UYARI: HİKAYENİN GERİ KALANINI DREAME UYGULAMASINDAN OKUYABİLİRSİNİZ.
11.08.2017
Lanet olası her şey yine başa sardı günlük! Kahretsin beni yine buldu. Nasıl buluyor? Ona hiçbir ipucu bırakmıyorum ve o beni yine buluyor. Nasıl? Onun yüzünden iki günlük kalacak param yandı. Şimdi burada bir kayanın üstüne oturmuş gecenin karanlığında ağzımdaki minik el feneriyle sana bir şeyler karalamaya çalışırken rahat bir yatakta olabilirdim. Pansiyonda olabilirdim.
Ondan nefret ediyorum. Lanet olsun hayır, onu seviyorum. En yakın dostum o benim ama neden bu kadar ısrarcı! Tek istediğim rahat bırakılmak neden bunu anlamıyor?
Oysa sabah gayet klasik başlamıştı. Eşyalarımı topladım pansiyondan çıktım. İşe gittiğimde Cem akşamki partiye gelmediğim için bana surat astı. Onun gönlünü alabilmek için kahve yaptım. Çok yorgun hissettiğim için gelemediğimi söyleyerek af dilemiştim ve hemen beni affetmişti.
Kafeterya müşterilerle dolmaya başladığında ise günlük işimize geri dönmüştük. İki çocuklu bir aileden yiyecek siparişi almıştım. Siparişi mutfağa bildirdikten sonra geri döndüğümde o karşımdaydı. Her zamanki gibi her şey ağır çekimde olmuştu sanki. Mutfağın kapısını itip müşterilerin olduğu kısma çıktığımda o da dış kapıdan giriyordu. Kafamı kaldırıp onu gördüğümde olduğum yerde kaldım. Beni görmeden önce kısa bir an onu izleyebilmek için kendime süre tanıdım. O kafeteryanın içini ağır ağır incelerken ben öylece durup onu izledim.
Değişmişti. Onu ilk defa sakallı görüyordum. Saçları da uzamıştı. Sıcakta saçları ensesini yakıyor olmalıydı ki ufak bir tutam saç arkada toplanmıştı. Aşırı yorgun görünüyordu. Omuzları düşüktü. Bir doksanlık boyuna yakışmayacak derecede kambur duruyordu. Onu dik görmeye alışmıştım. Bu haliyle yenilmiş görünüyordu. Kime yenilmişti? Bana mı?
Tüm müşterileri ve servis yapan diğer garsonları inceledi. Kafasını çevirip benimle göz göze geldiğinde ise o da bir süre durdu ve beni görmenin tadını çıkardı. Yüzümde buruk bir gülümsemeyle dudaklarımı "Üzgünüm" diye oynattıktan sonra hiç düşünmeden arkamdaki kapıyı itip koşmaya başladım.
Ve adımı haykırdı. "İRİS BEKLE" Diye bağırırken ben motoruma ulaşmak üzereydim. Arka kapıdan çıktım. Motorumun üstündeki kaskı kafama yerleştirip bağlamadan motoru çalıştırıp gazı kökledim. Arkamdan tekrar haykırdığını duydum ama durmadım. Duramazdım. Ona izin veremezdim.
Hey burada biraz ara verdim kusura bakma ama hem salyalarım el fenerine sızmaya başlamıştı hem de... Bilmiyorum sanırım onu biraz düşünmeye ihtiyacım vardı. Onu özlemiştim. Birlikte o kadar uzun zaman geçirdikten sonra onsuz bu yola çıkmakta ağır geliyordu. Onun beni anlamasını istiyordum ama anlamamasından da korkuyordum. Tamamen karmaşa içerisindeydim. Neyse işte onu gördüğüm andan beri batıya doğru sürüyorum. Oradan biraz daha uzaklaştım ama deniz kenarından ayrılmadım. Belki de bu yüzden beni bulabiliyor. Deniz kenarından ayrılamayacağımı biliyor. Veya başka bir şey var bilmiyorum. Kimliğimi evden ayrıldıktan sonra ilk durakta bir çöpe atmıştım. Sahte kimlik çıkartmama da gerek yoktu çünkü kalacağım yerler hep küçük yerlerdi ve minik yalanlarla kandırabiliyordum. Tek sorun motordu. Motoru alırken aldığım kişiyi üstüme almamam konusunda ikna etmiştim. Onun içinde fazladan para ödemem gerekmişti. Sonra ise plakamı bulduğunu anlamıştım. Sahte plakaya ihtiyacım olmuştu ve paramın bir kısmını da fazladan yaptırdığım sahte plakalara harcamıştım. Şu an için bir trafik cezası yemediğim için sıkıntı yoktu. Henüz bir çevirmeye de denk gelmemiştim. Her şey tıkırında gidiyordu. Bir de o benim peşimi bıraksa her şey çok daha güzel olacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
General FictionÖzgür olmak. Hissetmek. Keşfetmek. Tüm yaptıklarımın tek sebebiydi bu üç madde. Her şeyin tek sebebi. Özgür olmak istiyordum. Hissetmek istiyordum ve kendimi keşfetmek istiyordum. Kendi içimde ben bile yabancıysam benliğime nasıl Hissedecek...