Bayılmış olmalıydım. Uyandığım da ormanda yerde yatıyordum. Ayağa kalktım ve burdan uzaklaşmak için koşmaya başladım. Ama kaya gibi bir şeye çarparak yere serildim. Çarptığım şey Hugh'du. Hemen kalktım ve tersi yöne doğru koşmaya başladım. Hugh yine önüme geçti ve
-Nereye gidiyorsun? diye sordu. Onu itiklemeye ve vurmaya başladım.
+Bırak beni,benden ne istiyorsun?
-Ben senden bir şey istemedim. Sen beni çözdün. Sırrımı çözdün.
+Tanrı aşkına dalga mi geçiyorsun ne sırrı? diye sorabilmiştim.
-Vampir olduğumu,sevgilimi,her şeyi bana söyleyecek kadar cesursun. Yani..bunu daha önce kimse yapamadı anlıyor musun? Sende farklı bir şey var ve bu benim ilgimi çekiyor.
+Şaka yapıyor olmalısın değil mi? dedim. Ufak kahkaha attı ve "şaka ha" diyip gözlerime baktı ve-
1. olarak gözlerime bak, sarı. Kimin gözü sarı olabilir ki?
2. tenimi elle buz gibi, dedi ve gömleğininin düğmelerini çözerek elimi göğsünün üstüne koydu.
3. duygularını okuyabiliyorum, her ne kadar korkmuş olsan da gitmek istemiyorsun.
Ve 4. anlayamayacağın kadar hızlıyım dedi ve belimden kavrayarak saniyeler içinde kocaman bir ağacın en tepesine çıktı. Tekrar aşağı indiğimizde dizlerini yere çöktü ve başını öne eğdi.
-Bu sekilde yaşamak çok zor,anlamıyorsun. Böyle olmayı ben istemedim, dedi. Açıkçası onun bu haline çok üzülmüştüm. Kollarından tutup ayağa kaldırdım ve
+bak ne denir bilmiyorum ama sen kesinlikle özelsin yani..yani bi tür seçilmiş insansın. Kendine haksızlık etmemelisin, dedim ve gülümsemeye çalıştım. Hugh ise biraz da olsa tebessüm etmiş ve;
-Bu sırrım sende güvendedir umarım,demişti. Kafamı onaylarcasına sallarken kaslı kolları ile bana sarılmıştı. Tanrım fena! Ayrıldığımız da beni eve geri getirmişti.Sabah okulda Hugh ile beraber edebiyat dersindeydik. ikimiz de tesadüfen aynı dersi almıştık. Beni sınıfta görünce geldi ve yanıma oturdu. Cool olmasi kesinlikle onu daha çekici yapıyordu. Döndü ve gülümseyerek
-Merhaba,dedi.
O sırada Hugh'un yanına bir arkadaşı geldi ve Hugh'un kulağına bir şeyler fısıldadı. Sonra bana döndü ve
-Sanırım sırrı biliyorsun ha?
+Evet ama merak etme aramızda, diyip gülümsemiştim.
-Ben jack, derken o da gülümsüyordu.
Aslında vampirler sanılanın aksine sıcak kanlı gibilerdi.Okul sonunda Emma yanıma geldi ve kütüphanede olacağını ve eve tek başıma gitmem gerektiğini söylemişti. Emma gittikten sonra bir banka oturup tarih kitabı çıkarıp incelemeye başlamıştım. Yanıma birinin oturduğunu hissettim ve kafamı kaldırdığımda bu kişinin Hugh olduğunu gördüm.
-Sanırım bugün yalnızsın ha?
+Aslına bakarsan bugün öyle. Kardeşimin kütüphanede olması gerekiyor ve eve yalnız gitmek zorundayım, dedim gülümseyerek.
Hugh baktı ve;
-Hey hiçte bile,beraber gidebiliriz. Değil mi? diye sordu. Beklediğim teklif buydu. Hemen kabul etmiş olmalıydım ki "tamam sakin ol bir yere kaçmıyorum" diyip gülmüştü. Hangi salak birinden hoşlandığını bu kadar belli edebilirdi ki?Hugh beni evime bıraktıktan sonra evde biraz vakit geçirmeye çalışmıştım. Fakat işe yaramıyordu. koltukta otururken kitaplarım arasında 'Astronomi kitabı' olduğunu gördüm. Tabii ya, Hugh'un kitabı benim kitaplarımın arasına karışmıştı. Ayağa fırlayıp kitabı Hugh'a götürmeye karar vermiştim. Hem de evini görmüş olurdum.
Hugh'un daha önceden döndüğü karanlık yoldan girmeye karar vermiştim. Verdiğim kararın her ne kadar arkasında dursam da açıkçası bu patika yol oldukça ürkütücü duruyordu. Derin bir nefes alıp yolda yürümeye başladım. Dar ve ince bir yol, yola doğru eğilmiş ve yaprakları dökülmüş korkunç ağaçlar, bastıkça çıtırdayan dallar..
Bütün bunlar kendimi gerilim filminde hissettirmeye yetiyordu. Yolun sonunda kocaman eski bir mezarlığın olması ise harika bir detay olmuştu doğrusu. Ağaçların çepe çevre sardığı bu mezarlığın terk edilmiş olduğu gayet açıktı. Daha da garip bir şey varsa mezarlığın ortasında döküntü bir köşk olmasıydı. Kimse yaşamıyordur heralde diye düşünürken köşkün kapısının gıcırtı ile aralanması ile arkamı dönüp hızlıca koşmam bir olmuştu. Arkama bile bakmadan koşarken bu korkunç yolun sonunda aydınlığı görmek şu an için iyi giden tek şeydi. Kalbimin sesini bastıramıyordum. Patika yoldan fırladığım anda belimde acı hissetmem ile yerde metrelerce sürüklenmem bir olmuştu. Son hatırladığım şey ise arabadan inip yanıma koşan Hugh'tu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUGH JACKMAN İLE "VAMPİRİN ŞAFAĞI"
VampirErgen hikayesi olarak adlandırılan hatta benimde öyle düşündüğüm 'ergence' dediğim ve birkaç konudan ibaret olan klasik tiplemeler ile süslenmiş fakat hoşuma giden bir hikaye oldu sanırım bu. Ben yazarken keyif alıyorum umarım sizde okurken keyif al...