3"Doğru"

721 58 39
                                    

İyii okumalaaar!Umarım beğenirsiniz,yorumlarınızı bekliyoruumm.

Eminim ki biliyordu burada olacağımı,Sinan'da onun buraya geleceğinin farkındaydı.Bir kez daha yaralanmıştım,ya da yaralarıma tuz basılıyordu.

Hayat,beni hep böyle zor durumlarda bırakmak zorunda mıydı?Bu çok adaletsizdi.

Gözlerimi yumup derin bir nefes verdim ki bu beni yatıştırmak yerine gözlerimin dolmasına sebep oluyordu.

Son bir kez daha Sinan'a "Bana bunu yapmamalıydın"gibisinden bakıp yerimden kalktım.Ömer'in gözleri hâlâ benim üzerimdeydi,ve bana bir tabirden uzak,algılamakta zorlanacağım kadar tuhaf bakıyordu.

Tam önünden geçip kapıya varacaktım ki bileğimde aylardır hissetmediğim bir sıcaklık hissettim.Ellerimi titretecek kadar soğuk,kalp atışlarımı ikiye katlayacak kadar da hızlıydı.Ömer,yine üzerimde gölgeler bırakmayı başarıyordu.

Yutkundum.Ona baktım.Gözlerine.Daha koyulaşmıştı.Evet çok daha koyulaşmıştı.Bu gözler,Deniz'in gözleri ile birebirdi.Canımı yakan en etkili şeylerden biri buydu ya,oğlum babasının tam bir kopyasıydı.

Tiksindim,bileğimde olan elinden.Bunca zaman geçtikten sonra bana dokunabilme cesaretini kabullenemezdim,

"Dokunma bana!"dedim sitemli,gür bir sesle.

Bileğimi sertçe geri çekip gitmeye hazırlanırken tekrar kavradı bileğimi.Bu sefer daha sertti ve kolumu kurtarmam mümkün olmuyordu.Hala onun kadar güçlü değildim.Yetememişti uğraşlarım.

"Konuşacağımız çok şey var Defne,şimdi otur şuraya!"

Hala bana emir verme cesaretinde bulunabilmesine gülsem mi ağlasam mı bilemedim.Ama unutmuşum,Ömer İplikçi'nin çevresindeki herkes hayatını ona göre yaşamalıdır.Altın kural budur.

İsterik bir biçimde gülümsedim.Dalga geçiyor olmalıydı,kesinlikle dalga geçiyor olmalıydı.Ama benim ruhum Ömer'in bu biri,biri ile tutmayan ruh halleri ile baş edemeyecek kadar yorulmuştu.

"Sen,bana attığın o mesaj,o bıraktığın parmağımdan küçük kağıt parçası ile konuşabileceğimiz her şeyi konuştun.Bundan sonra benim seninle konuşacağım tek bir şey dahi yok."

Bileğimi yeniden ellerinden kurtarmaya çalışırken gözümden bir damla sızımış,ve Ömer beni daha da kendine çekmişti.

Nefesini ensemde hissedebiliyordum,hayır,şu an burada olmak istemiyorum.Şu an ona teslim olmak istemiyorum.Buna gücüm yok.

Sol eli ile göz yaşımı sildi.

Bilmiyordu,silemeyeceği kadar yaş dolduğunu gözlerimin.

Kulağıma eğildi,

"Göz yaşların ve hâlâ yanımda küt küt atan kalbin seninle aynı fikirde değil ama."

Ona teslim olmayacaktım.Zor olacaktı,ama onu unutacaktım.

Boşta olan elimle yanağına sert bir tokat attığımda masa başındaki herkes ağzı açık bizi izliyordu.Boşluğundan yararlanıp bileğimi geri çektiğimde koşar adımlarla kaçtım oradan.

***

Hiçbir şey umrumda değildi.Bir saat öncesine kadar umurumda olanları da şimdi hiç umursayamıyordum.3 metre ötemdeki beşiğinde hiç durmadan ağlayan oğlumu bile.

Duvarın kenarına çöküp,dizlerimi kendime çekmiştim.Hıçkırarak ağlıyordum,uzun zamandir ağlamadığım kadar içli ve uzun ağlıyordum.Sanki o besleyip büyüttüğüm güçlü kadın avuçlarımdan kayıp gitmişti.

Yalancı Aşk Denizleri ~ DefömHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin