Ellerini o dar pantolonuna sokmuş muzip bir sırıtışla ve yukarı kalkmış dudaklarıyla karşımda dikilirken ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Sadece sakinken….. daha fazla yakışıklıydı. Sessizce birbirimizi süzdüğümüzü fark edince direk yüzüne baktım. Oda vücudumda gezinen gözlerini yüzüme kaldırdı.
“Burada ne işin var?” dedim. Yakışıklı ve tatlı, ayrıca şirin ve karizmatik olması yine bunların yanında dayanılmaz derecede seksi olması dün ki yaptıklarını unutturmuyordu.
“Seni görmeye geldim.” Dedi ördek gibi dudaklarını öne uzatarak. Nasıl oluyor da bu hareketi yapınca gülmek yerine dudağımı dişliyordum?
“Sanırım yine ukalalığın üstün de ha?”
Sadece omuz silkmekle yetindi ve yanımdaki basamağı gösterip “Oturabilir miyim?” dedi.
Onu taklit ederek omuz silktim. Yavaşça yanıma oturduktan sonra elleriyle kıvırcık saçlarını dağıttıktan sonra bana döndü ve gömleğime bakıp “Leke geçmiş” dedi.
Dün ki kahve lekesinden bahsediyordu. “Evet” deyip devam ettim “Neden beni görmeye geldin?”
Birkaç dakika sustuktan sonra “Sanırım sana bir özür borçluyum.” Dedi mahcup bir ifadeyle. Sonunda birilerin devreleri oturmaya başlamıştı.
“Kesinlikle bir özür bekliyorum.” Dedim otuz iki diş sırıtarak. Kafasını iki yana sallayıp “Bu cümleyi
kurmamalıydın. Tüm planımı bozdun. Biraz önceki hareketimle ‘özrünü kabul ediyorum’ diyecektin ve bende o cümleyi kurmayacaktım. Ama şimdi….”
Sessiz bir şekilde güldükten sonra “Plan mı yaptın?” ifadesini değiştirmeden bana bakmayı sürdürürken “Ciddi misin?” dedim.
“Evet. Yani bunda ne var ki?”
“Bir şey yok. Sadece beni tanımadığın halde ne şekilde cevap vereceğimi tahmin etmişsin ama sanırım tahmin konusunda iyi değilsin.”
“Genellikle bu yüze tüm kızlar o cevabı verir hatta…” kolundaki siyah kol saatine baktıktan sonra “… Onu koluma takmış bir içki ısmarlamaya götürüyor olurdum.”
Alaylı bir ifadeyle etkilenmiş gibi yapıp sonra “ Öyle bir cevap vermedim ve ayrıca içki içmeye de gitmediğimize göre… O surat işine yaramadı şuan demek”
“Birde bana ukala dersin”
“O kadar ukalasın ki yanında ki iyilik timsalini bile yoldan çıkarırsın.”
“Burada ki iyilik timsali sen misin?”
“Biliyor musun? Boşver…” ne diyeceğimi bilemez bir şekilde susarken onun tekrar dalaşmasını bekledim ama o bir şey, ya da herhangi bir ses çıkarmadan hatta nefes alış verişlerini bile zor duyacağım bir sessizlik içinde bana baktı. Bakışları… Nasıl tanımlayabilirim? Daha önce bana öyle bakan yoktu yani şaşırmış gibiydi ama orada daha derinlerde başka şeylerde görüyor gibiydim ama görmezlikten gelmek en iyisiydi. Bakışlarını gözlerimden ayırmadan “Sen… Sen ta….”. Ne diyordu bu? Konsantrasyon Birdy konsantrasyon. Çek gözlerini şu yoğun yeşil pigmentlerden. Her şeyi onlar bozuyor. Dudaklarının hareket ettiğini fark edince yavaşça dudaklarına odaklanmaya çalıştım.
“...yine oraya gideriz ve baştan yaparız. Böylelikle bunları da unuturuz. Ne dersin?” dedi. Keşke daha hızlı konsantrasyonumu toplasaydım. Lanet size yeşil pigmentler.
“Ha?” cidden düşüne düşüne ağzımdan bu mu çıkmıştı?
Yarım ağız güldükten sonra “Diyorum ki baştan başlamaya ne dersin?”
“Neye?”
“Tanışmamız diyorum!”
“Neden öyle bir şey yapıyoruz?”
“Çünkü….çünkü seninle vakit geçirmek istiyorum ve bu tanışma şeklimizle biraz zor. Yani ilk beni gördüğünde beni boğmak için üstüme atlayacaksın falan sandım. Daha nazik tanışabilirdik.”
Her cümleyi sindirmeye çalışırken “Bunu yapacağım. Çünkü…”
“Benimle vakit geçirmek harikadır.”
“Daha iyi bir neden bul. Bulursan geleceğim hem de ne zaman nerde istiyorsan.” Dedim kararlı bir sesle. Ne söyleyeceğini merak ediyordum. Meydan okumama karşılık bana biraz daha yaklaştı ve o erkeksi ve vanilya karışımı kokusu etrafımı sarmışken, karamel bukleleri nerdeyse yanağıma sürtünecek derecede yakın dururken ve yine lanet yeşil pigmentler heyecan pırıltısıyla bana bakarken ağzı açıldı. Vücudumda yavaş yavaş ürpertiler başlarken dudakları bir anlığına yanağıma sürtünüp konuşmaya başladı “Şuan hissettiğin her şeyi aynen bende hissediyorum ve bence …” Elini yanağıma düşen bir tutam saça dolarken devam etti “… Her ne kadar yeni tanışmış olsak da kendimize bir şans vermeliyiz.” Parmaklarının arasında duran saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken yutkunarak geri çekildim. Ben bir şey hissetmiyorum desem lafımı geri yutardım ve en ufak bir adım yaklaşırsa kendimi tutamayacağımı hissettiğim için “Tamam. Baştan başlayalım.” Dedim. O ise tanımlayamadığım bir şekilde sırıttı ve kesinlikle bela vaat eden bir sırıtıştı.
Ne kadar doğru bir karar olduğundan emin değildim ama ne olabilirdi ki hayatıma küçük bir yön değişikliği yapmamın.
![](https://img.wattpad.com/cover/14522745-288-k563322.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAF
FanficBir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak, hiçbir yerde olmamaktır.