Hoseok biraz sakinleşmişti ki bi anda bi kol onu kaldırıp yumruk atmıştı. Kim olduğuna baktığımda Jimin'i görmüştüm. Adeta gözü dönmüş gibiydi. Hoseok yerde acı içinde kıvarnıyordu. Bi anda kalkıp Jimin'e tokat atmıştım. O kadar sert bir tokattı ki sanki yılların acısını ondan çıkarmıştım, annemi çaldığı için, sevgiye muhtaçken bana bunları yaşattığı için ve de Hoseok'a vurduğu için. Dudağı kanıyordu ancak umursamadan
Sen: SENDEN NEFRET EDİYORUM! SİKTİR GİT!
Jimin'e hiç bakmadan Hoseok'un yanına gitmiştim. Burnu kanıyordu. Hemen onu kaldırdım ve elini omzuma koydum ancak bişey yokmuş gibi kolunu çekip yürümeye başladı ancak genede ne olur ne olmaz diye elini tutuyordum. Arabaya binmiştik, o yan koltuğa bense sürücü koltuğuna oturmuştum. Evime doğru sürmeye başlamıştım. Eve geldiğimde Hoseok'un elini bırakıp kapıyı açmıştım ve hemen Hoseok'u odama götürürken bi anda durmuştu
Hoseok: İçerde yatarım.
Demişti.
Ben: Hoseok burnun kanıyor, kırılmış olabilir armyler için gelmelisin.
Dediğimde hassas noktasına basmışım gibi baktı bana
Hoseok: Abartma sadece bir yumruk.
Sen: Burnun kırılmış olabilir hadi ama armyler için dedim.
Demiştim. Hoseok'ta tamam anlamında kafasını sallaymıştı, merdivenlere doğru yönelmiştik. Odama geldiğimizde yatağa uzanmıştı ve bende aşağıdaki ilk yardım çantasını alıp gelmiştim. Burnundaki kanı temizliyordum. Okulda sağlık dersi gördüğümüzden kırığı anlayabiliyordum
Sen: Merak etme, kırılmamış ve -kafanı eğerek- üzgünüm.
Demiştin Hoseok kaşını çatmıştı ve kafanı kaldırmıştı.
Hoseok: Saçmalama, aslında teşekkür ederim uzun zamandır kimseye içimi açmıyordun, üyelere bile.
Sen sadece ona bakıyordun, içindeki kırgın, büyümek istemeyen ama zorla büyüyen çocuğa, eğer hâlâ çocuk denirse tabii. O anda gözünü kapatıp uykuya dalmıştı. Son bi kez daha burnundaki sargıyı düzeltip sende gitmiştin.
Sabah:
Uyandığında çok güzel kokular alıyordun. Mutfağa gittiğinde Hoseok'un kahvaltı hazırladığını gördün. Gözlerini büyütüp
Sen: Bunlar muhteşem!
Demiştin ancak masada bi kaç şey eksikti. Mesela sucuk ve menmen. Sen Hoseok'a küçümseyen bi bakış atıp
Sen: -alaycı bi sesle- çekil Hoseok, şimdi sana gerçek kahvaltı yiyecekleri hazırlayacağım.
Demiştin Hoseok'ta sana iddialı bakıyordu. Dolaptan burda bi Türk marketi bulmuştun ve hemen içer dalıp herşeyden almıştın. Aldığın sucuğu ve yumurtayı çıkarmıştın ve menemen için ne gerekiyorsa. Herşey ahzırdı Hoseok hâlâ iddialı bakıyordu. İkinizde oturmuştunuz, elindeki iki tavayıda masaya bırakıp bi ekmek almıştın
Sen: Yaptıklarımı yap.
Hoseok tamam der gibi kafasını sallamıştı ve ekmek almıştı. Menemene ekmeğini batırmıştın ve ekmeğine menemen almıştın. Hoseok'ta yapıp ağzına atmıştı, çiğnemişti,çiğnemişti veee gözlerini büyütüp ağzı dolu bi şekilde
Hoseok: Bu muhteşemmmm!!
Demişti.
Sen: Daha dur bitmedi demiştin.
Kahkaha atarak. Hoseok'a sucuğuda göstermiştim. Gene elime ekmek almıştım ve çok aşırı olmayacak şekilde yağına batırmıştım ve o da az bişey batırmıştı. Sonra 2 sucuk alıp arasına koymuştu. Aynı anda ağzımıza atmıştık. Çok beğendiği belliydi çünkü yaptığım herşeyi silip süpürmüştü. Beni gerçekten güldürebiliyordu. Aklıma bi anda telefon gelmişti. Dolabın üstünde uşağın numarası vardı ve Hoseok'tan telefonunu istediğimde ceketini gösterdi hâlâ yiyordu. Gülmüştüm ve ceketinin cebinden telefonunu alıp uşağı aramıştım. Yeni telefon istediğimi söylediğimde hemen almaya gideceğini söylemişti. Hesabına parasını göndermiştim. Bi anda sertçe kapı çalmaya başladı. Hoseok yemeyi bırakıp ayağa kalkmıştı. Açmaya gidecekken
Hoseok: Dur!
Demişti be yanıma gelip beni arkasına almıştı. Gidip kapıyı açmıştı bende arkasında gidiyorudum. Jimin'i görünce telaşlanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jimin ile hayal et smut (+18)
FanfictionHayal etmek umut demektir; Umut bazen öldürür,bazen ise yaşama dönme nedeni olur. Aslına bakarsak umutlanmak çok kolay,çok güzel ve eğlenceli ama kimi zaman, kimine göre umutlanmak zordur,umut ölümcüldür. Benim hikayemde bazen Jimin'i gerçek hissede...