5. Bölüm / Kimsin?

18 3 0
                                    

Evveeet multimedia'da müstakbel eniştemiz Cem var. Aslında karakterleri hayal gücünüze bırakmak daha güzel olabilir diye düşündüm ama koymadan da edemedim. Umarım güzel bir bölüm olur. Keyifli okumalar!
___________________________________

Kafama top gelmesiyle kendimden geçmem bir oldu. Kim attıysa kavgaya ilk onu çağıracağım kesin. Gerçi her Allah'ın günü kavgaya giden biri değilim ama ne olacağını kimse bilemez.

Kendime gelmeye başladığımda gözlerimi yavaşça açmadım. Önce yakınımdaki seslere kulak verdim. Tartışma havası vardı. Ne olduğunu yavaş yavaş idrak ediyordum. Gözlerimi açtığımda başım Çağla'nın dizindeydi. Yaprak bacaklarımın yanına oturmuş tartışmayı seyrediyordu. Anlayabildiğim kadarıyla Cem ve Uygar birkaç çocukla aralarında tartışıyorlardı.

Gözlerimin açıldığını fark ettiklerinde kısa bir sessizlik oldu. Herkes biraz endişe biraz da merakla bana bakıyordu.

"İyi misin Özom?" diyen Yaprak'a başımı evet manasında salladım. Biraz başım zonkluyordu sadece. Çağla "Biraz daha buz getirin. Allah'tan çok şişmedi." dediğinde surat ifadesindeki endişenin silinmeye başladığını gördüm. Minnoşum benim için endişelenirmiş de.

İki kişi sanırım buz getirmek için uzaklaştılar. O sırada ikinci golü atan esmer çocuk yanıma geldi. Ben ne yapacağını anlamaya çalışırken yanıma çömeldi.

"Bir şeyin yok değil mi? B..Ben yanlışlıkla şey yaptım topu. Ben bilemedim sana geleceğini. İnan senin gibi bir kıza zarar vermek istemezdim. Özür dilerim." diyince ağzım açık kaldı. Bir iki saniye boş boş baktım.

"Başka bir kız olsa isteyeceksin yani, he?" dedim biraz esprili. Böyle bir durumda, hele de böyle bir özre karşı ciddi kalmak benim için imkansız denilebilirdi. Başta anlamaya çalıştı. Sonra suratındaki aydınlanmayı yakaladığımda şapşik bir ifadeyle "Yok! Hayır! Ben öyle demek istemedim. Demek istediğim.." derken daha fazla konuşmasına müsaade etmedim. Biraz sırıtarak,

"Biliyorum canım, şakasına dedim ben onu zaten!" dedim. Canım kelimesini yanlış anlayacak biri olmamasını umdum. Şaka olduğunu duymasıyla rahat bir nefes alıp samimi bir şekilde sırıttı. Ben de sırıtırken gözlerim sebepsizce Uygar'a kaydı. Maşallah bakışıyla lazer fırlatsa bu kadar dikkat çekmezdi. Arkada soğuk bir ifadeyle durmuş bizi izliyordu. Onu öyle görünce gülesim kaçtı. Suratımın düştüğünü gördüklerinde iyi olduğumu söyleyip yüzümü yıkamaya gideceği söyledim. Benimle gelmelerine engel olup tek başıma sahanın diğer tarafındaki tesisin lavabosuna doğru yürümeye başladım. Başım zonklarken ayağım taşa takıldı, biraz sendeledim.

Lavaboya adımımı atar atmaz yüzüme su çarptım. Kafamı kaldırınca aynada gördüğüm surat beni mutlu ediyordu ama kendini bilmişler yüzünden hayata küsmediğim olmuyor değildi. Biraz daha kendimi inceledikten sonra üstümü başımı düzelttim. İşimin bittiğine karar verip dışarı çıktığımda karşımda onu görmeyi planlamıyordum.

"Seni tökezlerken görmüştüm. Biraz geç kalınca endişelendiğimden geldim ama sanırım daha iyisin." diyen Uygar'a bakakaldım. Keşke iki adım geriye gidip lavaboya geri girebilseydim. Bakışları benden cevap bekler gibiydi.

"Sağol ya biraz aynada oyalandım." deyiverdim. Bu nasıl bir teşekkürdü? Sanırsın sınavda verdiğin kalemi geri getirmeyi düşünebilen bir yiğite ses veriyordum.

"Bu güzelliği kim görse bakakalır." dedi. Bir dakika. Ne?! Doğru duyduğumdan emin değildim. İç sesimin bana bir oyunuydu kesin, sinsi şey. "Efendim?" dedim anlamadığımı anlatan bir ifadeyle.

"Ha! Yok bir şey, sahaya geri döneyim diyordum. Hadi gel." dedi ve önden yürümeye başladı. Yanlış duyduğumu anladım ve arkasından koşar adım gitmeye başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 28, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PENCERE AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin