Normal haliyle:
Eli kalçama gittiğinde gözlerimi açtım ve Jimin'i ittim. Jimin daha yeni yeni idrak ediyormuş gibiydi. Bişeyler olduğunu anlamıştım.
Sen: Neler oluyor Jimin?
Jimin biraz durup
Jimin: Bişey yok... yok yani bişey.
Deyip gitmişti. O anda telefonuma mesaj geldi.
Namjoon: Nerede kaldın?
Sen: Üzgünüm, hemen geliyorum.
Yazıp hemen çıktın. Telefondan konumu açıp arabayı sürmeye başladın. Yarım saatlik yoldan sonra gelmiştin. Kapıyı çaldın ve 2-3 dakika içinde açıldı. Ev 3 katlı, çok güzel bir evdi. Namjoon durduğunu görünce
Namjoon: Girsene.
Demişti ve sende gülümseyip girmiştin. Girdiğinde Namjoon içeri doğru gitti ve sende onun arkasından gittin. Bi koltuğa oturmuştu, sende karşısına.
Sen: Neler oluyor? Beni neden çağırdın? Kötü bir durum mu var?
Namjoon gülüp alaycı bi sesle
Namjoon: Sakin ol, sadece sana bi kaç soru soracağım.
Demişti sen biraz rahatsız olmuştun ancak bişey dememiştin.
Sen: Tamam, sor.
Namjoon: Jimin'i seviyor musun?
Belli ki Jimin ona anlatmıştı. Sende gülümsemeni yüzüne yayıp
Sen: Evet, onun yanındayken hiç olmadığım kadar huzurlu, hiç olmadığım kadar güvende hissediyorum. O bana her baktığında kendimi özel hissediyorum. Sanırım onu gerçekten çok seviyorum.
Demiştin. Namjoon'un yüzünde buruk bir gülümseme oluştu ve
Namjoon: Anladım, aç mısın? Çok güzel bir lokanta var ordan yemek istetebiliriz.
Sen cidden çok açtın ve itiraz edemeyecektin.
Sen: Hemde çok fena açımmm..
Dediğinde Namjoon'un gülmüştü. Telefonunu çıkarıp bir yeri aramıştı. Yemek gelene kadar çok zevkli bir sohbet ettiniz. Namjoon gerçekten çok eğlenceliydi. Tek sorun şarjın bitmişti.
Jimin'den:
(Adın)'ı saatlerdir arıyordum ancak açmıyordu. Napıyordu!? Evet, onu öperken çok ileri gitmiştim ancak telefonu kapamakta neyin nesiydi!? Namjoon Hyung'a gitmiş olabilir miydi? Hemen Namjoon Hyung'a mesaj attın
Jimin: Hyung, (adın) senin yanında mı?
2 dakika sonra cevap gelmişti
Namjoon Hyung: Evet, korkma henüz birşey anlatmayacağım.
Jimin'in içi biraz rahatlamıştı. Neden rahatlamıştı? Yoksa onu terk etmesinden mi korkuyordu? Yok be diye geçirdi içinden. Sadece gene vicdan azabı çekmekten korkuyorum. Dedi kendi kendine.
Namjoon'dan:
1 saat geçmişti ve kapı çaldı. Kapıyı açtığımda yemekler gelmişti. Parayı ödeyip kapıyı kapattım. (Adın) içeriyi hazırlamıştı bile. Bi anda gülmüştü. Gülüşü çok güzel. Diye aklından geçirmiştim ancak hemen o düşünceyi savdım. O Jimin'i seviyordu ancak Jimin onu sevmiyordu. Bu düşünce nedense beni üzmüştü. (Adın)'dan hoşlanıyordum ancak onun ğzintüsü için üzülecek kadar olmamıştı daha, yani sanırım....
Normal haliyle:
Yemek bittiğinde kalkmalıydım. Namjoon'a veda edip çıkmıştım. Telefonumu orda şarja taktığımdan biraz şarj olmuştu. Telefonu açtığımda 27 cevapsız arama ve 4 mesaj vardı. 27 cevapsız aramada Jimin'e aitti. Mesajlar bölümüne girdiğimde
Jimin: Üzgünüm o kadar ileriye gitmemeliydim :( 15.24
Jimin: Lütfen telefonlarını aç, bak ben üzgünüm. 16.01
Jimin: Nerdesin!? Artık sinirleniyorum! 16.23
Jimin: Eğer hemen şimdi bana cevap vermezsen çok kötü olur!!! 17.03
Saat 19.30 olmuştu. Hemen Jimin'e mesaj attın.
Sen: Namjoon'a gelmiştim ve telefonumun şarjı bitmişti.
Anında mesaj geldi, sanki hazırda bekliyormuş gibi.
Jimin: Hemen eve geç ve beni bekle.
Bu tavrı biraz garip olsada bişey yazmadan arabayı çalıştırdım ve eve sürdüm. Eve çıkıp pijamalarımı giydim. Yaz olduğundan şortlu takım giyiyordum.(Pijama takımı)
Eve girdikten 5 dakika sonra kapı çaldı. Kapıyı açtığımda Jimin hemen kapıyı kapatıp bana sarılmıştı. Neler oluyordu?
Jimin'den:
Onu gördüğümde dayanamıyordum. Neden böyle oluyordu emin değildim.
Normal haliyle:
Jimin:Neden beni hiç dinlemiyorsun? İlla akılda kalıcı bi şekilde mi uyarmalıyım?
Deyip beni çok sert bir şekilde öpmeye başladı. Dudağımı ısırmaya başladı. Canım yanmıştı, dudağımda bi inilti çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jimin ile hayal et smut (+18)
FanfictionHayal etmek umut demektir; Umut bazen öldürür,bazen ise yaşama dönme nedeni olur. Aslına bakarsak umutlanmak çok kolay,çok güzel ve eğlenceli ama kimi zaman, kimine göre umutlanmak zordur,umut ölümcüldür. Benim hikayemde bazen Jimin'i gerçek hissede...