. Birayı elime zorla tutuşturdu. "Kimsiniz?" Siyah maskesini aralayıp "bö" dedi. Jiyong-shi idi bu. Ona bakarsam daha çok ağlardım. Yüzümü çevirdim. Birayı açıp başıma diktim. "Hop yavaş." Diyip elleri bana engel oldu. "Sadece iki biramız var. İdareli kullanmalısın." Evet anlamında başımı salladım. "Üzgün görünüyorsun."

"Ne zamandan beri beni önemsiyorsun?" Buarada ünlü olduğum aklıma gelmişti. Maskemi ve şapkamı onunki gibi taktım. "Önemsesem neden diye sorardım. Nasıl gözüktüğünü söyledim sadece." Egoist. "Önemsesen olmaz mı? Veya sadece bugünlük."Ne yapıyordum ben? Bana sarıldığında herşey daha da güzelleşti
Bi dakika bana sarıldı mı? Sıkıca sarıldı. Ben ise tutmakda zorlandığım gözyaşlarımı akıttım. "Şşş sakin ol herşey geçecek." Hıçkırarak ağlıyordum. Benden ayrıldı. "Hadi oyun oynayalım." Ne oyunu dermiş gibi ona baktım. Sadece gözlerim gözüküyordu ama gözler tek başına çok şeyi ifade eder. Ağızın ile bir çok yalan söyleyebilirisin ama gözlerinle asla.

"Ben üzgünken oynardım. Suya taş atmaca." Yerden çakıl taşlarını aldı. Birazını bana birazınıda kendisi aldı. Çok eğlenceliydi. Hiç konuşmuyorduk. Olsun. Onunla sustuğumuz zamanları başkaları ile gülüp konuşmaya değişmezdim.

Fangirl♡☆¤~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin