Pencereden süzen güneş ışıgı ile uyandım. Gözlerim açılmıyordu ve sanırım bunun tek sebebi sabaha kadar dizi izlemem. Bugün okulların açılacağini bile bile saat gece 03.00'e kadar dizi izledim, aferim bana. Pişmanlığın ağır duygusu ve okulların açılacağı üzüntüsüyle yatağimda doğruldum. Günlüğümü elime alıp tam yazmaya başlayacaktım ki Andrew'in "Haydi kalk artık Savannah" diye bağırmasıyla günlüğümü tekrar yerine koyup pencereye doğru ilerledim. Babam herzamanki gibi çimleri biçmekle meşguldü ve yanında Mr. Brown'un oğlu Dimitri vardı. Beni görmemiş olmasını umuyorum. Ayıcıklı bluzum cupcakeli şortum ve dağınık topuzumla hiç te şirin değilim. Andrew'i daha çok kızdırmadan aşağı insem iyi olacak.
"Andrew Marlee'ye tableti geri getir!"
Annem yine her sabahki tatlı ama gergin tavırlarını sergiliyordu.Mutfak masasının sol tarafında Dimitri'nin kardeşi Roza ile karşılaştım.
"Günaydın Savannah, hemen bir şeyler atıştır gitmemiz gerek."
Roza'nın çalıştığı şirket benim okuluma çok yakın bugüne mahsus beni o bırakacak. Arkadaşlarımı okuldan daha çok özlediğimi çok belli etmiş olmalıyım ki Roza da bunu anlayıp bana göz kırptı.
"Dönüste seni almamı istermisin yoksa kendin mi gidersin?
Roza'nın sensinin sıkıntılı olduğunu farkettim.
"Hayır ben kendim gidebilirim, teşekkürler Roza!"
Hızlıca arabadan indim. Lena, Anne, Sebastian, ve Alex okulun bahçesindeki bankta oturuyorlardı. Yanlarına doğru gittim.
"Birileri beni unutmuş mu yoksa ben mi kuruntu yapıyorum?"
Anne bir kahkapa patlattı.
"Emin ol unutacağımız en son kişi sen olursun Savannah gel buraya."
Hep birlikte sarıldık birbirimizi çok özlemiştik. Tatilde neler yaptığımızı anlatmaya başladık. Lena, Anne, Sebastian ve Alex benim bu okuldaki en yakın arkadaşlarım. Onlara şüphesizce güvenebilirim.
Lena: "Okula yeni bir öğrenci gelecekmiş koridordaki kızlar konuşurken duydum adı Chris- Christa..."
Alex Lena'nın lafını kesti.
"Christian olmasın o, gerçekten de Alman aksanını her yerde sergiliyorsun sevgilim."
Sebastian: "Kim bu altın çocuk tanıyormuyuz?"
Alex:"10 yaşımdayken San Francisco'da bir yaz okuluna gitmiştim hatırlarsanız, oradan tanıyorum bu dışı altın içi ucuz bakır bile etmez çocuğu. Fazla ukala, belki de tanımadıklarına karşı öyledir."
Daha Christian denilen çocuğu görmeden içimde durduramadığım bir ilgi oluşmuştu ve merak bir şekilde lafa atlayıverdim.
"Peki ne kadar tanıyoruz bu altın çocuğu? Onun hakkın biraz bilgi vermek istermisin bize?"
Alex:"Ah Savannah sanırım veremeyeceğim onu yeterince tanımıyorum ama Arizona'dan olduğunu duymuştum, her ne kadar-"
Alex'in söyledikleri sinirimi o kadar bozmuştu ki en yakın arkadaşıma en sinirli ve aksi tavırlarımı sergiledim.
"Hem hakkında bir bilgi bilmiyorum diyorsun hem de hiç tanımadığın biri için dışınan altın içinin bakır olduğu gibi saçma sapan şeyler söylüyorsun. Sen kimsin de birini bu kadar aşağılıyorsun?"
Alex:"Bağırma Savannah tüm okul bize bakıyor, ben sadece gözlemlerimi söyledim neden bu kadar sinirlendin ki?"
"Kapa çeneni Alex!"
Hemen yerimden kalkıp önüme bile bakmadan paldır küldür lavaboya doğru koşmaya başladım. Neden böyle yaptığımı anlayamıyordum ve kendime inanamıyordum. Ayağım birden yüksek bir basamağa takıldı ve kendimi bir çocuğun kollarında buldum. Kolları ne kadar da güçlüydü, beni bir anda yakalamıştı ama yüz üstü düştüğümden çocuğun yüzünü görme fırsatım olmadı.
"İyimisin bir şeyin yok ya."
Ne kadar güzel e tanıdık bir sesti bu. Sesini duyduğum anda kalbim hızlıca çarpmaya başladı ve ne yapacağımı şaşırdım. Ama bu ses sankı... Evet o... Olamaz, aman Tanrım hayır!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Asla Vazgeçmem
Fiksi RemajaYüzüne baktığımda o güzel ve tehlikeli gözlerle karşılaşmıştım. Bana aşkla ve sevgiyle bakması gözlerinin içindeki nefreti örtmeye yetmemişti. "Hep böyle devam edemez, etmeyecek. Senden asla vazgeçmeyeceğim Savannah, yemin ederim ki. Seni ömrümün s...