Sonunda bir arkadaş bulduğum için mutluydum. Ha bu arada çocuğun ismi Barış'mış. Sanki onu bilgisayardan tasarlamış gibi hissediyorum. Bütün özelliklerimiz (burçlarımız hariç) aynı. Okul halâ sıkıcı ve üstüne üstlük sınavlar yaklaşıyor. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok.
*İKİ HAFTA SONRA*
Bütün sınavlar bitti ama geriye kalan sınav en çok korktuğumuz sınavdı. MATEMATİK! Bu kelime bizim sınıfça en uzak olduğumuz kelime olsa gerek heralde.
Eve gittiğim gibi yaptığım ilk iş hızlıca kıyafetlerimi çıkarmak ve matematik hakkındaki herşeyi masamın üstüne koymaktı. Uzun bir süre kitaplardaki konulara gözgezdirdim. Barış'ı arayıp ne yaptığını sorduğumda duymak isteyeceğim son şeyi söyledi. KOPYA ÇEKMEK. Her ne kadar tembel olsamda kopya çekmeyi onursuzluk olarak görmüşümdür. Bir süre bu konuyu düşündüm ve tek çareyi kopya olarak görmeye başladım. Sanırım yapılacak tek birşey vardı. KOPYA HAZIRLAMAK.
Öğretmen sınıfa girip kuralları söyledikten sonra farkettim ki tek kopya çekecek olan ben ve Barış değildik. Sınıftaki öğrencilerin avuçlarına yapıştırdıkları küçük kâğıtları görebiliyordum. Demek ki kopyayı tek çare olarak görenler sadece biz değilmişiz. Öğretmen sınav kâğıtlarını dağıttıktan birkaç dakika sonra kopya çekmeye başlamıştık. Tek umudumuz yakalanmamaktı. Bir süre sonra fark ettik ki duamız kabul olmamıştı. Üçüncü sırada oturan ve sanırım sınıfın en uzunu olan çocuk elini kapatmayı unutunca hoca tarafından yakalandı. Çocuk kâğıdı alınınca üzüntüden kafasını sıraya gömmüştü. Bizde bu olay üzerine kâğıtları saklamak için elimizden geleni yaptık. Sürenin bitmesine az kalmıştı ki öğretmen benim sırama yöneldi. Öğretmenin her adımında kalp atış hızım artıyordu. Elimi istemsizce çok güçlü bir şekilde sıkmaya başladım. Keşke yapmasaydım. Bu yaptığım öğretmenin dikkatini çektiği için avucumu göstermemi istedi ve avucumu açtığımda çektiğim kopya ortaya çıkmıştı. Benim yüzümden yanımda oturduğu için Barış'ında avcunu açmasını istemişti ve ikimizinde kağıdını sinirle çekip masasına bıraktı. Bizde uzun boylu çocuk gibi kafamızı sıraya gömdük. Düşündüğüm tek şey kopya çekmeyi bile başaramamıştık.
Ders arasında üçümüzde öğretmen ile müdürün odasına gittik. Müdür kopya çektiğimizi öğrenince üçümüzede tutanak tuttu. Biraz azar işittikten sonra sınıfımıza çıktık. Sınıftaki herkes mutluluktan havalara uçuyordu. Çünkü onlar yakalanmamıştı. Hayatımızda ilk defa onursuzluk olarak gördüğüm şeyi yapmaya çalışmıştık ama onu da elimize yüzümüze bulaştırmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asosyal Hacker
RandomMerhaba ben Murat. Evet, asosyalim ve insanlara bakış açım biraz farklı. Her hikaye kahramanı gibi benim de annem ve babam 'bir kazada' öldüler. Büyükbabam ve büyükannem ile kalıyorum. Bana bir şey olmasın diye ellerinden geleni yapıyorlar. Umarım b...