4 Yıl Sonra
Hayallerimi, dünyanın dar kalıbına sokamayınca ben de geniş hayal dünyamın içine kalıpsız yerleştirdim istediği şekle bürünsün diye. Benliğimden aldığı güce dayanarak kılıktan kılığa soktu kendini. Bazen dünyayı başka bir gezegenden gelen çeşitli canavarlardan, kötü adamların yarattığı radyoaktif hastalıktan kurtaran bir süper kahraman, bazen de hayran olduğu aktörün tavlamak için binbir takla attığı en sonunda bulutlarda evlendikleri ve tüm dünyanın aşklarına hayran olduğu bir kadın oldum. Tüm sınırları, beni mutlu eden her şeyi canlandırdım kapalı gözlerimin arkasında. Çoğu zaman da hayallerimin aynası olan kağıdımda...
"Tamam." dedim. "Daha ötesi olamaz." Büyük konuşmamak gerekmiş. Şimdi hayal dahi edemediğim bir "Hindistan Masalı"nın baş kahramanıydım.
Yazmak, yemeğin adımla özleşmesi gibi mühürlenmişti kişiliğime. Elime kalemi aldığımda sanki Thor çekicini alıyordu eline. O çekiç, daraldığımda havada bulamadığım oksijenimdi, sıkıntıdan dolabın başına geçince beni doyuran besinimdi.
İmkansız diyip hayalini kuramadığım hayatı yaşamam imkansız denen o sınırlayıcı tabumu paramparça etti. Hayatın bana "Senin ne haddine hükmün olmadığı bir şeye imkansız demen!" deme şekliydi sanki.
Mevlam "Ol" dedikten sonra olmayacak olan var mıdır ki?
Makbuş da, bir güvercinin büyük abdestini en büyüğüyle kafama yapıp kaçtığını benim de bunu gizlediğimi düşünüyor. Her zamanki Makbuş işte. B*kta keramet olsa... Tövbe Tövbe!
Gıcık gibi görünmeyi kaya gibi sert,dayanıklı olmak olarak algılayan klasik Makbuş haraketleri. İçini biliyorum ben onun. O öyle desin, gıcık gibi görünsün ama öyle değil işte. Hindistan'ın Oscarı olan Filmfare ödüllerine yılın en iyi yazarı olarak aday gösterildiğimde hayatımdaki en iyi konuşmayı yaptı bana, ikimize de gözyaşlarımız eşlik etti.
"Yeteneğini birçok insana duyurabileceğini biliyordum, sadece bu kadar insana duyurabileceğini düşünememiştim." Kulağıma fısıldayarak devam etti. "Bu kadar az bir insana. Benim tanıdığım Yıldız'ı sadece Hindistan ve Türkiye değil tüm dünya tanıyacak."
Gözlerim dolduğunda o da dayanamadı. Gülerek toparladım kendimi. "Zaten sadece Türkiye-Hindistan değil Azerbaycan, Özbekistan,Pakistan,Çin,Kosova,Almanya'da da vizyonda filmim şekerim."
Koluma vurduktan sonra birbirimize sarıldık.
En iyi beste, en iyi klip, yükselen yıldız, en iyi kadın oyuncu, en iyi erkek oyuncu... Ödüller sahiplerini bulurken heyecanımdan koltuğuma daha çok yapıştığımda onun güven veren elini hissettim. Kalbimin sahibinin... Bütün ödüller onun olsun gözünün yağında iki yumurta kırdığımın.
Ve işte aday olduğum dala geldi sıra. Tek tek aday isimler sayılırken gururum bir kez daha arttı, göğsüm lokma hamuru gibi kabardı. Türkiye'de filmlerini bayıla bayıla izlediğim yazarlarla yarışıyordum, hayranı olduğum oyuncularla,şarkıcılarla aynı koltuklarda oturuyordum. Ve hayranı olduğum adam, kocam olarak elimi tutmuş yanıbaşımda oturuyordu.
Elimi daha sıkı tuttuğunda kafamı ona doğru çevirdim. Gözlerini,kalbini kalbime kelepçelediği gibi kelepçeledi gözlerime. Bir an bile ayırmadı. Adayların yazdığı filmden kesitler verilirken,salondan sesler yükselirken sanki biz başka bir dünyadaymışız gibiydi. Sadece birbirimiz için atan kalplerimizin sesini duyuyorduk.
Salonda "Yıldız KHAN" ismi yankılandığında bile gözlerini ayırmadı benden.
"Yanlış mı duydum?" diye mırıldandım alkış sesleri yüzünden kulağına sokularak. Cevap olarak bana sımsıkı sarıldığında anladım doğru duyduğumu.
Ben hiç onun kollarından ayrılmak istemezken filmin yönetmenleri ve oyuncularının da tebriğine maruz kalarak onlara da sarılmak zorunda kaldım. Özellikle filmin oyuncusu sevgili eşim Salman KHAN ile geçmişte aşk dedikodularına karışmış bir kadınken sarıldığımda kirpi olmayı diledim ki dikenlerimi batırabileyim sinsi sinsi gülümseyen suratına. Bu kadının lakabı Barbie'ydi ama bence kesinlikle Sinsirella olmalıydı.
Yerlere kadar uzanan şaşalı elbisemle kalktım ve sahneye çıkmak için merdivenlere yöneldim. Ödül anonsunu yapan ünlü aktör, elini uzattı ve merdivenlerden çıkmama yardımcı oldu. Özellikle yüzüğü taktığım elimi uzattım ki Salman'cığım yanlış anlamasın.
Ödülü elime uzatırken sımsıkı sardım parmaklarımla. Şüphesiz,yüzüğümden sonra en değerli somut şeydi benim için.
Makbuş ile Hindistan hikayemi "2 Aptal" olarak yazmış, ünlü yönetmenimizle ve filmin prodüksiyonluğunu yapmış Aamir Khan ile sinema dünyasına kazandırmıştık. Artık tüm Hindistan-Türkiye hikayemi bildiği için konuşmamda baştan bunu anlatmayacaktım.
Işıklar,kameralar,insanlar bana dönükmüş,umurumda mı? Benim heyecanım aşık olduğum adamın gözlerinde o gurur parıltısını görmekti.
Benden beklenilen konuşmayı yapmak için mikrofonun başına geçtim. "Eğer ellerimdeki teri ve bu ödülü elimden kaymadan tutmak için tırnaklarımı geçirdiğim avucumda, acıyı hissetmesem sanırım rüyada olduğumu düşünebilirdim." Salondan kahkaha yükseldi.
Onca insan içinde sevgili eşim Salman KHAN'ı bulan gözlerim gülümseyerek bakarken kolumda hissettiğim el ile yana döndüğümde yerimde sıçradım ve ödülümü yere düşürdüm. Hızla alıp bir bebek gibi kucağımda okşadığımda Makbuş'u gördüm."Tövbe Bismillah! Makbuş! Ne işin var senin burada?"
"Yine hangi fantastik rüyanı görüyorsun Yıldız?"
"Ne rüyası ya? Sen Türkiye'den izlemiyor muydun bu ödül törenini?" Salman'a döndüm ve salondakilere. Eskisi gibi net görünmüyorlardı. Tepemdeki beyaz ışıkların gücü arttı.
"Hayır!" diye bağırdım ve yaydan fırlamış ok gibi doğruldum."Ödülüm nerede? Salman,aşkım neredesin?"
Tepemdeki beyaz ışık ve hemen yanında beliren Makbuş... Uyandığımda ilk onu görmezsem olmaz.
"Makbuş 4 yılda bir insan hiç mi değişmez? Vampirliğin formülünü bulmuşsun."
"Ne 4 yılı en fazla 20 dakika geçmiştir!"
"Ne? " Bir Makbuş'a bir de hemşireye baktım. Anlaşılan yine bayılmıştım. Hemşireyi ittirmeye başladım. "Tekrar bayıltın beni uyandırmayın!"
Kapıda korkarak duran Inder'i gördüm. Yanımda bir şeyler yapan doktoru umursamadım, kafam yerinde değildi."Inder gel buraya!" Tereddüt ederek geldi yanıma ve tekrardan tırnaklarımı koluna geçirdim. "Beni o sete götür!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 APTAL
Short Story#5 Gezi GÜLMEYE HAZIRSANIZ ŞÖYLE ALALIM 😂 Türkiye'den gezi grubu ile Hindistan'a gelmiş iki genç kız, ortalığı en fazla nasıl karıştırabilir? Olur da Bollywood'a düşerse yolları, Aamir Khan 3 Aptal'ın Türkiye versiyonunu çekebilir, ne dersiniz?