{3}

807 57 42
                                    

Yazardan: Unutursam diye şimdiden kutlayayım: İyi ki doğdun Con Congug Çingu.

Yoongi çalan zil ile uyandı. Tüm öğrencileri ona bakmış kıs kıs gülüyordu.

Onlara ters ters baktı ve masasına bırakılmış sınav kağıtlarını sayıp çıktı.

Fırsattan istifade bazı öğrenciler kağıdını vermemiş olabilirdi değil mi?

Öğretmenler odasına girdiğinde kimseyle konuşmadan kahve içmeye başladı. Hiçbirini tanımıyordu ve yanlış bir şey yaparsa rezil olabilirdi.

Ders zili çaldığında, öğretmenler zilini bile beklemeden ayaklandı. Çünkü sınıfların yerini bilmiyordu, bulabilmek için ek süreye ihtiyacı vardı.

Kapıdan çıkarken omzunda bir el hissetti.

"Jonnie? Bugün çok telaşlı görünüyorsun?"

Yoongi tanımadığı adama sahte bir gülümseme sundu.

"Ah evet. Sonra görüşürüz" Hızlı adımlarla uzaklaştı.

Sınıfa girer girmez kağıtları dağıtmaya başladı. O sırada arkalardan bir kız sordu,

"Hocam, sınavda yerlerimizi değiştiriyordunuz?" ( Yazardan: Buradan bizim İngilizce hocasına selamlar)

Yoongi ister istemez duraksadı.

"Aaa şey... Bu sınavda değiştirmeyeceğim."

Sınıfın bir kısmı mutluluk çığlıkları attı. Yoongi kaşlarını çatarak sınıfa baktı.

Mutluluk çığlıklarının nedeninin, öğrencilerin kopya çekebilecek şekilde oturmaları olduğunu tabi ki bilmiyordu.

~~~

Stüdyoda işler biraz daha iyi gibiydi. Şu ana kadar yalnızca iki müşteri gelmişti ve Namjoon zorlanmadan fotoğrafları çekmişti.

Montaj işini ise yanında çalışan Jimin'e bırakmıştı. [Yazardan: Yoonmin isteyen arkadaş. Anca bu kadar güluw;)]

Düğün için yapacağı fotoğraf çekimine henüz iki saat vardı ve Namjoon'un yapacağı hiçbir şeyi yoktu

Oturmuş boş boş bilgisayar oynarken burnuna gelen portakal kokusuyla kafasını kaldırdı. Bu kokuyu her zaman sevmişti.

Kısa olan hafif utançla konuştu.

"Hyung... Sevmezsin biliyorum ama portakallı kek ister misin?"

Kek tabağını çekingence uzattı küçük olan.

Büyük olan içinden iki dilim aldı.

"Artık seviyorum."

Jimin buna bir anlam veremese de hyunguyla beraber güldü. 

İkisi de afiyet içinde keklerini yerken Namjoon beklenmedik bir şey sordu.

"Jiminie, acaba çekimi sen mi yapsan? Sonuçta bir işte tecrübe kazanmak istiyorsan o işi yapmalısın."

Jimin'in gözleri aldığı bu teklifle parladı.

"Tabi ki isterim! Ama bana güveniyor musun?"

"Evet Jimin. Sana güveniyorum."

~~~

Yoongi öğle yemeğini nerde yiyeceğini düşünürken bir yandan da arabaya doğru yürüyordu.

Arkasındaki sesle durdu.

"Hyung, gitmiyor muyuz?"

"Evet evet gidiyoruz."

"O zaman benim arabamla gidelim."

Yoongi hiç tanımadığı arkadaşıyla beraber arabaya bindi. Namjoon'u arayıp kim olduğunu öğrenmeliydi.
~~~

Lokantaya vardıklarında Yoongi lavabo bahanesi ile Namjoon'u aradı.

"Alo. Yanımda bir çocuk var, beni yemeğe getirdi. Kim bu?"

Telefonun öbür ucundaki Namjoon bu sorulara güldü.

"Onun adı Taehyung. Dün bana yemek sözü vermişti."

"Uh tamam. İş nasıl gidiyor?"

"Mükemmel."

Yoongi, bu işte bir terslik olduğunu anlamıştı. Ama bozuntuya vermeden telefonu kapattı.

"Tamam. Sonra görüşürüz.

Her şey hemen hemen yolundaydı. Ama şu anlık...

Yazardan:

Beni sevin. Sabahtan beri dışarıdayım ve iki kitabıma da yeni bölüm attım.

Bu arada: Namjoon'un iş yerindeki yakın arkadaşı= Taehyung

Yoongi'nin yanında çalışan arkadaş= Jimin.

Hope u like it. Mood:

(Film çekimini izliyor 😏)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Film çekimini izliyor 😏)

👋👋👋

Mixed ShipsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin