Ertesi gün kan ter içinde uyandım. O kadar garip ve o kadar da saçma bir rüya görmüştüm. Bu rüya bana her ne kadar anlamsız gelse de bir türlü aklımdan çıkaramıyordum. Duş aldıktan sonra kahvaltı etmeden okula gittim. Okulun kafeteryasından bir şeyler almak için sıraya girmişken sarışın küçük bir çocuk yanımda belirdi. Eteğimi çekiştirirken gözlerini gözlerime dikmişti. Anlamsız bakışları sayesinde gözlerim dolmuştu. Fakat hiç bir tepki veremiyordum. Adeta dona kalmıştım. Küçük bir gözyaşımın yanağımdan aktığını hissettim. Sanki her yer bulanıklaşmıştı ve ben sadece küçük çocuğu net görebiliyordum. Hugh'un beni sendelemesi ile kendime geldim. Kafamı Hugh'un gözlerinden tekrar küçük çocuğa çevirdiğimde o, orda yoktu. Hugh'a döndüm ve kekeleyerek;
+B-B-Burda bir çocuk vardı. H-H-Hugh yemin ederim. O burdaydı. T-T-Tam yanımda. Aman tanrım Hugh!
Derken ağlamaya başlamıştım. Hugh bana sıkıca sarılarak "tamam her şey düzelecek,bana güven tatlım" diyordu. Bu çok garipti.Biraz olsun sakinleştiğimde Hugh yanımdaydı. Bana döndü ve;
-Pekala anlat bakalım. Bu sabah çok garipsin. Neler oluyor?
+Ben..bilmiyorum. Yani bu olan şey..çok garip. Sanırım gördüğüm rüya ile alakalı.
-Rüya mı, bekle ne gördün?
+Tam bilmiyorum sanırım kilisedeydim ve yanıma o sarışın küçük çocuk geldi. Aynı şekilde eteğimi çekiştirdi ve "annecim,babam geri döndü" dedi. Sonra kiliseden içeri sen girdin. Gözlerin kan kırmızısıydı.
Sonra geldin ve ellerini boynumda gezdirdin. Ardından dudaklarınla öpmeye başladın. Sonunda öpmeyi kestin ve boynumu keskin sivri dişlerinle ısırdın. Sonumu kabullenmişcesine kendimi sana bırakırken boynumdan kollarıma, ve kollarımdan ellerime akan kanı hatırlıyorum. Aslında hatırlamak istemiyorum, derken ağlıyordum. Hugh ayağa fırladı ve;
-S-Sen kutsal aşk rüyasını görmüşsün Sell. Bunun anlamı ne demek biliyor musun? Bak..çok üzgünüm ama, bu rüyayı gören kişi bir vampir tarafından, vampire dönüştürülmek zorundadır. Yani bu demek oluyor ki, seni vampire dönüştürmek zorundayım. Tabi eğer sende istersen. Senden önce ki kız arkadaşım vampir olduğumu öğrendiğinde delirmişti. Ama ondan önceki senin gibi kabullenmişti. Aynı rüyayı o da gördü fakat o buna cesaret bulamadı. Ve her ne kadar istemese de onu terk etmek zorunda kaldım. Eğer sende istemezsen seni de terk etmek zorundayım. Çünkü bu bozulamaz bir vampir kanunu.
+Ama ben seni bırakmak istemiyorum,sensiz olmak istemiyorum!
-Bende fakat..ya kabul eder benimle sonsuz bir hayat sürersin,ya da istemeyip red eder, beni seni terk etmeye zorlarsın.
+Peki cevap vermem için herhangi bir süre zarfı var mı?
-Bir hafta Sell. Sadece bir hafta.
Zor yutkundum. Ellerimi ovuşturuyordum. Sonunda ayağa kalktım ve;
+Ben gitsem iyi olucak,dedim. Hugh ellerimi tuttu ve gözlerime bakarak
-Lütfen beni kendinden uzaklaştırma,dedi. Hugh'dan ayrılarak eve geldiğimde ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu..Finalden önceki bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUGH JACKMAN İLE "VAMPİRİN ŞAFAĞI"
VampireErgen hikayesi olarak adlandırılan hatta benimde öyle düşündüğüm 'ergence' dediğim ve birkaç konudan ibaret olan klasik tiplemeler ile süslenmiş fakat hoşuma giden bir hikaye oldu sanırım bu. Ben yazarken keyif alıyorum umarım sizde okurken keyif al...