22• finale

2K 119 78
                                    

Genç kız, annesine son kez sarıldıktan sonra itelenmesi sonucunda zoraki adımlarla uçağa bineceği tarafa doğru yürümeye başladı. Kalbi, hisleri, ruhu... kırıktı. Ondan doğru düzgün nefret edemiyordu bile ve bu berbattı. Bu düşünce biçimli kaşlarının çatılmasına neden oldu. Kendine ihanete uğradığını hatırlattı. 

''Eva.''

İsminin onun diline düşen telaffuzunun sadece bir hayal ürünü olduğunu düşündü. Adımlarını hızlandırdı. Bu şehir ona zarardı. Koluna sarılan bir el onu durdurduğunda gözyaşları, güzel gözlerinde birikmeye başlamıştı bile. Bakışlarını kaçırdı. Onu görmek istemiyordu. Kalbinin acısını milyonlara katlamaya niyeti yoktu. ''Güzelim, bana bak.''

Genç adamın elleri kızın yüzünü kavradı. Kız onu ittirmeye çalıştı ama başarısızlıkla sonuçlanan bu girişiminin ardından sevdiği adamın göğsüne sert bir yumruk geçirdi. Genç adam, aldırmadı. Psikopat eski kız arkadaşının onları bitirmesine izin vermeyecekti. ''Dolapta neler duyduğumuzu hatırlıyor musun?'' diye mırıldandı kızın kırmızı gözleri ona dönerken. Sıkıca sardığı kollarından tutarak kızı kendine doğru çekti. ''Bir şeyler döndüğü belliydi. Hatırlıyor musun?''

''Evet, ona döneceğini söylemişti ve görünen o ki... haklıymış.''

''Yemin ederim. Oyuna getirildim, yemin ederim.'' dedi genç adam yüzünden okunan bir çaresizlikle. Onu kaybedemezdi. Onu kaybetmek, ölmekten de beterdi çünkü. ''Sana inansam ne değişecek?'' diye mırıldandı kız ruhsuzca. Dudakları titriyordu, bedeni de öyle. Birlikte geçirdikleri her saniye beyninde can buluyordu. ''Bana yalan söyledin.''

''Özür dilerim, bebeğim. Çok özür dilerim. Biliyorum hatalıyım. Ama bu şekilde bitmesine izin verme. Yalvarırım sana.'' Eva, gözlerini kırpıştırdı. Ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Şu an tek bildiği ona yalan söylendiği ve sevgilisinin Emma denilen o kızla birlikte ona ihanet ettiğiydi. Bunun altında yatan bir neden aramamıştı. Çünkü sevilmemişti o, biliyordu.

Babası gibi sevmemişti onu.

Belki biraz annesi gibi de sevmemişti.

Ama sevmemişti işte.

Genç kız, çocuğun kolları arasından kurtulurken, bavulunu alıp hızla yürümeye başladı. Artık daha bir emindi kendinden. Gitmeliydi, böyle kendine acıyarak yaşayamazdı. Her şeyi unutacaktı ve bir gün, geri dönecekti. ''Ben sana aşığım.'' Orada bulunan neredeyse herkes, kollarını açmış sevgisini haykıran çocuğa dönmüştü. Kaybedemezdi, herkesin gözleri ona çevrilmişken tek düşündüğü buydu. 

''Ne?''

Hızlı adımlarla kızın yanına ulaşıp onu belinden tuttuğu gibi kendine çekti. Titreyen parmakları kızın önüne düşmüş olan haylaz saç tutamının üzerinde korkakça dolaştı. Bir insan, bir insana dokunmaya kıyamayacak kadar çok sever miydi? Seviyordu işte. Bir Penetrator daha böylece aşka düşmüştü. Tek sorun, ya onu burada bırakıp gidecekti bakır renginin güzelliğini saçlarında yaşatan kız, ya da sarılacaktı... Sonsuza kadar onunla kalacaktı. Orada kaybolacaklardı, kendi derin sonsuzluklarında.

''Yemin ederim, her şey bir oyundu. Bana intihar edeceğini söyledi. Sana bunu anlatmadım çünkü aptalın tekiyim işte. Kızarsın diye düşündüm ya da belki üzülürsün. Bilmiyorum, o an ne hissettiğimi neye dayanarak bunu yaptığımı bilmiyorum. Tuzağa çekildim öylece. Oraya gittiğimde bir parti düzenlemişti ve şaşkınlığımdan yararlanarak öptü beni. Sana yemin ederim Eva. Aptalım evet, ama lütfen, gitme benden. Çünkü aptalsam eğer seni seven bir aptalım ben.'' diye mırıldandı genç adam alnını kızın alnına yaslarken. Her an kolları arasından ayrılacakmış gibi omuzlarını hafifçe geriye atmış bir şekilde duruyordu Eva.

forbidden love; [chris + eva]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin