Multimedia Masal.
Gözlerim karanlığıma hapsolurken ne olduğunu kimin beni götürdüğünü anlayamamıştım. Tek bildiğim bu kişinin Kerem olmadığıydı. Ve ben bu ellerde uzun zamandır hissedemediğim güven duygusunu hissetmiştim.
Gözlerimi açtığımda olduğum siyah ve tonlarına bürünmüş odada açtım. Başıma giren ağrılar dün içeceğimin içine eklenen zararlı sıvının belirtisiydi.
Ellerim veya ayaklarım bağlı değildi. Burası bir depoda değildi. Neler olduğunu merak ederken aşağıdan gelen sesleri dinledim. Aşağıda biri vardı. Siyah kapıya yavaş yavaş ilerlediğimde aslında kapının kilitli olduğundan emindim. Fakat beni şaşırtan şey kapı kilitli olmamasıydı.Belki sadece bana yardım ediyordu.
Yavaş yavaş aşağı kata indiğimde olduğunca yavaş olmaya çalıştım. Ses çıkarmak isteyeceğim son şeydi.
Merdivenlerde inmemle beraber beni karşılayan salona yavaş yavaş ilerken ev gibi siyaha bürünmüş adamı görmemle kenara saklandım. Bu sırada siyah vazoya düşüreceğim anda onu tutmamla kendine yararlı bir şey yaptım.
"Orada olduğunu biliyorum"
Sesiyle beraber yerimde zıplamamla yavaşça onun beni görebileceği bir yere geçtim. Bakışları beni analiz ederken gözlerine bakmak beni rahatsız ediyordu. Bu adam bana yardım etmek için fazla karanlıktı.
Gözlerimi tahta parkeye kilitlememle o da salonun hemen yanında bulunan mutfağa geçti. Ben biraz rahatlarken az önce düşürmek üzere olduğum vazo gözüme doldum. Buradan kurtulmam benim için en iyi şey olurdu. Bu adam benden bir şey istiyordu. Onu görmemle bana sadece yardım etmediğini anlamıştım. Vazoya tam olarak uzanacaktım ki onun sesiyle beraber tekrar yerimden zıpladım."Sana önermem, bu senin zararına olur."
Anlamama rağmen anlamamış gibi davrandım. Bunu farketmesi gerçekten berbattı. Ben önümü göremezken bu nasıl olurdu. Hayatımda ilk defa birinin yanında duygularımla çırılçıplak olduğumu farketmiştim. Ne yapmak istediğini bile anlıyordu. Ve bu benim için iyi bir şey değildi.
"Ne?"
"Ne düşündüğünü anlayabiliyorum."
"Demek ki insanların duygularını iyi anlıyorsun."
"Belki sadece sen duygularını saklayamıyorsun."
Çok zekiydi. Korkutucu derecede. Ve ben bu adamla beraber laf dalışı yapıyordum. Ne salaklık!
"Neden buradayım?"
"Çünkü seni kaçırdım"
Gerçekten de tahmin ettiğim olmuştu. Bu adam beni kaçırmıştı.
"Ayaklarımı ve ellerimi bağlamadın? Bu nasıl bir kaçırmak?
Kaşınıyordım. Bu ne saçma bir soru. Zorla kendimi bağlatacağım.
"Bağlamamı tercih ederdin?"
"Hiç mi korkmuyorsun? Burdan kaçıp gidebilirim kolayca."
Sadece merak.
"Korkmak için kendine güvenmemek gerekir. Onun için hayatımda korkuya yer yok."
Kendine güveni tam, zeki burdan kaçmak düşündüğüm kadar kolay olmayacak. Ama öğrenmem gereken daha önemli bir şey var. Neden beni kaçırdı?
"Neden beni kaçırdın?"
"Bu ne sorgu sual, kafa ütüledin."
Yavaşça oturduğu koltuktan kaltığında biçimli arkasına bakmaktan başka yapacak bir şeyim kalmamıştı. Yavaşça kalktığı yere oturduğumda ne yapacağımı düşünüyordum. Burdan kurtulmaktan başka çarem yoktu. Gözlerim her yeri izlerken gözüm odadaki her şey gibi simsiyah olan kapıya yöneldim. Belki açık bırakmıştır diye düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM
Підліткова літератураKendi karanlığına boğulmuş gece bile, kendisini az da olsa aydınlatabilecek Ay'a ve Yıldızlara ihtiyaç duyar. "Sen" dedi. Sesi boğuklaşmış. Gözleri bomboştu. Çoğu zaman olduğu gibi duygusuz bakan gözleri bir anda karardı. Kararmasıyla beraber vücudu...