Yeon Ji, dün Yoon Gi ile geçen konuşmaları düşündü. Kendisine güzel şeyler demişti. Nam Joon'dan sonra ilk kez böyle güzel şeyler duymuştu. Bu onu her ne kadar bir yandan mutlu etse de bir yandan da üzmüştü. Çünkü Nam Joon'un gitmesiyle kalan kırgınlık hâlâ üzerindeydi.
Nam Joon'un kendi isteğiyle gitmesi gibi döneceğini sanıyordu ama dönmemişti. Nam Joon neredeyse iki aydan fazladır yoktu ve Yeon Ji onun beklemeyi bırakmıştı. Hayatına yeni bir sayfa açmaya bakıyordu. Bu yüzden Nam Joon ile alakalı eşyaları bir koliye koymaya başlamıştı.
"Bir gün bu eşyaları kaldıracağımı hiç düşünmemiştim." En son olarak boynundaki kolyeyi çıkartırken kapı çaldı. Önce kolyeyi çıkartıp koliye koydu ve koliyi yatağının altına koydu. Sonrasında oturduğu yerden kalkıp kapıya gitti. Kapıdaki delikten bakınca bir şey görememişti. Bu yüzden kapıyı açtı. Etrafta kimse yoktu fakat kapının önünde taşın altında duran bir zarf vardı. Zarfı aldıktan sonra çevreye bir daha baktı. Kimseyi göremeyince kapıyı kapatıp içeri geçti. Salondaki koltuğa oturup üzerinde sadece adının yazdığı zarfı açıp içindeki kağıdı aldı.
"Yoon Gi'den uzak duracaksın."
"Bu ne demek oluyor şimdi? Neden ondan uza-" Yeon Ji'nin aklına gelmişti. "Babası." Kapının tekrardan çalınmasıyla kapıya doğru ilerleyip açtı.
"Yoong Gi! Bu halin ne böyle?" Yoongi'nin burnu,gözünün altı ve dudağının kenarı yara içindeydi.
"İçeri geçebilir miyim?""Tabiki,gel hemen. Pansuman yapmalıyım." Yeon Ji, Yoon Gi'nin koluna girip yürümesine yardım etti. Kapıdan biraz uzaklaşınca kapıyı kapatıp salondaki üçlü koltuğa oturmasına yardım etti.
"Pansuman için gerekli şeyleri getirip geliyorum." Yeon Ji geri döndüğünde Yoon Gi ona gelen zarfın içindeki kağıdı tutuyordu.
"Bu ne zaman geldi?" Yeon Ji, Yoon Gi'nin yanına oturdu. "Şuan önemli olan o değil." Yeon Ji hazırladığı pamuğu Yoon Gi'nin gözünün altına götürüken Yoon Gi onu durdurdu. "Ne zaman dedim."
"Sen gelmeden önce. Cevabını aldığına göre şu yaralarına bakayım artık."
"Ona bunun hesabını soracağım." Yoon Gi ayağa kalkmaya yeltendiğinde Yeon Ji onu tuttu. "Bir yere gitmiyorsun."
"Sana tehdit mesajı yollayamaz. Ona gitmeliyim."
"Gitmeyeceksin Yoon Gi." Pamuğu hızlıca gözünün altındaki yara bastırdı.
"Yah!"
"G-itmeni istemiyorum." Yeon Ji'nin sesinin titremesiyle Yoon Gi ona bakmaya başladı. Yeon Ji diğer yaralarına pamuğu yavaş yavaş sürerken konuşmasına devam etti. "Bu halde gidersen daha kötü hale geleceksin. Baban daha önce benimle ilişkimi kesmemi istediğinde beni bırakmak istememiştin. Benim için babanla karşı karşıya geldin ve şimdi oraya benim için gidersen geri dönememenden korkuyorum." Yeon Ji pamuğu sehpanın üzerine koydu. Ardından ayağa kalktı. "Su getireyim ben." Yeon Ji arkasını döndüğünde Yoon Gi ayağa kalkıp onu kendine çekti ve kollarının arasına aldı.
"Onca dediklerinden sonra su getirmek istemen biraz tuhaf." Yoon Gi, Yeon Ji'ye daha sıkı sarıldı. "Gitmeyeceğim,Yeon Ji. Senin için. Çünkü seni kaybetmekten korkuyorum. Benim için önemlisin." Yeon Ji'yi kendinden biraz uzaklaştırıp dudaklarına bir öpücük kondurdu. "Dünde dediklerimle bir nevi sana söylemiş oldum ama şimdi cidden söyleyeceğim. Seni seviyorum." Ardından tekrardan Yeon Ji'yi kollarının arasına aldı ve saçına öpücük kondurdu.
Not: Diğer bölüm veya 11. Bölüm final olabilir~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness ; Yoongi
Teen FictionYoongi, Yeon Ji'nin karanlığıydı. Yeon Ji ise Yoongi'nin yıldızı ve güneşiydi. *Bu kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükkanı'ndan satın alınmıştır. [070719] ~ #298