2.2

2.3K 48 23
                                    

Saatin ikisi olmasını umursamadan kapısındaydım. Yerdeki taşlardan birini aldım. "Çık dışarı Joe Jonas." Perdesi açık olan pencerenin perdesi kapandığında o odada onun olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti. "Sana çık dedim korkak herif!" Elimdeki taşı o pencereye doğru fırlattım.

Üzerimdeki incecik hırkayı daha da çekiştirdim. Her ne kadar yaz ayında olsakta geceleri soğuk oluyordu. Yerdeki en büyük taşı da elime aldım ve yine camına attım. Bu sefer taş sadece camı titreştirmemiş, kırmıştı. Dişlerimi sıktım, şimdi yanmıştım. Joe kafasını dışarı çıkardı.

"Aptal çocuklar bu saatte de mi!" Kafasını etrafta gezdirdikten sonra beni gördü. "Demi?" Kaşlarını çattı. "Defol git evimin önünden." Gözleri kızarmış ve şişmişti. Bıyıklarının yerini uzun sakallar almıştı.

"Hiçbir yere gitmiyorum, lütfen konuşalım Joseph." Adını söylerken sesim o kadar az çıkmıştı ki, ben bile duymamıştım. Başını iki yana salladı. "Bu defa beni kandırmanı izlemek istemiyorum." Dudaklarımı yaladım. "Beni lütfen içeri al, donuyorum lütfen." Yere oturdum, birkaç saniye o halime odaklı kaldı. "İyi açıyorum kapıyı." Aşağıdaki kapı açıldığında oturduğum yerden kalktım, koşarak üzerine atladım. Bacaklarımı beline doladım. O beni üzerinden çekecekken ona izin vermedim. Dudaklarımı dudaklarına kapattım. Karşılık vermiyordu, daha fazla öpmeye devam ettim.

Karşılık vermeye başladığında açık kalan kapıyı kapattım ayağımla. Holden salona geçtiğimizde  beni koltuğun üzerine attı. Dudakları şişmişti öpüşmekten, boynundaki damarlar belirgin hale gelmişti. "Böyle bir durumdayken seninle sevişeceğimi nasıl düşünürsün Devonne?" Bana kızgın olduğunu ikinci adımı söyleyişinden bile belli ediyordu. Koltuktan kalktım, şu an ne kadar iyi ya da kötü göründüğüm umrumda bile değildi. Elini tuttum. "O insanlar olmasa da olabiliyor, ancak..." Ellerimi ellerine kenetledim. "Sen olmadan dayanamıyorum." Yüzüne bakıyordum ancak o başını eğmişti. "Ben nefes alamıyorum Joe." Bir elimi boynuma koydum.

"Ben senden 7 sene uzak kaldım. Aramıza senin sevgililerin,benim sevgilim girdi." Elini çekti. "Ben 2011'de geri istedim seni defalarca Demi, ama sen Wilmer'dan vazgeçmedin. Neden?" Gözlerimi kapattım, kendimi kaybediyordum. "KORKTUM! Tekrar ayrılmaktan, bu sefer dost bile kalamamaktan, seni tamamen kaybetmekten korktum." Tek nefeste söylediğim o kadar şeyden sonra başını iki yana salladı. "Seninle istesem de bir daha sevgili olamam Demi, üzgünüm." Dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu. "Bundan sonra dost kalmamız bile mümkün değil." Şok içindeydim.

"Tamam." Gözyaşlarım arasında sadece bunu söyleyebilmiştim. O öpücük veda öpücüğüydü, ve sevdiğim adam elimden yine kayıp gitmişti. Adımlarım kapıya doğru giderken beni kendine yasladı. "Çünkü bundan sonra sevgilim ya da dostum olmanı değil, eşim olmanı istiyorum." Ağlamam ile karışık kahkaha atıyordum. Ona doğru döndüm. "Ne?"

Dağınık  olan salonun içinde gezdi, birkaç battaniyeyi  -ne biçim depresyon ne bu dağınıklık- kaldırdıktan sonra bulduğu kırmızı kutuyu bana çevirdi. "Ben pek romantik biri değilim ve bu bana göre aşırı masraf biliyorsun." Gözyaşlarımı silerken güldüm dediğine. "Bu yüzüğü turdayken o yüzük konuşmamızdan sonra almıştım, ben artık ayrı turlarda olmak istemiyorum Demetria Devonne Lovato. Benimle bir ömür geçirir misin ya da şöyle söyleyeyim." Anlını anlıma  dayadı.

"Shane'me, Mitchie olur musun?"

ÇİĞKÖFTEME LAVAŞ OLUR MUSUN GİBİ BİR EVLENME TEKLİFİ KDÜENDŞXÜSNRĞDNCĞSÜEJDLXNCÜ BİR SONRAKİ BÖLÜM FİNAL.... BEN DE GAZA GELDİM İYİ ŞEYLER YAZAYIM DEDİM AMA VALLA SİNİRİM BOZULURSA KÖTÜ SON YAZARIM ;))))

Toothbrush |Demi Lovato&Joe Jonas texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin