3. Bölüm

14.6K 201 11
                                    


              Evde oturduğum on beşinci günümdü. Yağmurlu bir günde sokağa bırakılmış kedi gibi melül melül etrafıma bakmaktan başka hiçbir şey yapmıyordum. Artık ayaklanma vakti gelmişti kendime gelmek için kahvaltıdan sonra koşuya çıkacaktım. üzerimde ki pikeyi yere atıp dağılmış saçlarımı yeniden topladım ve mutfağa yol aldım. 

Adım attığım her yerde pizza kutuları ve bira şişeleri vardı. Ayağımla onları kenara iterek yolumu açıyordum. Mutfak ise 3. Dünya savaşının fragmanı gibi hiçbir şey yıkanmamış ve yeni canlılar oluşmuş.

           Yer altında elmas bulacakmış gibi temiz çatal bardak arayışına girdim saniyelik bir parlaklık ilişirken gözüme kısa bir gülüş atıp dolabın derinliklerinden bardağımı çıkardım. Kendime küçük bir masa hazırlayıp sade  bir kahve yaptım. Tepsimi alıp koltuğuma döndüm tv'yi  açıp hem yemeğimi yiyip hem de saçma bir kadın programı  izliyordum. 

Yemeğim bittikten sonra  boş tepsimi mutfağa bırakıp odama yöneldim. Üzerime bir tshirt giyip altımada bir tayt geçirdim. Anahtarlarımı da alıp evden çıkarken, telefonum çalmaya başladı ahh dudum arıyordu.

- ''alo alo aalooo'' dedim gülümseyerek.

-''nerelerdesin kızım? yetti bu ayrılık buluşalım artık.'' endişeli olmakta haklıydı 2 haftadır evden çıkmıyordum

- '' bu akşam çıkıp dağıtmaya ne dersin duducuğum''  bu buluşma benim içinde iyi olacaktı 

-'' akşam 9 da alırım seni, patron geliyo kapatmam gerek öpüldün''

Duru liseden beri en yakın arkadaşımdı kısa sarı saçları ve buz mavisi gözlere sahipti. 1.70 boylarında fit bir kızdı.  sert ve dobraydı. Aslan burcu olmanın bütün özelliklerine sahipti. 

Telefonumu ve anahtarımı aldıktan sonra apartmandan çıkıp evimin karşısındaki sahil yoluna geçip tempolu yürüyüşüme başladım. 15 gündür evde olmanın getirdiği fazlalıklar vardı. kulaklığımı takıp müzik listemden hareketli bir parça açıp koşmaya başladım.  

Fazla güneş olmamasına rağmen sıcak bir hava vardı tipik bir izmir günü. Çimlerde oturan gençler ve köpeğiyle eğlenen insanlarla doluydu sahil.  

Hafif tempolu yürüyüşüme geri döndüğümde ayağımın dibinde biten küçük bir köpek belirdi ve emindim ki arkamda sahibide kalçalarımı kesiyordu. Mütevazı olamayacağım bunlar hep olağan şeylerdi. Arkamı dönmemle karşımda uzun boylu 25 yaşlarında sarışın bir erkek buldum.

-'' kusura bakmayın sizi koşarken görünce arkanızdan geldi, harekete bayılır'' dedi imalı bakışlarıyla. 'evet evet kesinlikle harekete bayılıyosundur' dedim içimden. 

-'' sorun değil'' diyip kısaca gülümseyip yürümeye devam ettim. arkamdanrdı

-''şey, bir kahve içebilir miyiz?'' diye bağırdı. 

Hızımı arttırarak '' belki daha sonra'' dedim ve ilerlemeye devam ettim. 

Yarım saat daha koştuktan sonra eve geri döndüm. kapıyı açmamla içerden gelen ölü pizza ve bira kokusu midemi bulandırmaya yetti ve arttı bile. Banyoya girmeden hızlıca evdeki çöpleri toplayıp bulaşıkları  hızlıca makine koydum.

 Azda olsa evin atmosferi değişmişti. Koltuk altımdan gelen koku artık benimde atmosferimin değişmesi gerektiğini sert bir şekilde hatırlattı. Bok gibiydim. Hızlıca banyoya girip duş aldım. 

Saat 18.00'ı gösteriyordu. üç saat sonra dudu beni almaya gelecekti. Yavaşça hazırlanmaya başladım saçlarımı kurutup hafif dalga verdim. Gözlerimi belirginleştiren hafif bir makyaj yapıp dolabımın karşısına geçtim. 

Siyah omzu açık uzun kollu bir bluz, altıma ise koyu dar bir jean giydim. Aynaya baktığımda bundan 1 ay önceki seksi kızı gördüm aynadaki bana  göz kırpıp yataktaki telefonumu aldım ve instagramda gezinirken gözüme bir fotoğraf çarptı. Bu oydu. Uçaktaki adam. Tanrı mı  demeliydim. Sayfası arabadan jetten geçilmiyordu. Fotoğrafların genelinde sert bakış vardı, biri dışında. Ev gibi bir yerde gülerken çekilmiş doğal bir fotoğraf olmalıydı. Gülüşü dişleri O kadar güzeldi ki, tanrı gibi gülüyordu. Gelen aramayla büyülü ekranım bir anda bozuldu. Duru arıyordu hemen açtım.

-'' geldiiim. alttayım bekliyorum.'' dedi neşeli sesiyle.

-''bebeğimi alıp geliyorum hemen'' diyip kapattım. Dolaptan louis vuitton 'bebeğimi' alıp evden çıktım.

Duru arabada şarkı açmış rujunu tazeliyordu. Ön kapıyı açıp hemen yanına oturdum. birbirimize sarıldıktan sonra. Duru piç gülüşünü attı ve arabayı gazladı.


Geldiğimiz kulüpte elimize aldığımız içkilerimizle bir yandan dans ediyor bir yandan içiyorduk. Yaşadıklarımı duruya anlattıktan sonra dünyaya resti çekiyorcasına.siktir ediyordukTempoya ayak uydurarak müziği her hücremde hissedene dek dans ettim. Saat gece yarısını geçiyordu kulüpten ayrılıp arabaya bindik açtığım şarkıya eşlik ederken bir yandan da kahkaha atıyorduk.

 sonunda eve geldiğimizde duruyuda bana davet ettim. Eve girer girmez soyunmaya başladım ve iç çamaşırlarımla kalana kadar çıkardım üstümdekileri. 

Duruyada bir gecelik verdim o da üstünü değiştirirken ben de  Mutfağa girip dolaptan iki bira çıkarıp durunun yanına koltuğa geçtim. ayaklarımı sehpaya uzatıp biramı yudumlamaya başladım. 

Duruya dönüp 

-''iş bulmam lazım'' dedim. duru bana dönüp 

-''aslında bizim şirkete başvursan..'' sözünü kesip

-''senin puşt patronunla uğraşamam duru''dedim  ve biramdan bir yudum daha aldım. kısaca haklısın diyip önüne döndü. 

telefonuma gelen saçma bir instagram bildirisi ile aydınlanma yaşadım.

 O gün uçaktaki adam. Sergio Alonzo. onun bana verdiği kartı bulmam lazımdı hızlıca ayağa kalkıp odama yöneldim o hızla kucağımdaki birada yere dökülmüştü arkamdan durunun küfredişini umursamadan odama ceketlerimin cebini kontrol etmeye gittim. Yok,yok,yok. Atmış olamam.  

En sonunda beyaz ceketimin cebinde bir kart ilişti elime. Karta bakmak için çektim ve

Sergio Özgür ALONZO  mail ve numara.

Aynadaki bana gülümseyip işte şimdi tamam dedim içimden.





UZUN BİR SÜRE ÜSTÜNE GERİ DÖNDÜM BEĞENMEYİ VE YORUM ATMAYI UNUTMAYIN. ÖPÜCÜK. 




HOSTESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin