Multideki Mısra&Uzay. Yana kaydırıp şarkıyı dinlemeyi unutmayın çünkü efsane.
Dolabımdan şort ve tişörtümü alıp üstüme geçirdim. Çantamı alıp evden çıkarken babam yeniden annemle tartışıyordu. Artık bu normal bir şey olarak gelmişti. Umursamamaya çalışarak kapıyı kapatıp çalıştığım kafeye doğru yürümeye başladım.
Şu an yaz tatilindeydik ve lise 4'e geçecektim. Daha iyi bir okulda okumak için bursluluk sınavına girmeyi düşünüyordum.
Onun dışında kafede çalışmamın sebebi; babamın çalışmamasıydı. Bütün günü alkol içmekle geçiyordu. Annem ise evde yatıyordu çünkü hastaydı. Ama babam annemin hasta olduğunu dinlemeden her zaman ona bulaşıyordu ve ben bunu sadece izlemekle yetiniyordum. Ve bu durum mana çok battığı için çalışmaya başlamıştım.
Kafeye geldiğimde çantamı personel odasına bırakıp önlüğümü giydim ve defteri aldım. Sipariş almak için odadan çıktım ve sarışın kadını gözüme kestirdim.
"Buyurun efendim, ne alırdınız?" Dedim.
Sarışın kadın bana bakarak, "Türk kahvesi lütfen ama bol köpüklü olsun." Dedi.
Koşarak büfenin önüne geldim ve Türk kahvesi siparişini verdim. Beklerken bana bakan genç erkek gurubuna göz devirip büfeye doğru döndüm, kahve olmuştu. Kahveyi alıp sarışın kadının yanına gidip kahvesini bıraktım tam arkamı döndüm gidiyordum ki kadın bağırarak:
"Bunun köpüğü yok!" Dedi.
Arkamı dönüp ilk kadına sonrada kahveye baktım.
"Üstündeki ne hanımefendi?"
O genç gurup tekrar bana baktı. Birazcık utansam da kadına odaklanmaya çalıştım.
"Böyle birini kim işe alır? Hemen patronunu çağır bana!"
Patron sesleri duyup içeriden gelirken içimden kadına sayıyordum. Eğer buradan atılırsam babam beni bir daha eve almazdı.
Patron kadının yanına gelerek yumuşak bir sesle, "Sorun ne efendim?" Dedi.
Kadın olayı abartarak patrona anlatırken, yan masadaki erkekler hâlâ bize bakıyordu.
Patron aniden bana dönünce gözümü onlardan çekip korkuyla patrona baktım.
"Mısra, neden bayanın kahvesinde köpük yok?" Dedi patron sinirli sesle.
Eninde sonunda kovulacağım için bağırarak;
"Çok mu köpük istiyorsun? Al sana köpük!" Diyerek kadının kahvesini alıp içine tükürdüm. Kahveyi sert bir şekilde masaya bırakıp koşarak personel odasına gittim ve önlüğümü çıkardım. Çantamı alıp tam cafe den çıkarken o masadaki bir erkek bana laf attı.
"Pardon hesabı alabilir miyiz?" Diyip tüm masayla birlikte kahkaha attı.
"Bana mı dediniz?"
Tam cevap verecekken, yanında oturan kız lafa atladı:
"Aaa yoksa işten mi kovuldun? Yazık!"
Sinirle cafe den çıktım. Eğer daha fazla orada kalsaydım, sinirden gözlerim dolacaktı ve karşılarında güçsüz duruma düşecektim.
Karşı caddeye geçtim ve dolmuş beklemeye başladım. Bursluluk sınavına girecektim ve mükemmel geçmesini istiyordum.