-2-

571 12 0
                                    

"Ne oldu? Elçini ikna edebildin mi?"

Cemre soruma karşılık telefonu koluna taktığı çantasının içine attı. Daha sonra bana ölümcül bakışları eşliğinde "Hallettim bayan 'hayır' kabul etmez!" dediğinde rahat bir nefes aldım.

"Yalnız hemen görüşmeniz lazım çok yoğunmuş kendisi! Acele et daha seni kafeye bırakıp hastaneye geçeceğim."

Üzerimdeki pijamalardan kurtulmak için odama çıktım ve olabildiğince hızlı bir şekilde üzerimi değiştirdim. Tam kapıya uzandığımda Aral ve benim sevgililer gününde çektirdiğimiz fotoğraf gözüme takılınca yatağımın üzerine çöküp komidinin üzerindeki çerçeveyi alıp incelemeye başladım. O gün, gece on ikiye kadar deliler gibi eğlenmiştik ve bu fotoğraf o günün tek hatırasıydı!

Cemre aşağıdan seslendiğinde çerçeveyi ters çevirip komidinin çekmecesine koydum ve koşar adımlarla merdivenleri inmeye başladım.

"Hadi acele etsene geç kalacağım! Sonra baş hekim bir ton fırça atacak."

"Tamam geldim işte hadi çıkalım," dediğimde kapıyı açıp dışarıya çıktık.

Neredeyse on beş dakikalık bir yolculuktan sonra Cemre taksiyi sahil kenarında bir kafenin karşısında durdurdu ve bana dönerek "Karşıdaki kafeye gideceksin Elçin seni orada bekliyor. Bak unutma onu tanıyabilmen için beyaz gömlek ve siyah kalem etek giydi!" dedi.

"Anladık!" deyip gözlerimi devirdim ve taksiden indim. Bir müddet hızla uzaklaşan taksinin arkasından baktıktan sonra karşıya geçmek için yolun boşalmasını bekledim ve kafeden içeriye girmeden önce derin bir nefes alıp kapıyı ittirdim.

Oldukça kalabalık ve lüks bir mekandı. Nerden baksan yirmiye yakın masa vardı ve hepside doluydu! Mekanı incelemeyi bırakıp Cemrenin bahsettiği gibi beyaz gömlekli ve siyah kalem etekli kadını aramaya başladım.

Nihayet cam kenarında oturmuş sahili izleyen kadını görünce derin bir nefes alıp ona doğru ilerlemeye başladım. Masanın yanına vardığımda elimi ağzımın üstüne kapatıp hafifçe öksürdüm.

"Öhöhö... Şey- merhaba."

Kadın gözlerini izlediği denizden alıp bana doğru baktığında içten bir tebessümle "Ben Hazal, Cemrenin kuzeniyim, sizde Elçin Hanım olmalısınız," dedim elimi uzatarak.

"Merhaba," dedi soğuk bir ses tonuyla ve elimi sıkmamıştı. Onun yerine karşısındaki sandalyeyi işaret edip "Otursana," dediğinde sandalyeyi çekip oturdum.

"Ne içersin?"

"Bir şey almayacağım teşekkürler."

"O zaman bir an önce sadede gelelim pek vaktim yok çünkü. Benimle neden görüşmek istedin?"

Ellerim çoktan terlemeye ve titremeye başlamıştı. Nasıl söylenirdi ki böyle bir şey?

"Söyleyeceklerim saçma gelebilir ama ilk önce beni başından sonuna kadar dinlemeni istiyorum."

"Acele etsen iyi olur yarım saat sonra reklam çekimlerim var!" dediğinde derin bir nefes aldım. Bu kadın manken miydi?

"Yetkin Hancıoğlu!..." cümlemin devamını bir türlü tamamlayamayınca Elçin sıkılmış gibi üfledi.

"Ne olmuş Yetkine?"

"Eskiden birlikteymişsiniz yani demek istediğim onu ne kadardır tanıyorsun?"

"Yeterince" dediğinde dudaklarımı büktüm.

"Nereye varmaya çalışıyorsun?" diye sordu.

"Seninle bir anlaşma yapmak istiyorum Elçin. Terk edilmiş bir kadın olarak beni anlayacağını düşünüyorum."

"Ne anlaşması bu?"

"Eski sevgilim Aral Ardıç! Yetkinin ablası ile evlendi."

"Aral Ardıç mı?"

"Evet! Onun elinde ve avucunda ne varsa herşeyini alacağım! Bunun için de Yetkin Hancıoğlu ile dümenden evlenmem gerekiyor!"

"Ne yani sevdiğim adamı kendi ellerimle senin kollarınamı atacağım?"

"Bak bu sadece bir anlaşma. Onunla aramda gerçek anlamda hiç bir ilişki olmayacak! Tek istediğim sadece Hancıoğlu malikanesine girip Arala yakın olmak."

"Bu saçmalık!"

"Biliyorum kulağa çok saçma geliyor ama beni anlamaya çalış. Sende kadınsın sevdiğin adamın sana zorla sahip olup, başka bir kadınla evleneceğini öğrensen ne hissederdin?"

Elçinin açık kahve gözleri kısıldı ve kaşları hayretle havalandı. Önceki tavrına göre daha sakin, ama hala aynı sertliğini koruyan bir üslupla "Sana tecavüz mü etti?" diye sordu. Bakışları titizce etrafı turladı.

"Evet," dedim iç geçirerek.

Elçin yüzüme acır gibi baktığında çok kötü hissettim, göz ucuyla bana bakıp tek kaşını havaya kaldırdı.

"Sana yardımcı olacağım. Fakat benimde bir şartım var!"

Şaşkınca "Şart?" dedim alık alık yüzüne bakarken. Ne isteyecekti ki benden?

"Eğer anlaşmayı kabul edersem seninde benim şartıma uyman gerekecek! Yetkin Hancıoğlunun gözüne girmene yardımcı olacağım fakat sende onunla evlendiğinde nikah kıyılır kıyılmaz ortadan kaybolacaksın ve boşanma davası açacaksın! Ne diyorsun kabul mü?"

"Pekala kabul," deyip elimi ona doğru uzatmayı düşünsem de içimden bir ses sıkmayacağını söylüyordu, fakat bana doğru uzattığı elini görünce şaşırmıştım.

"Anlaştığımıza sevindim. Yalnız eğer anlaşmaya ihanet eder, Yetkine farklı bir şekilde yakınlaşırsan seni mahvederim!"

"Sana söyledim bu evlilik kağıt üstünde bir evlilik olacak!"

"Öyleyse sana Yetkin hakkında bir kaç bilgi vereceğim beni iyi dinle! Yetkin ailesine özellikle de annesi ve ablasına çok düşkündür. Eğer ona uygun bir gelin adayı olmak istiyorsan ailesi hakkında bir kaç bilgi edinmen gerekecek!"

"Seni dinliyorum."

"Uygar Bey ile başlayalım kendisi Yetkin'in babası olur. Saygılı ve oturaklı bir gelin istediğini söyler hep, ilk önce onun gözüne girmeye çalış. Sonra da onun ikinci eşi olan Ruhan Hanımın gözüne girmen gerek oda fakir bir ailenin kızı olduğu için iyi anlaşacağınızı düşünüyorum" derken beni küçümsermiş gibi konuşması hiç hoşuma gitmemişti.

"Evin tek gelini olan Güzel ile hiç muhattap olma bile. Ve onun o burnu havada kız kardeşi Evrimle de hiç bir diyaloga girme yoksa seni ezerler! Son olarak evin iki sapığını da unutmayalım."

"Sapık mı?" dedim telaşa kapılarak.

"Uygar Beyin ilk eşinden olan çocukları yani Yetkin ve Yaseminin üvey abileri! Dinçer, Güzel ile evli olduğu için çapkınlığa ara vermiş olabilir ama Sinan için aynısını söyleyemeyeceğim! Zira evin bütün hizmetçileri onun yatak odasından geçer!" dediğinde şok olmuştum. Anlaşılan bu Sinan piçine bir ders vermek gerekiyordu!

"Bundan sonrasında ise bütün yapman gereken kendin olmak! Tamamen doğal ol Yetkin yapmacık kadınlardan hiç hoşlanmaz."

"Peki ona nasıl yakınlaşacağım?"

"Sen grafikerdin değil mi?" diye sorduğunda başımı salladım.

"Öyleyse şanlısın! Yetkinlerin şirketinde grafiker aranıyor. Yetkin şirketin genel patronu olduğu için işe başvurunu o onaylayacak o sırada yeni elamanlarını yakından tanımak isteyecektir!"

AFFET BENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin