Hastane Chen'in çığlıkları ile dolmuştu. Acile alınan soyeon'un kapısını doktorlar arkalarından sertçe kapatmıştı. Chen etrafında dört dönmeye başlamıştı. Kapının önünde öylece dolaşmak onu sıkmıştı. Üstündeki deri ceketi hızla çıkartarak köşeye fırlattı ve duvara doğru yönelerek ellerini sertçe duvara vurmaya başladı.
"Neden kimse birşey demiyor!"
"Niçin kimse konuşmuyor.!"
Sözlerini devamlı olarak tekrarlayan Chen dayanamayarak kapıya vurmaya başlamıştı. İçeriden bir doktor sinirle çıkarak chen'i köşeye çekti.
"Burası bir sağlık kurumu! Üstelik bu kız arkadaşınızda olan ilk durum değil. Kendisi zaten hastanemizde tedavi görmekte. Her zaman ki geçirdiği nöbetlerden biri sadece"
Şaşıran Chen aynı zamanda göz yaşlarını tutamadı. Ve iki elini birden doktorun yakasında buldu.
"Bu ne demek oluyor doktor!"
Doktor sinirle chen'i itti ve konuşmaya başladı.
"Soyeon 2 yıl önce beyin tümörü teşhisi koyulmuş bir hastamız. 2 yıldır epileptik nöbetler geçiriyor zaten."
Chen bir anda kendini diz çökmüş bir şekilde yerde buldu. Göz yaşları akmaya başlamıştı bile. Kendini tutamayan Chen elini yumruk yaparak yere vurdu. Chen küçük bir kız çocuğu gibi ağlıyordu. Sağ eliyle göz yaşlarını silsede , gözyaşları durmak bilmiyordu. Orada öylece durdu. Yarım saatten fazla sürmüştü. Gelen kişiler chen'e tuhaf şekilde bakarak yollarına devam ediyorlardı. Chen sonunda pes ederek yerden kalktı ve ceketini alarak yürümeye başladı. O sırada karşısına soyeon'un annesi geçti.
"Bir daha bu hastaneye gelme! Soyeonun da sakın karşısına çıkayım deme."
Soyeon'un annesi ağlar gibi oldu fakat kendini toparlayarak dişlerini sıktı ve kesin bir dil ile konuştu.
" O bu dünyadan gidene kadar karşısına çıkma. Huzurlu bir şekilde geride birşey bıraktığını düşünmeden gitmesine izin ver."
Chenin gözleri kan kırmızısı olmuştu. Ve bedeni çöküş derecesindeydi. Soyeon'un annesine aldırış etmeden ilerledi fakat soyeon'un annesi hiç beklenmedik bir şekilde chen'in önünde diz çöktü."Yalvarırım izin ver! Huzurlu bir şekilde gitmesine izin ver!"
Soyeon'un annesi hiç kırıklar içinde hastane koridorlarında bağırırken chen'in göz yaşları tekrar harekete geçmişti. Chen koşarak oradan ayrıldı. Her gün gittikleri araziye gittti. Soyeon'un buraya ilk geldiği gün tepede etrafında döndüğü banka doğru yaklaştı. Ve bankın üzerine çıktı.
"Gökyüzü olacağına söz vermiştin. Şimdi sadece arada sırada beliren yıldız olmana izin vermeyeceğim. Yada akıp giden bir deniz. Sen sadece gökyüzü olacaksın anladın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü Ve Sen
Short StorySoyeon tedavi edilemeyen bir hastalığa sahip olduğunu ve yaşamak için kısa bir süresinin kaldığını öğrenen bir üniversite öğrencisi.Universitenin havalı kızlarından biri. Üniversitede ezilen ve sevilmeyen chen ile tanışır ve ona aşık olur ama ailes...