2. Bölüm

51 1 0
                                    



Okuduğum üniversiteye kadar hayatımı ona göre düzenlemiştim. Süveyda ile  liseden  mezun olduktan sonra 3 ay küs kalır ancak 1 ay sağlıklı iletişim kurabilirdik.  Sivas'ı kazandığını bir yıl sonra öğrenebilmiştim. Ne okuduğunu, nerede kaldığını, buna benzer bir çok soru cevapsızdı benim için. Ertesi yıl sınav tercihimi bölümden yana değil, şehirden yana seçtim. Tercihimin tamamı Cumhuriyet Üniversitesinin bölümleriydi.

Üniversite sınavı yerleştirme sonuçları açıklandı. O günün akşamında ona mesaj attım. Kendisi üniversite kazanmamı okumamı çok istiyordu. Ben ama onun nereye gideceğini bilmediğim için bir yıl açıkta kalmıştım. Sade bir mesaj yazdım ona.

-Sonunda istediğin oldu. Üniversiteyi kazandım, dedim.

-Çok sevindim. Nereyi kazandın?

-Sen tahmin et ?

-Sivas mı?

-Evet.

Bu kadar. Çok acı değil mi ?  Daha sonra ne mesaj geldi ne de arama. Ona mesaj yazdığımda Sivas'a gittiğini yolda olduğunu sonradan öğrendim. Yol boyunca düşünmüş. Ara sıra ona ilgimden bahsettiğimde ciddiye almazdı beni ya da konuyu değiştirmeye çalışırdı. Sebebini sorduğumda ise alkollü olduğumu söylerdi. Ama bilmiyordu tabi ki. Ayık kafayla düşündüğün her şey sarhoş kafayla dile gelir. Ben kendime bile itiraf edememişken onu kabullenmesi tabi ki zaman alacaktı.

Hayatıma dokunacak ya da hayata dokunan bir yol çizmiştim.

Bir kaç hafta sonra onun yaşadığı şehirdeydim. Uykusuz geçen zor bir yolculuktan sonra onun gezdiği sokaklarda geziyor, onunla aynı havayı paylaşıyordum. İnsan aşık olunca dünyayı farklı görür ya bende de durumlar öyleydi. Okul kaydı kalacak yer bulma faslından sonra yapacak başka bir şey kalmayınca  yalnızlığımı tekrar iliklerime kadar hissettim.

Sivas'a  gittikten sonra 2 yıllık bir üniversite okuduğunu üstelik 2. sınıf öğrenci olduğunu öğrendim. Yıkımdı benim için. Onunla sadece bir yıl aynı şehirde okuyabileceğim için.Okuduğu üniversitenin de bir ilçe de olduğunu daha sonra öğrenecektim. Bu daha az görüşmek demekti. Ama ben bunları düşünürken orta da daha hiç bir şey yoktu. Kendi hayallerimde yaşıyordum.

2 haftadır Sivas'tayım ve daha yüzünü görmeyi bırak sesini bile duyamıyorum. Yaşadığım onca şey rüya olmaktan çıktı kabusa doğru gidiyordu. Sivas'a gelmeden önce daha çok konuşuyorduk. Onu da anlamaya çalışıyordum ama bu sefer bencillik etme sırası bendeydi. Çok inatçı bir yapısı vardı sözünden zor dönen biriydi. Kaldığım pansiyonda bavulum dolabımda açılmadan hala duruyordu. sadece içinden bir kaç kıyafet çıkarmıştım. Gitmek geliyordu dayanması güçtü. İstediğim ve düşündüğüm her şey tersine gidiyordu. Cuma günüydü. Telefonla en son konuşmamızda görüşmeme kararı almıştı. Şehir merkezine gelecekti ama benimle görüşmek istemiyordu.

Düşünün şimdi...

Bana olan duygularından emin olmadığını, benim onu çok etkilediğimi bu sebeple görüşmek istemediğini söylüyordu. Bunu benim anlamam çok zor. Sadece ondan istediğim bir kez görüşmek ve eğer gerçekten bunları yüzüme söyleyebiliyorsa ya da hislerinin bu olduğunu anlarsam hayatından sonsuza kadar çekip gitmek. Ne kadar acınası bir durum değil mi ? İnanın bundan hiç rahatsızlık duymadım. Tek bir an bile. Ben her zaman elimden geleni yaparım hatta zaman zaman fazlasını.

Cuma akşamıydı. Pansiyonun yakınlarında bir pub vardı. Soluğu orada aldım. Sivas'taki son günüm olduğunu düşünüyordum. Bir kaç bira içtikten sonra telefonum çaldı. Arayan annemdi. Rutin ve ruhsuz bir konuşma. Anneler hisseder mi bilemem ama bir şeylerin ters gittiğini sanırım anlamıştı. Görüşme devam ederken telefondan gelen uyarı sesiyle ekrana baktım. Arayan oydu. İmkansızdı. İnanamadım. Bu kelimeler inanın bana çok yetersiz.

Bana telefonda sadece "Yarın geleceğim" dedi.  Bende sadece "Tamam"  diyebildim. Bu cevap ona yetmedi "Neden diye sormayacak mısın?" dedi. Bende Hayır." dedim... "Sen geleceksin ya önemli olan o".

SüveydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin