6 Ekim Cuma
"Sevgili Günlük... Anlatacağım çok şey var. Öncelikle sevinebilirsin çünkü artık Eun jae ile sevgiliyiz."
Gülümsemeden duramayan Chen kalemi bırakarak sessizce biraz daha kıkırdadı. Daha sonra boğazını temizleyerek ciddileşti ve emin adımlarla kalemini tekrar alarak yazı yazmaya devam etti...
"O tuhaf kıza çok şey borçluyum. Sanırım o olmasa imkansız olabilirdi. Aslında bakarsan o tuhaf kızı sevdim. Hayır. Hayır! Tanrım böylesine günahkar bir kızı sevemem 'üstelik giyimi sadece siyahtan oluşan bir kız' ama yardımı için teşekkür borçluyum. Sanırım ona yarın teşekkürümü sunmam gerek..."
Elindeki kalemi bırakarak defterini anahtarıyla kilitledi. Günlüğünün anahtarını çekmecesine koyarak odasının lambasını söndürdü ve yatağına uzandı. O sırada gözlüğünü çıkartarak yanında hemen duran küçük masanın üzerine koydu.
Yatağında dönüp dururken aklından eun jae yerine o tuhaf kız geçiyordu. Başını olumsuz anlamda sallayarak düşüncelerinden sıyrıldı ve gözlerini yumdu.
Ertesi sabah okulun koridorlarında tok bir ayak sesi yaygındı. Başı eğik yürüyen Chen gitmiş. Mutlu yüzüyle etrafa gülücükler saçan , dik duran bir Chen gelmişti. Her şey güzeldi fakat o kadar çok etrafa gülüyordu ki tuhaf kızın arkadaşlarından birine çarpmasını anlaması uzun sürmüştü. Tuhaf kızın renkli saçlı yakışıklı arkadaşının boyu chen'den uzundu. Chen ona çarptığını anlayınca başını kaldırarak bakmak zorunda kaldı. Gülümsemesi kaybolmuştu.
"Hey ezik nereye? Üstelik kime çarptığının farkında mısın? Bu ceketin fiyatı senin yıllık okul giderinin iki katı!"
Chen yutkunarak baktı.
"Üzgünüm... Ama acil bir yere yetişmek gerek"
O sırada renkli saçlı çocuk chen'in yakasından tutarken, gür bir ses onları durdurdu.
"Hey mark! Onu rahat bırak."
Bu kişi soyeon'du ve o beklenmedik birşey yapıp chen'in elinden tutarak onu kimsenin olmadığı bir yere sürüklemişti. Chen durduklarında elini hafifçe çekti.
"Benim bir kız arkadaşım var!"
"Biliyorum ve benim sayemde!"
Kısa bir süre göz göze geldiklerinde soyeon utangaç bir şekilde bakışlarını çekti. Chen kekeleyerek konuştu.
"Şey.. Bu... Sana..."
Konuştuğu sırada elinde saklama kutusunu ona uzattı. Soyeon eline alarak anlam verememişcesine baktı.
"Kimbap. Sevmeyen yoktur sanırım. Her neyse... Ben ve Eun jae senin sayende sevgili olduk. Teşekür hediyesi olarak düşün... Bu arada saklama kabını getirmene gerek yok sende kalsın"
Tüm bunları hızlı bir şekilde söyleyen Chen soyeon'u dinlemeden koşarak uzaklaştı.
************************************
Basket sahasında Eun jae ve chen ele ele tutuşmuş, basket oynayan soyeon ve arkadaşlarını izliyorlardı. Bir anda chenin gözüne birşey takılmıştı. Chen gözlüğünü bir eliyle düzelterek bakışlarını dikleştirdi.
Soyeon renkli saçlı çocuğa gülerek onun sırtına çıkmış bir şekilde eğlendiğini beli eden gülücükler savuruyordu... Chen'in kaşları çatılmıştı. Bu duruma siniri bozulmuştu. Daha sonra basket oynamaya devam etiiklerinde top chen'in yanına doğru geldi. Tuhaf saçlı çocuk bağırdı.
"Hey ezik topu bize at!"
Chen ayağa kalkarak yumruklarını sıktı. Renkli saçlı çocuk tekrar bağırdı.
"Ezik duymuyor musun? Hem görmüyor hem de duymuyor musun?"
Chen topu eline aldığı gibi tuhaf saçlı çocuğun kafasına fırlatmıştı. Renkli saçlı çocuk sendeleyerek yere düşmüştü. Soyeon ise iki eli ile ağzını kapatarak hem şaşırmış hemde gülüyordu. Fakat siniri bozulan tek kişi Eun jae idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü Ve Sen
Short StorySoyeon tedavi edilemeyen bir hastalığa sahip olduğunu ve yaşamak için kısa bir süresinin kaldığını öğrenen bir üniversite öğrencisi.Universitenin havalı kızlarından biri. Üniversitede ezilen ve sevilmeyen chen ile tanışır ve ona aşık olur ama ailes...