1. Bölüm : Okula Dönüş

46 15 10
                                    

Bu yaz tatil için Antalya ' ya gitmiştik. Okul açılmasına 2 hafta kalmıştı. Eve geldiğimde kendimi direk yatağa attım. Valizler ortada kalmıştı. Yattığım andan sonrasını hatırlamıyorum zaten. Bi ara annemin sesi geldi "Seliiiinnn! Hadi tatlım yemek hazır! ".
Sonra yavaşça doğruldum üzerime pijamalarımı giyip hemen lavaboya koştum. Elimi yüzümü yıkayıp aşağı indim. Annem o yorgun haliyle o kadar güzel yemekler hazırlamıştı ki babamı beklemeden masaya oturdum ve tek düşüncem yemekleri silip süpürmekti.

* * *
Odama döndükten sonra bavulumu boşaltmaya başladım. Bi an telefon çaldı. Arayan can dostum, sırdaşım, kardeşim, herşeyim yani Ayşe'idi. Ayşe benim küçüklükten beri arkadaşımdı. Ve şuan ikimizde lisedeydik. Hiç bekletmeden telefonu açtım.

Ayşe: Naber kuzum?

Ben: İyiyim canım, sen?

Ayşe: Ben de iyiyim de şimdi sen bunları bırak. Beni dinle!

Ben: Noldu kuzum bu kadar heyecanlandığın şey? Yoksa benim haberim olmadan sevgili mi yaptın?

Ayşe: Keşke öyle olsaydı Seloşum, ama öyle değil işte. Okula yeni bi çocuk geliyormuş. Bana da Rüzgar söyledi ve çocuğun fotoğrafını attı. Çok yakışıklı bi çocuk yaa!

Rüzgar okuldan arkadaşımızdı. Okulda genelde üçümüz gezerdik. Kısaca Ayşe ve benim koruma görevlimiz gibiydi.

Sonra Ayşe devam etti:

Ayşe: Açıkçası çok merak ediyorum bu çocuğu.

Ben: Aman Ayşe! Ne var ki sanki bunda altı üstü bi çocuk gelecek. Hem nereden biliyoruz belki yakışıklı olsa da kötü biri olmadığını!

Ayşe: Seloşum sende de hiç merak denen bişey yok! Vallahi sen ne dersen de, ama ben çok merak ediyorum. Neyse kuzum benim çıkmam gerek kuzenimle buluşucam. Fotoğrafını atarım çocuğunda. Hadi görüşürüz!

Ben: Aman Ayşe! Tamam at bakarız bi. Dediğin kadar varmıymış. Görüşürüz canım.

Ayşe ile konuşmamız bittikten hemen sonra istemeden de olsa o çocuğu ben de merak etmiştim.
Tam bunları düşünürken telefonuma mesaj geldi. Bu mesaj Ayşe'den di. Tam da düşündüğüm gibi o çocuğun fotoğrafını atmıştı.
Doğruyu söylemek gerekirse gerçekten çocuk karizmatikti. Ama içini bilmiyordum. İyi veya kötü banane sanki!
   Daha sonra bu düşüncelerden sıyrılıp uykuya daldım...
                     *    *    *
2 Hafta Sonunda

Okula sonunda başlamıştım. Ayşe ile birbirimizi görünce sanki yıllardır birbirimizi görmemiş gibi sarıldık birbirimize. Bi kaç dakika sonra yanımıza biri daha katıldı. Tabii ki de bu Rüzgar'dı.

Rüzgar:Selam kızlaaar!

Ayşe ve ben: Selam Rüzgaar!

Rüzgar: Ee tatilleriniz nasıldı? Güzel geçti mi tatiliniz?

Ayşe: Evet benim ki gayet güzeldi. Ama Seloşum olmadan biraz sıkıcıydı.

Ben:Ayşe'ye katılıyorum. Benim ki de Ayşem olmadan biraz sıkıcı geçti.

Rüzgar: Vay be!  Beni özleyen kimse yok mu yani?

Ayşe ve ben : Saçmalama Rüzgar. Seni de özledik tabii!

Rüzgar:İyi biraz da olsa özlenebilmişiz.

Bi kaç dakika sonra sınıfa öğretmen girdi. Tam derse başlamıştık ki kapı çalındı.
İçeri gelen o çocuktu. Yani o yakışıklı ve gizemli çocuk.

    Öğretmen hiç bir şey söylemedi. Şaşırmıştım. Daha sonra yanına çağırdı ve şunları söyledi:
-Evet arkadaşlar. Bu yeni arkadaşınız Bulut. Evet, Bulut kendini tanıt istersen arkadaşlarına.

- Adımı bilmeleri yeter. Zamanla tanırlar!

Bu nasıl bi küstahlıktı.  Tam da tahmin ettiğim gibi biriydi. Resmen serseri, psikopat ve nefret edilecek bi çocuktu. Sonra benim yanım boş olduğu için hoca yanıma oturmasını söyledi. Ne kadar istemeyip itiraz etsem de işe yaramadı. Bulut yanımda oturuyordu. Ve okul sonuna kadar yanımda oturacaktı. Bu bir kabus olsun lütfen diye dua ettim tüm ders boyunca.
Teneffüs zili çaldı. Dışarı çıkmak için Bulut'a "Bi dakika izin verirsen çıkabilir miyim? " dedim. Ve bana verdiği tepki beni sinirden öldürdü. Bana verdiği tepki:
-Kusura bakma prenses ama şu an canım sana geçmen için izin vermek istemiyor. O yüzden bu teneffüs çıkamazsın.

     Bu söylediklerini duyduğumda sinirden ne diyeceğini bilemedim. Susmaktan başka birşey yapamadım. O ise benim korktuğumu sandı ve bana:
-Ne oldu prenses bir an sustun?  Yoksa benden korktun mu? Çok mu korkunç birisine benziyorum yoksa?
-Ne dediğini sanıyorsun sen. Ahlaksız psikopat. Senden mi korkacağım. Ne alaka? Ben şimdiye kadar hiç kimseden, hiç bir şeyden korkmadım! Bi ahlaksız psikopattan mı korkacağım!!!

Çok sinirlenmiştim. Resmen elim ayağım birbirine dolanmıştı.

-Vaaayyy!  Prenses beklediğimden daha çok cesaretli çıktı. Ama şunu da unutma ki sınırını aşma! Bu hem senin hem de arkadaşların için hiç de iyi olmaz!
-Ne kadar küstah, psikopat ve...  Ve gıcık birisisin!!!  Sen benden uzak dur,  ben de sana kızmayım.
Birbirimiz ile muhattap olmamak ikimiz için de çok iyi olur!

   Bunları söyledim ve ardından öğretmen geldi. Ders boyunca hiçbir şey yapmadan boş boş tahtaya bakıp durdu. Onun yüzünden tüm gün boyunca ben de derslere odaklanamamıştım. Bir an önce eve gitmek istiyordum. Ve sonunda okulun çıkış zili çalmıştı. Ve sonunda o Bulut denen küstahtan kurtulmuştum. Ama sadece bugünlük. Yarın yeniden onunla aynı sınıf da hatta aynı sırada olacaktık. Eve gidene kadar bu kabus bitsin lütfen diye dua ettim.
   Eve giderken sanki bi kuş gibi bişey beni takip ediyordu. Ama ben arkamı dönünce yok oluyordu. Ne olduğunu merak etmiştim. Ama ne olduğunu göremiyordum. En sonunda eve varmıştım.
  Üzerimi değiştirdim, ellerimi yıkadım, saçlarımı topladım ve aşağıya annemin hazırladığı yemekleri yemek için indim.Masaya oturduğum da annem ve babam aynı soruyu sordular:
-  İlk günün nasıl geçti güzel kızım?
Onlara olanları anlatamazdım. Eğer anlatırsam beni hemen o okuldan alırlar veya Bulut'u okuldan attırırlardı.
Bunları yaşamak istemiyordum. Ve onlara hemen kafamı toparlayarak:

-"Çok iyiydi. Süper geçti günüm"dedim.

Her ikisi de bunu duyduklarına çok sevindiler. Daha sonra izin isteyerek odama gittim. Yatağıma yattım ve tavan bana ben tavana bakarak yattım. Bugün olanları düşünüyordum ki bi şey sürekli penceremin önünde dolanıp duruyordu. Bu sefer kendimi göstermeden yavaş yavaş yaklaştım pencereye. Ve gördüğüme çok şaşırdım. Bu gördüğüm şey bir yarasaydı!
Işık ile dolu bu sokak da ne arardı bi yarasa!  Ve sadece benim penceremin önünde! Sanki sadece bana özel bi yarasaymış gibi hiçbir yere gitmiyordu, benim penceremin önünde dolanıp duruyordu.  En sonunda dayanamayıp pencere camımı açtım. Ve ikinci bir şaşkınlık daha! 
Pencere camını açmama rağmen hiçbir yere gitmedi. Yine aynı şekilde burada tam benim penceremin önünde dolanıp durdu. Bir anda bana doğru uçtu korktum ve gözlerimi kapattım. 
Gözlerimi açtığımda yoktu!
Sanki sihirli bir şekilde yok olmuştu. Her yere bakındım. Fakat yoktu. Bi an odama girdiğini düşündüm. Sonuçta bu bir yarasaydı ve karanlık yerleri severdi. Benim odam da geceleri epey karanlık olurdu. Hemen ışıkları açtım ve odamı aramaya başladım. Her yerin altını üstüne getirmiştim. Ama yoktu.
Her yere baktım. Yatak altına, gardırop içine, makyaj kutuma bile!!!
Ama ne yazık ki odamda da yoktu. Sanırım bi anda yok olmuştu ya da hızlı bir yarasa olsa gerek, ben gözlerimi kapadığım anda uçup gitmiş. O yarasayı ararken epey yorulmuştum. Hemen yatağıma girdim ve yattıktan sonrasını hatırlamıyorum.
  

Sevgilim Bir Vampir! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin