Kazadan sonra dört, hastahaneye döndüğümden beri iki hafta geçmişti. İki hafta geçmişti, bugün doğum günümdü. Ve ben mutlu değildim.
İki haftadır hastahanedeydim ama mutlu değildim. Eksik şeyler vardı, tamamlayamadığım...
"Bahar, hadi gidiyoruz" babam aşağıdan seslenmişti. Aynada kendime son bir kez daha baktım ve indim aşağı.
"Bugün akşama kadar yoğunuz, gece de nöbetin var biliyorsun dimi?" dediğinde babam şaşırdım
"Baba bugün benim doğum günüm" ona bakıyordum. Gerçekten unutmuş olamazdı
"Biliyorum, Bahar. Ama bu senin öncelikli görevin. Nöbetin var" dediğinde cevabımı bile beklemeden çıkmıştı. Ne bekliyordum ki?
Arkasından gittim bende bindim arabaya o sürüyordu. Hastahaneye geldiğimizde ona bakmadan içeri girdim. Fatih'le karşı karşıya geldik.
"Bahar," gülümsedi "Doğum günün kutlu olsun doğum günü kızı" dediğinde ilk defa bu kadar içten gülümsedim.
"Teşekkür ederim, Fatih. Sanırım ilk ve son kutlayan kişi olacaksın" gülümsemem yüzümden gitti. "Yani," daha fazla devam edemedim
"Gece nöbetçiymişsin. Dışarı çıkalım mı diye soracaktım ama nöbetçi olduğunu öğrendim"
"Evet, biliyorum. Belki başka zaman" gülümsedim "Neyse gitmem lazım, görüşürüz" dedim ve soyunma odasına doğru gittim. Önlüğümü giydiğimde Eylül girdi. Ona bakmadan önüme döndüm dolabımı kapattım ve çıkarken kolumdan tuttu. Ona döndüm
"Ne var?" sabah sabah huysuzluğum üzerimdeydi kabul ediyorum. Ama doğum günümdü ve kimsenin umurunda değildi.
"Ben doğum gününü kutlayacaktım" dediğinde şaşırdım "Yani bugün doğum günün, biliyorum. Doğum günün kutlu olsun Bahar" dayanamadım ve Eylül'e sarıldım. Şu an yüzünün ifadesini tahmin edebiliyorum, ama boşluğuma denk geldi.
"Teşekkür ederim, Eylül" ona sarılıydım. İçeri giren asistanlar da bize dik dik bakıyordu. Yani normal değildi evet
"Şey, rica ederim" şaşırdığı ses tonundan belliydi
Geri çekildim "Bak Eylül, biliyorsun kötü şeyler yaşadık. Ama ben düşündüm ve bence yeniden başlayabiliriz. Ben zaten sana kızgın değildim hiç. Yani senin hatan olmadığını biliyordum. Ama birini suçlamam gerekiyordu, anlarsın işte. Ali Asaf durumunda.." derin nefes verdim, "Neyse dediğim gibi senin suçun değildi hiçbiri ve ben seninle yeniden başlamak istiyorum" dedim ve elimi uzattım ona. O kadar şaşkındı ki benden bunları beklemediğine eminim
Elimi tuttu oda sıktı, gülümsedi "Bende çok isterim, Bahar" dedi
Gülümsedim "Görüşürüz" dedim ve çıktım soyunma odasından.
Asansöre bindim acile inmek için. Kapı tam kapanıyordu ki biri elini araya getirip kapıyı geri açtı. Oğuzdu
"Günaydın" dedim ve gülümsedim
"Günaydın" dedi aynı şekilde ve birinci kata bastı
Aklımdan acaba doğum günümü biliyor mu diye geçirdim. Neden bunu aklımdan geçirdim bilmiyorum. Mesela Ali Asaf'ın doğum günümü kutlamasını düşünmemiştim, ama şu an bunu düşünüyordum
Bir şey demedi tabi ki doğum günümü bilmiyordu. Birinci kata geldiğimizde görüşürüz dedi ve indi. Biraz hayal kırıklığına uğramıştım evet. Yani dosyam onda vardı. Bilgilerim yazıyordu. Hiç mi dikkat etmemişti?
Acile geldiğimde ne kadar boş olduğunu görünce şaşırdım. Tek bir hasta bile yoktu. Alp yanıma geldi
"Bahar hocam. Acilde hiç hasta yok neden biliyor musunuz?" dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Atışı (OğBah)
Roman d'amourKalp Atışının 10.bölümünde Bahar'ı kaybettik. Ama biliyorum ki çoğu kişi benim gibi Bahar'ın ölmesini kabullenemedi. Bende o andan itibaren Bahar sanki ölmemiş gibi devam ettirmek istedim. Diziyle paralel gitme niyetindeyim ama tabi kendim yönlendir...