Yağmurun ve bulutların verdiği kara kasvet anlattıklarımla beraber yüreğimin en dibine çökmüştü.
Bir düğüm oldu boğazımda yutkunmamı kısıtlayan.
"üşüdün mü?"
Manzara çok güzeldi yaslandığım göğüs çok rahattı ama beni boğmuştu yağmur üşümüştümde.
Kafamı salladım onaylamak için.
"içeri girelim geç oldu zaten."
Önce ben ayağa kalkıp merdivenlere yürüdüm bir kaç adım gerimdeyse o geldi.
"şey ben bu gece burada kalabilir miyim."
"tabi koltukta yatabilirsin."
"oha kibar ol az be." diye çemkirdim vahşi bir şekilde.
Orada yatamadım çünkü tam camın yanındaydı koltuk.
"o zaman bilmem yatağımdan vazgeçmem."
"lütfenn bu gecelik."
"o halde yanıma gel."
"asla böyle bir şey olmaz."
Neden bu sıralar asla dediğim şeyleri yapmak zorunda kalıyorum bilmiyorum.
"bu yastığı geçersen sabah kalktığımda seni döverim."
"burası benim yatağım kedicik istediğimi yaparım."
"valla ben çok özgür biriyim bu yüzden bende sana istediğim bütün işkenceleri yaparım."
Canını ver bir daha izletelim sana dense sırf uyurkenki güzelliğini görmek için canımı kendi ellerimle çıkarır verirdim her halde.
Sabahın ışıkları yüzümü gelmeye başlarken gözlerimi açtım ve kendime gelmeyi bekledikten sonra ağzımı açarak ayı gibi esnemeye başladım.
Yanımdan gelen kahkaha sesiyle kocaman açtığım ağzımı kapatıp sesin geldiği yanıma çevirdim kafamı.
"aaaaaa."
Ağzıma kapanan elle çığlığım yarım kalmıştı.
"ne bağların kızım sussana."
Beni gördü ayı gibi esnediğimi öff çok çirkindim iğrençtim ya.
"Ya senin ne işin var yanımda böyle ben ayı gibi şey ettim... Gülme ya niye gülüyorsun off."
Yataktan kalkıp kapıya yönelerek kapıyı açtım tabi karşımda Levent amca ve o benden genç duran karısını beklemiyordum. Hızla açtığım kapıyı aynı hızla tekrar suratlarına kapattım.
" lanet olsun Deniz ne yapıcaz. "
" ne neyapacağız kedicik açsana kapıyı."
"saçmalama ne düşünürler baban kızı okutturmaya getirdik oğlumu ayarttı demez mi? Eyvah rezil oldum. Hih kapı çalıyor."
Dememe kalmadan kapı açılmış ve ikiside içeri girmişti.
"çocuklar bu ne gürültü sabah sabah neden bağırıyorsunuz."
Deniz yatağından kalkmış ve be ara üzerinden çıkarttığını bilmediğim tişörtünü üzerine geçiriyordu.
" şey ben düştümde o yüzden. "
" canım senin yatağında hiç bozulmamış ama."
Yapmacık ve kinayeli sorusuna sinirlenmeyi es geçip kendimi savunmaya aldım.
"topladım herhalde aile terbiyem var benim siz bu yaşta evlendiğiniz için ailenizin verdiği terbiye az kalmış herhalde biraz daha duraydınız bu kısımlarıda öğrenirdiniz."
Deniz kıs kıs gülerken levent amca ve kadın renkten renge girmişti. Ayıp etmiştim ama kadının Levent amcanın yanında beni kötü duruma sokmaya çalışması sinirimi bozmuştu.
Kursta üzerimi değiştirip Melis ve Egemen ile okula gelmiştik. Onlardan yediğim bir ton paparadan sonra bir daha telefonumu kapatmıyacağıma dair yeminde ettirmişlerdi.
"Fatihhocanın dersi. Görseniz dünyanın en muhteşem öğretmenidir kendisi. Çok seviceksiniz."
Fatih demek ismi fatih he yeni öğretmenimizin. Babamın adı Fatih.
Ne zaman Fatih ismini duysam dönüp bakarım acaba omu diye.
"evet arkadaşlar yeni senemiz hayırlı olsun beni hepiniz tanıyorsunuz tabi bende sizi fakat aranızda tanımadığım arkadaşlar var evvela onlarla tanışalım."
Kafamı masadan kaldırıp adamın yüzüne bakma zahmetinde bulunduğumda neredeyse kalbim ağzıma varıcaktı bu nasıl bir benzerlikti böyle.
" evet güzel kızım ismin neydi. "
O benimle muhatap olurken ben hala yüzünün her bir noktasını incelemek ile meşgulüm. Eğer bir nebze daha emin olsam baba diye atlıyacaktım boynuna. Sonra o acı gerçek bir daha peydah oldu en derinime 'baban seni terk edeli çok oldu belkide çoktan ölmüştür.'
"adını bize bahşet miyecekmisin?"
"kusura bakmayın dalmış Deniz adım."
"her ismin bir hikayesi vardır değilmi senin isminin hikayesi ne."
Gözümün önünden bir bir geçti annemin anlattıkları babamın bu ismi bana neden verdiğini. Sinirle iki yana salladın kafamı.
"yok benim adımın bir hikayesi adını bile hatırlamak istemediğim bir adam koymuş adımı."
"peki öyleyse." diyerek yüzünde mimik oynatmadan geçiştirdi beni.
