2:Bölüm: 1. Gün

113 5 1
                                    

Dün olanlardan sonra kendimi direk yatağa atmıştım ve sabaha kadar deliksiz bir uyku çekmiştim. Ondan önce de Kuzey ile bugün saat 11:30 da buluşmaya karar vermiştik. Daha doğrusu o karar vermiş, ben sessiz kalıp onu dinlemiştim.

Verdiğim karar ne kadar doğruydu bilmiyordum ama o cümleyi söyleyince, yani kabul edince annesinin ve annemin ne kadar sevindiğini görmüş, kararıma daha da emin olmuştum. Artık geri dönsem bile bir çaresi yoktu. Kabul etmiştim bir kere...

Dün misafirler gittikten sorna annem beni odama gidecekken durdurmuş, Kuzey' in aslında çok iyi bir çocuk olduğunu, kötü olsaydı kesinlikle kabul etmeyeceğini söylemişti. Ardından, Kuzey' in annesi ile çok iyi arkadaş olduklarını, hatta çocukluklarını bile birlikte geçirdiklerini söyledi ve babamın da babasıyla çok iyi anlaştığını söyledi. Ara sıra - altın günleri hariç - bize geldikleri oluyordu zaten ama Kuzey hiç gelmemişti. Onu sadece okulda bir kaç kere görüyordum ve adını dahi bilmiyordum. Gördüğüm kadarıyla sessiz bir çocuktu. Annesinin söylediğine göre şu sıralar değişmişti. Neden değiştiğini merak ediyordum.

Hafifçe yatakta doğruldum ve komodinin üzerinde duran telefonumu açıp saate baktım. Buluşmamıza yarım saat kalmıştı. Gideceğim yer uzak olmadığı için acele etmeden banyoya gittim ve rutin işlerimi halledip odama geri geldim. Bir süre gardırobumla bakıştıktan sonra giyeceğim şeylere karar verip yavaşça üstümü giyindim.

Pek özendiğim söylenemezdi; yüksek bel kot pantalon, üzerime de toz pembe t-shirt giymiştim. Saçımı at kuyruğu yapıp odamdan çıktım ve kapıya yöneldim.

Ayakkabılarımı giydikten sonra sessiz olmaya çalışarak kapıyı örttüm ve gideceğimiz kafeye doğru yürümeye başladım.

Geldiğimde gözlerimi masalarda gezdirdim ve Kuzey' i görmeye çalıştım. Gülümseyerek bana bakıyordu. Gözlerimiz buluştuğunda utanarak ellerime baktım ve ona doğru yürümeye başladım. Yanına geldiğimde karşısına oturdum. Hiçbir şey söylemeden bir kaç saniye bakıştık. Garson geldiğinde gözlerini benden aldı ve bana sormadan ikimize de kahve söyleyip tekrar bana baktı.

"Anlat."

Kuzey' in söylediği şey ile kendime geldim ve kısa bir anlığına şaşkınca ona baktım. "Ne anlatayım?"

Soruma cevap vermeyip ellerini masaya koydu ve biraz öne geldi. "Sen kimsin?"

Sorduğu soru her ne kadar komiğime gitse de bozuntuya vermeyip, "benim adım Selin" diyebildim. Gözlerindeki alay sinirlerimi bozmama yetmişti.

"Onu biliyorum."

"Peki senin adın ne?" Adını bildiğim halde bu soruyu sormam benim bile garibime gitmişti. Onun da garibine gitmiş olacak ki kahkaha atıp az önce gelen kahveden bir yudum aldı.

"Onu biliyosun."

Bir insan böyle sinir bozucu olabilir miydi? Onunla konuşmaya çalışıyordum ama o her zaman sinir bozucu cevaplar veriyordu. Bu cevabı beni kalkıp gitmeye teşvik etse de biraz sabrederek derin nefes alıp verdim.

"Neleri seversin, neleri sevmezsin, burcun ne, ne zaman doğdun, isminin anlamı ne, boş olduğun zamanlarda neler yaparsın, anlat işte..."

Sorduğu soruları garip bulsam da tekrar nefes alıp verdim ve anlatmaya başladım.

"Ben yürümeyi severim, kitap okumayı severim, sinirlendiğimde kendimi halıya sarmayı severim..."

Son söylediğim şey ile sağlam bir kahkaha attığında bütün gözler bize çevrilmişti. Fakat o bunu umursamış görünmüyordu. Dayanamayıp ben de kıkırdadığımda anlatmaya devam ettim.

"Sonra... şarkı söylemeyi severim. Sevmediğim şeyler ise, yalancılık, sahtekarlık, haksızlık. Burcum yay, 23 Kasım' da doğdum, lise üçe gidiyorum, boş olduğum zamanlarda sevdiğim şeyleri yaparım."

İstediği cevapları verdiğimde sadece sustum ve birşey demesini bekledim. Tek kaşını kaldırarak bana baktığında, ben de ona iki kaşımı havaya kaldırarak baktım ve bir süre öyle bakıştık. O anda bir şey farkettim. Biz çok bakışıyorduk...

"Klişe."

Söylediği şey ile düşüncelerimden sıyrılıp bir kaç saniye yüzüne bön bön baktım. Anlamadığımı farkettiğinde, "sevdiğin şeyler ve sevmediğin şeyler çok klişe" dedi.

İyice sinirlenmiştim ve kalkıp gitmemek için direniyordum. Alaycı bakışları ile benim öfkeli bakışlarım buluştuğunda dayanamayıp kalktım ve birşey demeden yürümeye başladım.

"Halıya kendini sarmaya mı gidiyorsun?"

Arkamdan bağırdığında dönüp ona doğru yürümeye başladım ve sandalyeye oturdum.

"Sen... Ne kadar gıcık birisin ya. Annem seni bana böyle anlatmamıştı."

Gözlerindeki alay daha da belirirken "ooo sen beni baya baya araştırmışsın" dedi.

Sinir sayım on katına, hatta yirmi katına çıkarken içmediğimden dolayı soğumuş olan kahveyi onun yüzüne atmamak için kendimi zor tutuyordum.

Bir kahveye, bir ona bakarken sinsice sırıttım ve bütün kahveyi ona döktüm...

Daha doğrusu, ona dökememiştim...

Sıçtım...

Kahve ona değil, arkasında oturan kadının saçlarına dökülmüştü. Bunun sebebi ise Kuzey' in yana kaymasıydı.

Şaşkınlık ve yoğun bir korkuyla bize sinirlice bakan kadına "şey pardon be-ben size dökmek istememiştim... ben..."

Daha fazla konuşursam iyice batacağımı farkedip sustum ve Kuzey'e baktım. Bana aynı alaycı bakışlarıyla ve suratındaki piçimsi gülümsemeyle bakarken yüzüme en sinirli ifademi takınıp ayağa kalktım ve düşsün diye sandalyesini ittirdim. Sonuç; yerinden bile kıpırdamadı.

İki kaşını kaldırıp bana baktığında, yerin dibine girdiğimi anlayıp usulca arkamı döndüm ve sandalyeme oturmak için hamle yaptım. Kadın öfkeyle bir şey demek için ağzını açtı ve diyemeden Kuzey beni bileklerimden tuttuğu gibi arkasından çekiştirdi. Bütün gözler bizim üzerimizdeyken kahve döktüğüm kadına son bir kez suçlulukla bakıp önüme döndüm.

Sonunda bileklerimi bıraktığında yüzümü acıyla buruşturdum ve arabaya bindim. Kuzey de bindiğinde ilerlemeye başladık.

"Ben kendim giderdim."

Araba durduğunda geldiğimiz yere baktım. Sandığım gibi evime gelmiştik.

"Gidebilirsin. Yarın saat ikide seni alacağım."

Bana bakmadan konuşması sinirimi bozsa da birşey demedim ve sadece başımı salladım. İnmek için hamle yaptığımda başımı vurdum ve acıyla elimi kafama götürdüm.

"Hay ben senin..."

Küfür edeceğim sırada olduğum yeri farkedip sustum ve sonunda arabadan indim. Kuzey kahkaha attığında ona delici bakışlar atıp yürümeye başladım.

"Görüşürüz sakar kız."

Arkamdan dediği şey ile dengesizliğine beş puan verip "görüşürüz bay ukala" dedim ve bu sefer ben alaycı bir şekilde güldüm.

Halıya kendimi sarma zamanı geldi...


Ansızın AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin