-11

5 2 0
                                    

Ertesi gün gülerek uyanmiştım. Kötü bir günüm olacağını bilsem dahi pozitif başlamıştım güne. Elimle yüzümü yıkayıp mutfağa indim. Herzamanki gibi nescafemi hazırlamıştım. Televizyonda canlı bir müzik kanalı açtıktan sonra ocağa iki dakika önce koyduğum yumurtayı karıştırdım. Altını bir az daha açıp masaya tabakla catali koymuştum. Üstüne de yumurta. Zengin bir sofra değildi. Domates doğrayacak kadar enerjikte değildim. Hem gerekte yoktu. Gün boyunca fazla acikmiyordum. Veya bu toklugum saatler sonra yaşayacağım acıyı düşündüğüm içindi. Saate baktığımda, öğlen bir idi. Gece yarısına çok vardı. Lakin göz açıp kapayıncaya kadar geçecek bir süreydi bu.

Sitede bir süre dolandiktan sonra saate baktım. Üç saat vardı. Güneş ufuk cizgisindeyken bu ani fotografladim. Beynimde. Sarimtrak rengi pempe ve kırmızı.. o kadar harika bir görüntüydüki. Güneşin batişindan sonra girmiştim eve.  Sonra odama çıkıp çantamı almıştım koluma. İçine biraz daha para koyup cebimdeki telefonu aldım. Taksiyi aradım ve..

Kapattım..

Neden? Telefon açılsa sadece çığlık atabilecek bir durumdaydim çünkü. Sadece ruhumun işiteceği çığlıklar. Ama,
Sanırım başka biri daha hissetmiş olmalı.
Hani sürekli baygın gözlerine çeşitli yorumlar yordugum adam.

Tuna arıyor...

"Alo?"

"Selam," titrek sesime karşılık titrek sesiyle karşılık vermişti. Nedeni ise dudaklarını aralayadığında öğrendim. "Dün için... açıkçası bu kadar çok icmezdim. Herneyse teşekkürler."

"Önemi yok. Seni öyle birakamazdim." Dedim. Cümleyle yaptıklarım arasında bir çelişki fark etmiştim. Onu bırakıyordum. Hayır, hayır! Bırakmak beni bencilce gösterirdi. Belki hayatından çıktığımda daha çok mutlu olacaktı. Kimbilir?

"Bugünde yoktun?" Dedi. Hayal edebilmiştim görüntüsünü. Baygın bakışlı yüzde oynayan bir ağız. Mimik yok. "Sorun yok degil mi?"

"Hayır, hayır." Dedim. "Biraz yorgundum."

"Şimdi nasılsın?"

"Gayet iyi. Biraz yürüyüş yapayım dedim."

Duraksadı. O anda çenemi tuttuğumu fark ettim. Acı verici bir gerçekti bu.

"Dışarıda misin?"

"Evet." Sonraysa görüşmeyi iyi akşamlar diyerek sonlandirmışti. Tabii ondan önce gelip beni malum yürüyüş yerinden almayı teklif etti. Cevap ise hayırlı.

Saate baktığımda taksiyi aramiştim bile. Yarim saat sonra sitenin önünde bekliyordum. Kolumda lacivert çantam icinde de eşalarim. Arabaya binip taksiciye yolu yarif ettim. Zaten bir sure sonra dönüş yoktu dümdüz ilerliyordun asfaltta. O sıra hem yolu izliyor hem de agzimdan firlamak üzere olan kalbimi ritmine geri sokmaya çalışıyordum. Taksimetreye baktığımda durmasını söylemiştim. Çünkü cebimdeki parayı yarına kadar tutmalıydim. Taksici ormanın önünde durduğumuzda aynadan garip bakışlarını yolladı.

Neden buradasın?

Her şeyi anlatmak istiyordum. Karşımda tanımadığım biri olsa dahi. Bosaltmaliydim ruhumun yükünü. Ve bunları kendi kendi içinde tartışarak yapamazdım. Pskologluk işide yatmıştı artık. Belki bir kaç yıl sonra tekrardan giderdim psikoloğa. Ama simdi bana aynadan tip tip bakan taksici vardı.

Dudaklarımı araladım..
Derin bir nefes aldım..
Elimi kapının koluna koydum
ve
dilimin döndüğünü hissettim.

"Teşekkürler."

Sonraysa diğer elimdeki parayı verip taksiden koşar adım uzaklaştım. Yine yapamamiştim. Veya beynimin içindeki şeyler bana yapmamami söylüyordu. Lanet giresice fikirler!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 16, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YALAN SÖYLEDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin