Siyah okyanus-8

292 45 58
                                    

BAE MİLLER- all of me 

Başlama tarihini yazar mısınız rica etsem. 

 Okuyanlar hani yorum yapsanız da  gidişat iyi mi kötü mü fikrinizi belirtseniz. Ona göre hani.. Yazasım da gelmiyor ki.

İyi okumalar. ''..''


Okulun bankına yerleşirken Uraz dan kaçırdığım gözlerimi  okul duvarına sabitledim. Bazı yerleri soyulmuş ve yazılar yazılmıştı. Kolej olmasına rağmen serseri sitili farklı bir çağrışım yayıyordu etrafa  ve  bu  da duvarlara bakma isteğimi arttırıyordu. Zeynep'in sırtıma dokunmasıyla irkildim. Neredeyse burada olduğunu unutmuştum. Her hangi bir yere odaklanmışken bulunduğum ortamdan kendimi soyutlama  özelliğim vardı. Her ne kadar bu özellik kötü olsa da iyi yanları da vardı.Mesela sınav kağıdına yoğunlaşıp dikkatimin dağılmasına engel oluyordum. Bu düşünceleri kenarı bırakıp Zeynep'e döndüm. " Sınıf değiştirme ihtimalim var mıdır sence.? " Deyince derin bir nefes aldı. "Müdür kafayı sana takmış senin konuşmanla olacağını sanmıyorum fakat ailen gelirse yapabilir." dedi.  Aslında Uygar halledebilirdi fakat hiç sesini çıkarmamıştı hatta beni tek bırakmıştı pislik. Aileme de bu konuyu açarsam benim açımdan kötü olurdu. Çünkü buz kütlesi gibi davrandıkları yetmezmiş gibi bir de ceza verirlerdi. Zaten son senemiz olduğu için katlanabilirdim. "Peki sizin gelme ihtimaliniz yok mu?'' Deyince. "Sınıfınızda yer yok ki. " dedi . " kalkalım mı zil çalar birazdan'' dedim.  Banktan ayrılıp adımlarımızı okula yönelttik. İkimizde de durgunluk vardı. Ayrı kalmak ikimize de iyi gelmiyordu. Bu durumu Uygarla hallet meliydik. Bu sıralar pek konuşmuyorduk Aras meselesinden sonra nadir görmüştüm onu.  Zeynep'in kolumu dürtmesiyle aklımdaki düşünceler evin çatısına konan kargalara taş atılmış gibi uçuştular. Ona döndüğümde eliyle okulun girişine bakıyordu. Kafamı oraya çevirdiğimde Uygar ve Aras yumruk yumruğa idi.  Şok olmuş bir şekilde oraya bakarken Zeynep'in çekiştirmesiyle oraya doğru gittik. Kalabalık hemen  başlarına üşüşmüştü. Uygar Aras'ın üstüne çıkmış  Aras ise hiçbir şey yapmadan dövmesine izin veriyordu. Oraya yaklaşıp "Durun." diye bağırdım. Ama kalabalıkta beni duymamış hatta hiç  görmediler bile. Boğazım yırtılırcasına hem bağırdım ve biraz daha yaklaştım. "DURSANIZA." ve yine duymadılar bir kisi hariç. Uraz bana doğru yaklaşıp tek kaşını havaya kaldırdı galiba ondan yardım isteyebilirdim çünkü etraftakiler yardim etmek değil ellerini bile kaldırmazlardı.
"Lütfen onları ayır." dedim muhtaç çıkan sesimle. önce biraz düşündü ve "bunu neden yapayım." dedi. Şaşırmıştım  açıkçası. Doğru neden  yardim etsin ki en iyisi Öğretmen çağırmaktı. Yanından ayrılacağım sırada omuzlarını silkip Uygarların yanına yaklaştı. Ne yapacağını izledim. Yaklaşıp Arasa yumruğu geçirdi ve ağzımdan koskoca bir " OHA" çıktı. Her şeyi daha berbat etmişti. Bu sefer aralarına girmem gerekiyordu. Korkarak da olsa kalabalığı aşıp aralarına girmeyi başardım. Aras ikiye birdi eskiden olsa içim sızlardı ama simdi fırtına kopuyordu ve bende yaprak dahi kımıldamıyordu.  Önce Uygarın kolunu tutmaya çalıştım ama geriye doğru savurdu ve iki üç adım geriye gittim. Uraz yavaşça Arası bırakırken Topluluğa döndü "Bu şerefsizi değil okulda bu şehirde görürseniz beni bulun." diye bağırdı. Uygar beni yeni görmüş olmalı ki kolunu boynuma dolayıp Aras'a döndü. ''Şimdi Defol buradan dedi." Ben olaya Koreli kalmıştım şuan. Aras burnundaki kanı silerken bana baktı ve gülerek motosikletine doğru gitti. Uraz ve Uygar aynı anda "DAĞILIN." Diye bağırdılar ve bizi izleyenler avını kaptıran kurtlar gibi sessizce geri çekildi.  Uygar Uraza bakıp kafasıyla çıkışı gösterdi. Beni de peşinde sürüklerken merakla bize  bakan Zeynep'i gördüm.  Uygar da baktığım yere bakınca Zeynep'e göz kırptı ve yandan güldü. Koca bir Uha dedim bildiğiniz Uha yani. Uygar'a baktığımda arkaya bakıyordu. Bende başımı o tarafa çevirdiğimde Eren'i gördüm. Ve ben ölü.... Zeynep'e bakıp arkasını işaret ettiğimde bende önüme döndüm. Uygar ve ben okuldan çıkınca karşımıza Uraz çıktı. Uygar elini uzatıp ''Ben Uygar.'' dedi. Güldüm. Tanışmıyorlardı demek ki. ''Bende Uraz. '' dedi. Kafamı öne uzatıp'' Zaten aynı sınıftayız.'' dedim. Kafasıyla onayladı. Uygar Uraza dönerek teşekkür etti. Hemen araya girdim.'' Madem tanımıyorsun neden Arasa yumruğu geçirdin. Meseleyi bilmeden.'' kaşlarımı kaldırdım. ''Çünkü Uygara karşılık vermiyordu ve bende hak ettiğini düşündüm.'' dedi. Tek kaşını kaldırıp Uygara döndü. '' Kötü mü yaptım yani.'' dedi. Elini cebine atarken kotu fazla mı dardı ne ? '' Ellerine sağlık çok da güzel yaptın.''deyip bana döndü . Bende durur muyum '' Sen her düşünceni Uygular mısın böyle bilmeden ? '' dedim ama bende ne olduğunu bilmiyordum. Tam ağzını açıp cevap vereceği sırada Uygar atladı. '' Sana evde anlatacağım şimdi karışma.'' dedi. Gerçekten sinir bozucu olmaya başladı. Daha geçen de Arasa kardeşim diyen çocuk bugün onu dövmüştü  ve dediği şey karışma madem öyle tamam karışmam Uygar bey. Bir şey demeden yanlarından ayrıldım. Ne yaparsa yapsın. ''Bekle.'' dedi. Arkama bakmadan gittim. Karşıya geçip ana yoldan taksi çağırdım. Yürürsem peşimden gelirdi çünkü. Daha tanımadığımız çocuğun yanında beni terslemesi hiç hoş değildi. Kapıyı açıp kendimi koltuğa attım. Şoföre adresi verdikten bir süre eve geldim. Okul çantamın içerisindeki cüzdandan gerekli olan parayı çıkarıp uzattım ve indim. Eve girip direk odama çıktım. Okul formamı çıkarıp rahat bir şeyler giydiğim gibi yatağa atlayıp tavanıma selam verdim. 

  Tavanla bakışırken.Hiç düşündünüz mü ? Suçluların dört duvar arasında bekleyip özgürlüğe kavuşacakları günü bekledikleri gibi bizim de bu dünya da yer ile gök arasında hapis kaldığımız ve ruhumuzun özgürlüğe kavuşacağı günü beklediğini. Şuan ki yaşantımız arabada ki yolculukları anımsatır bana hep. Arabaya binip başımıza ne geleceğini bilmeden ilerlemeye başlarız. Yoldan geçen hiç görmediğimiz insanlar , arabanın hızından dolayı ağaçların görüntüsünün silikleşmesi yaşadığımız karışık olaylar gibidir sanki bu görüntü. Bir süre sonra gideceğimiz yere vardığımız da arabanın kapısını açıp dışarı çıkarız hem de hiç vakit kaybetmeden. Bu dünya da öyle aslında doğduğumuzda başımıza ne geleceğimizi bilmeden büyürüz ,yeni insanlar tanırız, Hayata tutunmaya çalışırız bir süre sonra tutunduğumuz dalın kopacağını bile bile. Sanki külahtaki dondurmayı yemeyeceğimiz zaman bitmemesini düşündüğümüz gibi. Zaman ilerler dondurma erir ve yavaş yavaş kaybolmaya başlar. İste bu hayatta o dondurma gibi bizi ya yer ya da bitirir  ama bir şekilde kayboluruz.   

Rahatsızca tavandan gözlerimi çektim. Odamın kapısı açıldı. '' Nehir bak be- ''  ''Çık.'' dedim lafını bitirmesine izin vermeden. '' Ama dinlemelisin. Aras hepi- '' '' Uygar çık dedim.'' Daha fazla itiraz etmeden kapıyı çekip gitti. Belki biraz abartıyor olabilirim ama yaptığı davranışları düzeltmesi ve beni kırdığının farkına varmasını istiyorum. Yatakta biraz gerinip kalktım. Pantolon ve gömlek giyip aşağı indim. Görünürde kimse yoktu ben de sahile gitmek için çantamı aldım. Dış kapıyı açıp yan tarafta duran saksıdaki çiçeklere bakış attım. Bunları odama çıkarmalıyım çünkü çok güzeldiler. Asfalta çıktığım da karşı komşunun kapısında  yerde oturup uyuyan kızı gördüm. Bayılmış da olabilirdi. Yanına gidip dürttüm. Başka ne yapabilirim. Kokuyor bu sızmış mı yani. Ayağa kalkıp zile bastım. Ailesi ilgilenmeliydi. Kapıyı açan kişi ile yerdeki kız arasında bakışlarım gidip geldi. '' Sen burada mı oturuyorsun.'' deyince. Yerdeki kıza bakıp suratını buruşturdu. '' Evet beğenemedin mi?'' deyip yerdeki kızı dürttü. '' O kız kim.'' deyince bir süre bekledi. ''Bilmiyorum.'' dedi. '' Kız kapının önünde Uraz ne demek bilmiyorum manyak mısın? '' deyince. '' Tanımıyorum  tamam mı sadece uyandıralım'' dedi ve kızı kucağına alıp içeri girdi. '' Gelirken kapıyı ört.'' dedi. Yani gel deme şekliydi her halde.  İçer girdiğimde '' Ne olmuş.'' diye sordum. Biraz fazla mı yakınına girmişim iki adım geri çekildim. '' Uyuşturucu.'' deyince kıza baktım. Gözleri hafif morarmıştı. ''Evi karıştırmış olmalı polise gitmeliyiz. Ana kaynağını bulmalılar.'' deyince şaşırdım biraz 'boşver kapıya geri koyalım kalkınca gider' demesini bekliyordum açıkçası. '' Tamam ama önce hastaneye götürmeliyiz.'' dedim. '' Arabaya geç geliyorum.'' deyince kafamı salladım. Kızı kucağına alıp peşimden geldi kapıyı açıp geçmelerine izin verdim. ''Arkaya oturma kusabilir öne geç.'' Dedi. Öne geçip oturdum. ''Uygar sevgilin mi ? '' dedi. Düşündüğü şeye bakar mısınız?  Gözlerini yoldan ayırıp bana baktı ve hemen geri döndü. '' Hayır kuzenim. Dışarıdan öyle mi görünüyoruz.'' dediğimde. Sağ yola saptı. ''Öyle görünmeseydiniz sormazdım.''  dedi. Kendini beğenmiş pislik evet öyle kusura bakmayın. ''tamam.'' dedim diyecek bir şey bulamadım. '' Sevgilin var mı.'' deyince 'Sen  hayırdır gülüm akşam istemeye gel istiyorsan' demek istesem de '' yok'' dedim. Kafasını tamam anlamında sallayıp durdu. Arabadan indiğinde bende indim. Kızı kucağına alıp  hastaneye yöneldiğimiz sırada Ağzımdan beyaz sıvı akan kıza bakıp Uraza döndüm. '' Ağzı-'' dememe kalmadan kız titremeye ve kusmaya başlamıştı. '' KOŞ.'' diye bağırdığında içeriye girip sedye ye bıraktık. Doktor ve hemşireler geldiğinde mosmor olmuş kıza baktım. Gözlerim doldu. Uraz beni fak etmiş olmalı ki. Yaklaşıp sarıldı  ve kulağıma '' Korkma iyileşecek.''dediğinde hıçkırarak ağlamaya başladım. ''Şşt ağlamak yok.'' dediğinde kafamı salladım. '' Ağlamak yok.'' deyip daha da sokuldum. En azıdan sakinleştiriyordu

,,,,,

Yorum ve vote yapmayı unutmayın fikirleriniz benim için önemli. 

ARAS - NEHİR mi?

URAZ-NEHİR mi?

Aras yamuk yaptı ama olsun. Sonraki bölümde görüşürüz.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 23, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SiYAH OKYANUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin