Harry'nin Gözlerinden

63 5 4
                                    


            Harry'den:

Gelde şimdi bir oha olma!Resmen karşımızda öpüştüler ama ayıp ayıp!

"Iğğ çocuklar...ayrılsanız mı artık?"

         Ben bunları demeye kalmadan Hagrid derse gelmiş ve o da olayın şokunu yaşamıştı.Sonra kafasını bana doğru çevirmiş sonra da Ron'a bir bakış fırlatmıştı.Kendisi bir şey söylemezdi biliyordum ama mutlaka öğrencilerden biri ağzından bir şeyler kaçırırdı.Kısaca Dramione çifti bir uyarı alacaklardı.

        Hermione utanarak bizim yanımıza gelirken yere bakan kafasını kaldırıp bir şeyler mırıldandım.

"Tamam Mione...bunda bu kadar utanılacak bir şey yok.Sadece herkesin içerisinde öpmeseydin daha makul olabilirdi ama bu da aşk yani..."

           Gülümseyerek karşılık verdi ve minnettar bakışlarını yolladı.

***************************************************************************

                                  Gece yarısı olmuştu...Çoğu kişi uyumuştu bile ancak ben kafamı huzurlu bir şekilde uykuya gömemiyordum.Kabus üstüne kabus...En sonunda hızlıca görünmezlik pelerinimi kaptığım gibi binadan çıktım.Peki şimdi nereye gidecektim.Bu düşünceler içerisinde daha önceden görmediğim bir kapıyı fark ettim.Hızlıca kendimi içeri atınca şaşkınlığımın sınırını baya aştım.Bu birinci sınıftayken bana kaldırıldığını söylenen kelit aynasıydı.Ailemi il gördüğüm şey...Hızlıca pelerinimi atıp tekrardan ailemi görmek için karşısına dikildim.Ancak gördüğüm şey aynı şey değildi.Aksine boyum daha çok uzamış,hafif sakallarım çıkmış bir halim karşımdaydı...Bacağımın arkasından bir çocuk belirdi.Uzun saçlı,boyu bacağıma kadar gelen,kaküllü,masmavi gözlü ve pembe elbiseliydi...Ardından küçük kız çocuğundan biraz daha uzun bir oğlan çocuğu belirdi diğer tarafımda.Saçlarımı benimkisi gibi karmakarışıktı ve benimkisi gibi bir gözlük takıyordu.Gözleri muhteşem bir sarılıktaydı...En sonunda arkamda elini omzuma atmış bir kadın belirdi.Ama bu Ginny değildi.Hiç beklemediğim biriydi...Simsiyah saçları ve yemyeşil gözleriyle ail Parkinson ailesinin varisi Pansy idi.Elinde de bir bebek tutyordu.Yo..Yoo olamaz....Hızlıca geriledim.Bu bir şaka olmalıydı.Hızlıca Dumbledore'un söylediği şeyleri aklıma getirdiim."Kelit aynası kalbinin istediğini gösterir." Yo hayır!Ama ben Ginny'e aşıktım.Bu imkansızdı.Olamazdı.

                              Tam o sırada kapı aralandı ve yakalanma telaşıyla aklımdaki bütün düşünceler sıyrılıp gitti.Tamam bu tam olarak bir şakaydı.Birisi bana eşşek şakasını filan yapıyordu çünkü karşımda şaşkın bakışlarla Pansy duruyordu.

"Potter?"

"Parkinson?"

"Senin burda ne işin var be yaralı kafa...burayı nasıl buldun?"

"Geçerken gördüm..."

"Bu saatte mi geçiyordun..."

"Bana hesap mı soruyorsun sen."

"Haklı olarak evet."

"Nedenmiş?"

"Çünkü herkesten gizlediğim benim güzel saklı mekanımı  bulmuşsunda ondan..."

"Demek öyle..."

"Evet ve sende gidersen sevinirim..."

"Pek sanmıyorum Parkinson...kelit aynasını görmeyeli epey olmuştu."

"Demek o aynayı biliyorsun...Kaç aydır uğraşıyorum...bana bir şeyler gösteriyor ama neden bana onları gösterdiğini bir türlü anlayamadım..."

"Kelit aynası çok tehlikeli ve harika bir aynadır.İnsana kalbinin istediğini gösterir.Ne yazıkki bazı kişiler karşısında çıldırmıştır."

"Ama bu imkansız..."

"İmkansız olan ne Parkinson?"

"Bana gösterdiği şeyin kalbimden geçen şey olması..."

"Neden ki neyi gösteriyor?"

"Tuhaf ama seni,kaküllü küçük bir kızı, tıpkı sana benzeyen sarı gözlü bir oğlanı ve kucağımda bir bebekle beni...Bu hiç normal değil çünkü bırak kalbimi aklımdan bile geçen en son kişi değilsin..."

"Gerçekten tuhaf Parkinson çünkü biraz önce bende aynısını gördüm..."

"Kesinlikle bu ayna bozulmuş filan olmalı..."

"Haklısın..."

            Yan yana oturduk ve tuhaf bir şekilde medenice,atışmadan sohbet etmeye başladık...

"Eee Ginny ile işler nasıl?"

"Gayet iyi...sende var mı biri?"

"Neville ile bolaya gittim ancak sadece arkadaşız sanırım."

"Neville mi?"

"Evet."

"Bundan haberim yoktu..."

              Konuşma böyle tuhaf bir şekilde yürürken Parkinson ayağa kalktı ve "Sohbet için saol Potter.İyi geceler!" dedi.

               O sırada tuhaf bir etmen onu bana çekti ve arkasından gidip onu duvara yapıştırmama neden oldu.

"Po-poter?Ne yapıyorsun?"

"Bilmiyorum."

              Onun papatyyamsı kokusunun burnuma dolduğunu hissettim.Bundan hoşlanmıştım.O sıradad ben bile ne yaptığımı anlayamadım ve kızın dudaklarına yapıştım.Bu çok yanlıştı.Bir kere Ginny'i aldatıyordum.O zaman Parkinson'u neden öpüyordum.Beni düşüncelerimden sıyıran Parkinson'un karşılık vermesi oldu.Şaşırmıştım...Öpüşmemiz gittikçe derinleşiyordu.Yavaş yavaş yere doğru eğilmiştik.Parkinson yere uzanmış bense üstünde kesintisiz devam ediyorduk.O sırada hızlıca ayrıldım.

"Biz ne yapıyoruz?"

"Bilmiyorum...şu-şu an mantığım yerinde değil gibi Potter ama sanırım seni istiyorum..."

"Tuhaf ama bende...bu doğru değil."

"Şu an doğru olup olmaması pek umrumda değil.Madem doğru değildi beni öpmemeliydin ve bende bunu yapmamalıyım." diyerek dudaklarıma tekrardan uzandı.

           Kısa bir öpüşten sonra konuşmaya devam ettim.

"Kendimi durduramam..."

"Durmanı istemiyorum."

             O sırada şaka gibi gözüme bir koltuk çarptı...Hızlıca Pansy'i yerden kaldırarak koltuğa yönlendirdim ve oraya uzanmasını istedim.Öpüşmeler devam ediyordu.İlk önce benim t-shirt üm bedenden ayrıldı.Sonra da Pansy'nin giydiği elbise...O gece inanılmaz bir tutku ve bağlantı aramızdan esmişti...

*******************************************************

                     Nolu.yor ayş yani?Poti oldu mu bu şimdi...Bakalım daha ne dolaplar dönecek.Sizleri çok seviyorum:)))

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 28, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

EJDERHA VE TANRIÇA  [DRAMİONE]Where stories live. Discover now