3. Bölüm

47 0 0
                                    


Sabahın köründe kalkıp özenle hazırlandım. Sonunda buluşmayı kabul etti hayal gibiydi. Bir otelin önünde buluşucaktık. O otelden başka bir yer bilmediğim için. Buluşma saati gelip beklemeye başladım.

Bir cadde üstündeydi dört yol ağzındaydı otel, ben ise etrafıma olduğum yerde bakıp duruyordum. Nereden gelecek bilmiyorum ki. Kalbim duracak gibiydi. Bu bekleyiş değil ölümdü. Bir an önce olsun bitsin istedim.

Sonunda çok uzaktan kız arkadaşlarıyla beraber bana yürürken görebildim onu. O an filmden bir kare gibiydi. Etraf karardı spot ışıklar sadece onu gösteriyordu. Bu gerçekmiş inanın bana. Ne yaptığımı daha sonraları hatırladım. İstemsizce ayaklarım ona gidiyordu kontrolü kaybetmiştim. Hissetmiyordum uyuşuk gibiydim ama en ince ayrıntısına kadar gülüşünü, gamzelerini giydiği kıyafete kadar yıllar geçse de hatırlıyorum. Siyah renk kot, kırmızı kazak, saçlarını kıvırcık yapmıştı.

Ayaklarım ona vardı. Kız arkadaş grubunun yanında çekip aldım onu. Koluna girdim. Kızlara ne saçmaladığımı hatırlamıyorum ama çok gülmüşlerdi. Önemli değildi benim için.

Süveydamın tepkisi çok netti çekip çıkardı kolunu ve sevmediğini söyledi.  Yerin dibine girmek istedim ama sonra yanında olma hissi bu düşünceden uzaklaştırdı.O benim yanımdayken  hani derler ya su gibi aktı zaman  aynen işte öyleydi. Zamanı durdurmak istersiniz ya ama imkansızdır. O gün çabuk bitti ne olduğunu anlayamadım. Güzel bir kahvaltı hayal etmiştim onunla kahvaltı yaptık sözde ama ne yüzüne bakabildim ne de bir şeyler yiyebildim. Sonra sinemaya gittik. Ki biletleri bile saklardım. Yıllar sonra özlemini çektiğim kadın yanımda oturuyordu. Ama ben ne konuşabiliyor ne de dokunabiliyordum. Bir filmin adı aklımda. Nefes filmi. Kaç defa gittim onunla bilmem. Bir türlü onu izlemekten filme sıra gelmedi. Halen izlemiş değilim. 

Günün sonunda yolcu ettim onu. Rüya gibi bir gündü benim açımdan. Ama onun öyle düşünmediğine eminim.

Hala ortada bir şey yok. Sadece arkadaşız. Tek tük konuşabiliyoruz. Hafta içi zaman geçmiyor hafta sonunu iple çekiyorum. Ama maalesef kendini geri çekiyor ve her hafta görüşemiyoruz. Bu böyle devam ederken o meşhur tarihte yine bir cumartesi günü buluştuk. Bu sefer konuşmaya kararlıydım ve bu işi neticelendirecektim. Ya artık olacaktı ya da olmayacaktı.

24 Ekim 2009...

İstasyon caddesinde amaçsızca bir aşağı bir yukarı yürüdükten sonra bir yerlerde oturup konuşmaya karar verdik. Sıradan bir cafeye gittik. O yanımda olduğunda yerin mekanın önemi yok. Sokak ortasına da otururdum. O ne derse kabul. Önemli olan onun düşüncesi, onun rahatı.

O garsondan bir şey istedi bende aynısından söyledim bir an önce bu fasıl bitsin gelen giden olmadan konuşalım istiyordum. Sonunda geldi içecekler ve ben direk konuya girdim.

- bana olan hislerinden bir değişiklik var mı ?

Şaşkınlıkla cevap vermeye çalıştı.

- evet bir değişiklik oldu. İlk başlarda sana olan inancım yoktu ama bunu kanıtladın. Diyordu

Ben ise sadece susup sorduğum sorunun cevabını dinliyordum.

Bu gibi bir kaç cümleden sonra denemeye karar verdiğini söyledi. Hemen müdahale edip ben sözünü kestim ve başladım.

- o kadar kolay değil. Diyince şaşırdı ve dinlemeye devam etti.

- senden istediğim 3 şey var. Bunları yapabileceksen eğer güveniyorsan başla yoksa hiç olma hayatımda. Yokluğuna alışkınım kaybedecek bir şeyim yok ama kazanacak çok şeyim var.

Şaşkınlığı devam etti sonra yerini gülümsemesi aldı.

- yalan yok, aramızda üçüncü bir kişi yok. dedim hızlıca bunlar da önemliydi tabi ama asıl önemli olan üçüncüsüydü.

- üçüncü ve en son şey ise senden istediğim ayrılık fikri aklına ilk düştüğü zaman bana bunu söyle.

İlk önce anlayamadığı belliydi tuhaf bir şekilde baktı ama sonra detaylı olarak anlattım.  

Başladık.

Zor günler geçti, mutsuz, umutsuz günler... artık mutluluğa doyacaktık. Yani öyle sanıyordum...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SüveydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin