|3|

399 24 16
                                    

Tove Lo - Scars ile okuyabilirsiniz.
.

Soru işaretleri... İnsan beynine diz çöktürecek güce sahip tek düşmandırlar.
Beyin öğrenmek için kaldırdığı mızrağının yanında bilinmezlikler için kalkan kullanmaz. Soru işareti de onun bu acizliğinden yararlanır ve beyin gafil avlanır...

Gece yarısı Pansy'nin uyanma sebebi cüppesinin cebindeki sivri uçlu gerdanlığın bacağına batmasıydı. Yatakhanedeki herkes uyuyordu. Ya da Pansy öyle sanıyordu. Diyeceğim şu ki, fırsat bu fırsattı.
Pansy, usulca dört direkli yatağından kalkıp altındaki bavulunu kendine doğru çekti ve gerdanlığı içine gizledi. Ayağıyla bavulunu tekrar yatağının altına itti ve eski yatma pozisyonunda yatağa döndü. Üstünü örtmeden.

Derin bir nefes aldı, bu yıl onun için gerçekten zor olacaktı. Onu korkutan şey, yatağı hemen karşısında bulunan Tracey Davis'in sesi oldu.

"Uyuymuyordum, Pansy. Seni gördüm."

Pansy, davetsiz misafirin Tracey Davis olduğunu düşündü, kanı çekilmişti sanki. Kim bilir, belki de o gece yatağında olmayan bir diğer öğrenci oydu belki de. Ama Pansy emin değildi.

"Neden bahsediyorsun, Tracey?" dedi tedirginlikle.

"Bavuluna koyduğun şey herneyse ondan."
Tracey'nin sesi cürretkardı. Fakat hayır, davetsiz misafir o değildi.
Pansy rahatlıkla nefesini dışarı verdi ve yanlış bir şey söyleyip yaptığını ele vermediği için kendisini tebrik etti. Buradan sonrası kolaydı. Bir yalan uydurmak onun için hiç de zor olmayacaktı.

"Ah, şey, o mu? O, bir aile yadigarı. Bildiğim kadarıyla büyük büyük annemden kalmış. Nefes nefese odaya girdiğimde baykuşhaneden dönüyordum. Onu almaya gitmiştim. Yorgunluktan üstümü değiştirmediğim için cebimde unutmuştum, rahatsız ediyordu." diye yanıtladı.

Yalancı sürtük! dediğinizi duyar gibiyim. Evet... Evet, öyle.

"Vay canına, Pansy. Bunu neden bize de söylemedin? Harika bir şeymiş."

Bu yalan Tracey'i heyecanlandırmıştı. Ne yazık ki...

"Abartma, Tracey. O kadar önemli bir durum değil. Yalnızca bir yadigar. Değersiz bir tane." deyip kestirip attı Pansy. Fakat bu cevap tabiki de Tracey'i tatmin etmemişti.

"Onu görebilir miyim?"

Pansy, gözlerini devirdi.

"Hayır. Şimdi yat ve uyu. Yarın yorucu bir gün olacak."

Tracey bozulmuştu fakat bir şey söylemeden dediğini yaptı. Belki de bu fırtına öncesi sessizlik olacaktı.

***

Pansy, gece Tracey'le arasında geçen yalan dolu muhabbetin ardından şimdi Draco, Millicent, Blaise ve Theodore ile birlikte Büyük Salondaydı.
Masanın ortasında kimsenin yemediği patates püresini önüne çekip kaşıklamaya başladı. Draco sırıttı.

"Avanak Hagrid'in balkabağı boyundaki patateslerini sana getirmemi ister misin, prenses?"

Hunharca patates püresi yiyen Pansy, yapmacık bir gülümsemeyle çimen yeşili gözlerini Draco'nun gri gözlerine dikti.

Görev|RansyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin