Nehir'in hastane çıkışı giydiği kıyafetler medyada. Umarım beğenirsiniz. Bol yorum ve vote umutlu bir bölüm. Öptüüüm.
Sabahın yedisiydi saat henüz. Güneş tüm gökyüzüne dağıtmıştı rengini. Sonbahar mevsimini severdim. Pencereye yaklaşıp bahçeyi seyretmeye başladım. Bugün saat 12.00 da ailem beni almaya gelecekti. 6 ay önce şizofreni tanısıyla yattığım bu hastaneden çıkacaktım.
Henüz 17 yaşında olmama rağmen 6 ay önce kardeşim Umut'un intiharıyla büyük bir çöküş yaşadım. Halüsinasyonlar ve hayali görüntülerle delirmemek için derin mücadeleler verdim. Hastane bahçesindeki lambaların sönmesiyle dağılan dikkatimi topladım.
3 saat sonra Neslihan Teyze -hasta bakıcım- gelecek. Beni son kez göreceğim arkadaşlarımın yanına götürecek. Neslihan Teyzenin üstümde hakkı çoktur. Kimse yokken, hıçkırıklarım gecelerin sessizliğinde boğulurken; yanıma gelip benimle beraber ağladığını bilirim. Kapının açılmasıyla korkup refleks olarak hemen arkamı döndüm.
Odama Neslikuşum- Neslihan Teyze- geldi. Ona son zamanlarda bu şekilde hitap ediyordum.
"Hoşgeldin Neslikuşum."
"Hoşbuldum. Hoşbuldum kızım." demesi ve bana sarılması bir oldu.
"Oooo Neslikuş hayırdır ya? A a a bir dakika ağlıyor musun ?"
"Ah Nehirim. Gidiyorsun beni de unutacaksın. Arada bari gel ziyaret et beni."diyince sinirlendim ve onu kendimden uzaklaştırdım.
Şaşıran Neslikuş gözlerime bakınca sinirlendiğimi anladı.
"Ben yine boş boğazlık yaptım. Biliyosun seni çok severim yerinde başkadır bende. Dert ortağıyız biz. Unutursun diye korktum işte."dedi.
"Neslihan Teyze en zor zamanlarımda yanımda olan tek kişi sensin. Benden seni unutmamı nasıl beklersin. Kendimi unuturum seni unutmam." dedim.
Ben böyle deyince Neslikuş küçük bir kahkaha attı.
"İyi bakalım öyle olsun yeşil gözlü kızım. Ben şimdi gidiyorum. Saat onda geleceğim tekrar." dedi ve odadan çıktı.Kahvaltı yaptım ve ilaçlarımı içip Neslikuşu beklemeye başladım. Saat on olmuştu. Kapı çalınca "Buyrun." dedim.
"Nehir, kızım hadi gidelim." Dedi.
Odadan çıkıp arkadaşlarımla vedalaşmaya gittim. Zaten şunun şurasında yalnızca 3 tane arkadaşım vardı: Elif, Samet, İpek.
Hastanenin içinde ilerlerken birden duraksadım. Birilerinin bizi izlediğini hisseder gibi oldum. Arkama baktım, etrafı denetledim. Kimsenin olmadığını görünce hastalığımın tekrar başlamasından korktuğum için Neslikuşa hiçbir şey söylemedim. Bu hastaneden bir an önce çıkmam gerekiyordu.
Neslikuş beni hastanenin boş bir odasına getirdiğinde arkadaşlarımın içeride olduğunu benim için bir kutlama hazırladıklarını gördüm.
İçeriye girdiğimde benim için hazırladıkları pastayı kestik kutlamayı yapıp Neslikuşla odama çıktım.
Saat 11 buçuk olmuştu yaklaşık yarım saatim kalmıştı.
Hazırlanmaya ve ailemi beklemeye başladım.
Uzun zaman sonra ilk defa etek giyecektim. Kot bir etek ve beyaz bir tişört giyip saçlarımı dağınık bir şekilde topuz yaptım.
Odamın kapısının çalınmasıyla Neslikuş ve yanında bir kadınla bir adam girdi. Annem ve babam ?
"Merhaba Nehir." Diye söze başladı adam.
"Merhaba. Siz kimsiniz?" Diye yanıtladım.
Otoriter bir görünüşe sahip olan kadın devam etti:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYUS
Teen Fiction"MEYUS: Ümitsiz, kederli." 🌹 17 yaşında hayatın zorlukları ile baş başa kalan bir genç kız. Kardeşinin intiharı ile şizofreni teşhisiyle hastaneye yatırıldığı süreçte ailesini de trafik kazasında kaybeder. Ailesinin ölümüyle başka bir aileye verile...