BÖLÜM 3

399 20 30
                                    

Sakata Gintoki

Shinsengumi yolundayken düşünmeye başladım.

Acaba Hijikata bana ne diyecek. Yani önemli bir şey olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta ne olabilir.

Hijikata Toshiro

Gintoki'nin ne gibi bir işi olabilir ki? Belki de beni başından savmış olabilir. Ama sanmıyorum. Sonuçta telefonla konuşmuştu değil mi?

Yarım saat geçti ve hala gelmedi. Belki de gelmez. Belki de artık beklemeyi kesebilirim. En iyisi hava almak için dışarı çıkayım.

Ceketimi aldım ve bizimkilere hava alacağımı söyleyerek çıktım. Ne bekliyorum ona onu sevdiğimi söyleyince

"Ah Hijikata-kunn ben de seni çok seviyorum. Hadi öpüşelim."

Bunları söylerken Gintokiyi hayal etmek bile imkansız.

Her zaman gittiğim yere girdim. Kafam karışık olduğunda burada içerdim.

Bir kaç şişe içtikten sonra kafamı masaya yasladım ve düşünmeye başladım. Acaba söylemeli miyim? Bildiğim tek şey şu an sadece beklemem gerektiği.

Dükkana birinin girdiğini hissettim. Başımı kaldırmak istemiyordum. Umursamadım.

"Oi oi, Hijikata-kun ne yapıyorsun?"

"Yorozuya?!?!"

"Niye Shinsengumi de değildin? Konuşmak istediğini sanıyordum."

"Aaa, ş-şey ben sadece gelmeyeceğini düşündüm."

Yanıma oturdu ve içki söyledi. Sessizlik olmuştu. Sonra konuşmaya başladı.

"Seni öyle bırakıp gitmek istemezdim ama bugün bi çocukla karşılaştım yemeğe gitmeyi teklif etti. Bende parfe ısmarlarsa geleceğimi söyledim."

Ne yani bir randevuya mı çıkmış. Hem de bir erkekle.

"Sonra ne oldu bil. O aslında aptal bir ninjaydı."

Aptal bir ninja mı? Ah anladım. Gintokiye takıntılı olan kadın. Ama yine de Gintoki'nin bir erkekle buluşmayı kabul ettiğini değiştirmiyor.

"Böyle saçma bi nedenden dolayı senide ektim. Kusura bakma."

"Ah önemli değil zaten pek önemli bir şey değildi."

"Yani bana söylemicek misin?"

"Sanmıyorum."

"Peki."

O gece baya içmiştik. Aslında ben çok fazla içmemiştim ama Gintoki. Sızmıştı ve ben onu evine taşımalıydım.

Böbürlene böbürlene kalkıp hesabı ödedikten sonra onu sırtladım. Yorozuya Gin-chan'a doğru yol aldım. Garip şeyler söylüyordu. Anlamıyordum.

Yorozuya Gin-chan'a geldiğimde onu kanepelerden birine bıraktım.

Bir süre yüzüne baktım. Bu kalbimin çarpmasına sebep oluyordu. Gitmek için arkamı döndüğümde sesini duydum.

"Beni burda yalnız mı bırakacaksın~?"

Kyaaa~ içimdeki aşık çığlık atmaya başlamıştı ama tabikide böyle bi şey düşünmüyorum.

"Yorozuya kendi başının çaresine bakabilirsin. Zaten sabah çinli kız ve Shinpachi gelecek değil mi? Kendine iyi bak."

Dedim ve en içten gülümsememi sundum. Benden etkilendiğine eminim. Keşke sarhoş olmasaydı belki daha farklı şeyler olabilirdi.

Evvet arkadaşlar oldukça uzun zaman oldu ama sonunda yazdım. Kitabı çok uzatmamayı düşünüyorum aklımda başka bir şey var. Neyse yazar kaçtı ^v^


 

Sen Benimsin / Hijigin FanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin