Adamlar evi aramaya başlamışken merdivenlerden inen küçük kızı görünce bir anlık şaşkınlık içersinde kendilerini evi aramaktan alıkoydular. Küçük kız incecik sesiyle "Bacı kalfa yerde ne yapıyorsun? Bu amcalar da kim?" diye sordu. Adamlardan cılız olanı küçük kıza nazikçe yaklaşarak kucağına aldı. Meryem itiraz etmemişti sadece neler olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. Adamlardan biri yaşlı kadının kulağına eğilip " Kıza güvende olduğunu hissettir. Aksi takdirde olacaklardan ben sorumlu değilim" diyerek tehdit etti. Meryem bu konuşulanları duymamıştı. Adamlar bacı kalfayı yerden kaldırırken, Meryem'i kucağına alan cılız adam gülümseyerek " Merak etme prenses seni buradan daha mesut olacağın bir yere götüreceğim" dedi. Meryem bu sefer itiraz ederek " Hayır. Bu ev annem ve babamdan kalan tek hatıra. Sizinle gelemem amca" dedi. Yaşlı kadının yanındaki adam kolunu dürterek konuşması için icazet verdi. Bacı kalfa zoraki bir gülümsemeyle "Güzel kızım merak etme onlar zararsız insanlar. Doğruyu söylüyorlar"dedi. Kızın yanına giderek alnındam öptü. " Ben yaşlandım, artık sana bakamam" diye de ekledi. Adamlar yaşlı kadını kızda yavaşca uzaklaştırdı. Yaşlı kadın adamlara dönerek " Gitmeden önce ona vermem gereken birsey var" dedi. Adamlar kafasıyla onayladıktan sonra yaşlı kadın çekmeceden bir müzik kutusu çıkararak kıza uzattı. " Bu kutu ölen kızımın en sevdiği oyuncağıydı. Her korktuğunda, üzüldüğünde bu kutuyu aç ve bizi , aileni , hatırla güzel kızım. Seni yepyeni bir hayat bekliyor" dedi ağlayarak. Küçük kız kadının gözyaşlarını sildi ve uzattığı kutuyu eline aldı." Seni hiç unutmayacağım bacı kalfa" diye bağırdı adamlar Meryem'i dışarı çıkarırken. Bacı kalfa heybetli adamın kolunu tutarak " Ona iyi bakın" dedi. Adam kafasını sallayıp faytona bindi. Fayton hareket ettikçe yaşlı kadın Meryem'in gözünde yavaş yavaş küçülüyordu. Artık görünmez hale geldiğinde Meryem önüne dönerek dakikalardır tuttuğu gözyaşlarını akıtmaya başladı. Bu hayat Meryem için ya yeni bir başlangıçtı ya da yepyeni bir son...
14 Eylül 1921 İzmir
Genç kız okuduğu aşk romanından sıkılmış, hava almak için balkona çıkmıştı. Eylül ayının ortasında olmalarına rağmen hava hala bunaltıcıydı. Güneşin gözünü rahatsız ettiğinin daha yeni farkına varmıştı. İçeri girip perdeyi sonuna kadar çekti. Aydınlığı sevmiyordu bu yüzden güneş tam tepedeyken dışarı çıkmak pek huyu değildi. Süslenmesi için konulan aynalı dolabın karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. Sayısız kokuları ve takıları vardı. Kokuların içinden en sevdiği gül aromalısını alıp sıkmaya başladı. Bu koku ona annesini hatırlatıyordu. Annesi de gül kokusunu çok severdi. Annesi ve babasından ayrılalı dile kolay dokuz sene olmuştu. Acısı hala tazeydi genç kızın. İçi sızlıyordu annesi ve babası onu o da annesi gibi sevdiği bacı kalfayı bırakıp gimişti. Çekmecelerden birini açıp müzik kutusunu eline aldı. Kapağını açar açmaz muhteşem bir müzik sardı etrafı. Genç kızın kulakları bu sesi işittikçe huzur buluyordu sanki. Bütün acılarını unutup annesi ve babasıyla geçirdiği mutlu günler geliyordu aklına. Ağlıyordu fakat bu sefer üzüntüden, hasretten degil mutluluktan ağlıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Naralar (Meryem'in Hayatı)
Romance" Benim anne ve babam ölmedi bacı kalfa, onlar ölmedi yaşıyor" dedi küçük kız. Yaşlı kadın kızın gözyaşlarını bir kez daha sildi. Ama fayda etmiyordu, sildiği yer yine ıslanıyordu. Oysa ne çok severdi onları. Kavuşmaları küçük kızın elindeydi. O ist...