Teklif

8 4 0
                                    

Her insanın hayali vardır öyle değilmi kimi evlilik hayali kurar kimi meslek kimi aşk. Ama benim siyaha bürünmüş bedenim yıllardır tek bişayin hayalini kuruyor oda okuyup bir yerlere geldikten sonra bizi terk eden babamı bulup.
'neden? Neden gittin. Hayallerimi çocukluğumu neden benden aldın?' diyebilmek.
Bu sorunun cevabını o kadar çok merak ediyorum ki.
Çünkü o gittikten sonra o kadar çok hırpalanmıştım ki. Hele annem lanet üvey babadan yediği dayakların hadi hesabı yok. Bunları ona tek tek anlatmak istiyorum.

Ve bundan bir hafta önce hayat bana yüzünden güldü ve okuya bilmem için bana bir fırsat sundu. Ben ne kadar bu fırsatı geri çevirmeyi istesemde çevremin ısrarı üzerine kabul etmek zorunda kaldım.

Bir hafta önce Eskişehir
Okulumuzun müzik öğretmenin de olduğu yedi kişilik juri üyeleri karşılarına çıkan ikişer kişilik grupları değerlendirirken bizde arkada heyecanla sonucu bekliyorduk.
Bu saçma sapan ses yarışmasına öğretmeninim ısrarıyla yan sınıftan Egemen ile katılmıştım. Konudan o kadar uzaktım ki sadece şarkı söyleme kısmını biliyordum. Eğer ödülün ne olduğunu bilseydim kesinlikle reddeder veya söyleye bildiğim en iğrenç şekilde söylerdim.

Sunucunun çağırması üzerine bütün yarışmacılar olarak sahneye çıktık.
"evet değerli öğrenciler İstanbul daki kardeş okulumuz olan Saygın Kolejinin düzenlediği ses yarışmasında değerli juri üyelerimizin belirlediği Deniz Ece Saygım ve Egemen Çağlar birinci seçilmiştir. Lütfen bir adım öne çıkalım."
Şaşkınlıkla kalmıştım birinci olmayı kesinlikle beklemiyordum.
Alkışlar eşliğinde diğer yarışmacıları arkada bırakarak öne doğru geçtik.
" sence ödül ne? "
Egemen'i sesini ilk defa bu soruyla duymuştum şarkı söylemesi haricinde.
" bilemem anca para verirler bu zengin insanların işi gücü para." diyerek yanıtladım partnerimi.

Kolejin müdürü saçma sapan konuşmasının ardından bizi doğru gelmeye başladığında müzik öğretmenimiz saçma sapan mimiklerle şapkamı çıkarmam konusunda uyarı işaretleri yapıyordu.
Ona kötü kadın gülüş atarak şapkamı daha çok yerleştirdim kafama.
"tebrik ederim çocuklar. Umarım okulumuz size güzel bir gelecek sunar. Yarın sizi yeni bir hayat bekliyor haydi hayırlısı."
Egemen'le ikimiz adama ne diyon bakışları atarken o hala bizi tebrik etme çabalrındaydı.

"bunu nasıl bize söylemezsiniz. Böyle bir şeyi kabul etmeyeceğimi bile bile nasıl soktunuz beni yarışmaya. Ben İstanbul'a öldürseniz yine gitmem."
Son sözlerimde söyleyip hızla sınıf terk ederk bahçeye yöneldim.

Ben o şehire ve hatta o koleje asla gitmezdim. Koskoca İstanbul'da başka insanmı kalmamıştı acaba Eskişehir den öğrenci götürmeye çalışıyorlardı.

Ayağıma giydim patenleri biraz daha hızlandırıp oturduğum sokağın başına giriş yaptım.
Evimizin önünde duran polis arabası bana kaç sinyalleri yakarken ilk dönüşte ki sokağa girip biraz daha hızlanamya başladım. Fakat gelen siren sesleri kaçmayı başaramadığı anlamına geliyordı.
Durup ellerimi dizlerime koyarak biraz soluk aldım.
"Hey Deniz bekle sakın kaçma."
Engin abinin sesiyle harekete geçip tekrar kaçmaya başladım. Neyse ki arabadan inmiştidede kaçmam kolaylaşmıştı.
Tam sokağın çıkışından dönerken kendimi bir abartmanın kapı girişinde duvara yaslanmış şekilde buldum.

Gözlerimi o kadar çok sıkmışım ki sonunda açmayı akıl edebildiğimde kafama ağrı girmişti.

Kafamı kaldırıp beni buraya sıkıştıran kişiye bakmayı istesem kafamdaki şapkanın güneşliği buna engel olmuştu.
Bende el mahkum yıtkundukça aşağı yukarı hareket eden adem elmasına bakarak konuştum.
"kimsin sen.?"
"tanımadığın biri."
"tanımadığım biriysen üstümde ne işin var.?"
Soruma güldüğünü duymuştum.
"asıl sen polis tarafından kovalncak kadar ne yapmış olabilirsin.?"
"bu seni hiç ilgilendirmez tanımadığım biri. Şimdi çekil üzerimden gitti polisler."
Üzerimden çekildiğinde ayağımdaki patenlerden dolayı biraz yalpalsamda duvardan tutunp dengemi sağladım.
Yüzüne bakmak gereksimi bile duymadan ilerlemiştim ki.
"teşekkür etmiycekmisin kedicik."
Arkamı dönerek tekrar ona doğru ilerledim ve tam önünde durdum.
Şimdi yüzünü rahatça göre biliyordum.
Tıpkı benim gibi mavi gözleri ama benim kinin aksine siyah saçları vardı. Dışarıya doğru çıkık olan elmacık kemikleri yüzüne ayrı bir hava katmıştı.
Üzerine siyah bir tişört olan uyum sağlayan siyah kot ve ayakkabılr vardı. Ve siyahın kattığı havayla oldukça yakışıklı duruyordu.
Sonunda onu incelemeyi kesip konuşmayı akıl ettim.
"birincisi kedilerden nefret ederim ikincisi tanımadığım insanlara teşekkür etmem ve sana tavsiye tanımadığım biri, polisten suçlu saklamak - gerçi bu sefer niye kovalanıyorum onuda bilmiyorum ya- suç ortaklığıdır."
Çarpıkça bir gülmseyip ellerini saçlarından geçirdi. Bu hareketiyle ressamlara konu olabilceğini farkındamıydı acaba.
" sahi kimsin sen kedicik. "
Kedicik lafına göz çevirip arkamı dönerek ilerlemeye başladım.
" tanımadığın biri. "
Onu onun cevabıyla yanıtlayıp sokağı dönerek Can'ın kafesine yol aldım.

Deniz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin