Iyi okullar sizleri seviyorum😘..
Hastanenin kapısına gelmiştim ve kapıda barklarin birinde oturmus Kaan'ı gördüm şaşırdım. Ne işi vardı burada? Niye burada bekliyordu? Neden içeri gitmiyordu? Yine aklimda deli sorular. Hemen yanına gittim. "Niye burada bekliyorsun?" Yüzüme bile bakmadı ve cevap vermedi. "Sana diyorum!" Bu sefer kafasını kaldırdığında gözleri şişmişdi uykusuz gözüküyordu. "Ne var Gül?" Sesi bir anda yükseldi ve ürktüm. "Niye bağırıyorsun sen ya birşey sordum sadece.!" "İyi değilim bulaşma bana bir şey de sorma mümkünse." Neyi vardı bunun ya niye bu kadar meraklıyım anlamıyorum ama öğrenmem lazım yoksa olmaz dayanamam. Bunu öğrenme zamanı şimdi değil bunu biliyordum. Yoksa elinde kalırdım zaten hastanedeyiz öldürürdü beni. "İyi tamam birşey sormuyorum. Ben yukarı çıkacağım geliyor musun?" "Ha! Yok, hayır gelmiyorum." Soracağım çok şey var ama ölmek istemiyordum o yüzden birşey sormayacağım. "Peki o zaman ben çıkıyorum. Ha bu arada, derse geç kalabilirim." "Bugün ders yok tatil." Çok mutlu oldum ya zaten yorgundum bide Burak vardı gün boyu başında olacaktım. "Niye tatil yaptın?" Olamaz soru sordum inşallah öldürmez beni. "Gül sana soru sorma dedim!!" Sesi gür çıktı korktum bir an titredim. "Sadece bir soru sordum bu kadar bağırmana gerek yoktu. Neyse ben Burağın yanına çıkıyorum." dedim ve birşey demesini bekledim ama birşey demeyecekti sanırım. Tam arkamı döndüm gitmek için adım atarken birden kolumu tuttu. Sıkı bile tutmasına rağmen huzur veriyordu eli bana. Geri döndüm birşey demedim ondan gelecek sözleri bekliyordum. "Şey! Gül Burak nasıl olduğuna dair beni haber eder misin şuan durumu nasıl bilmiyorum onu merak ediyorum." Tam ağzımı açacakken "Sakın sakın soru sorma dediğimi yap." Emir eder gibi yap ne ya. Kafamı salladım onayladım yüzünde bir tebessüm oluştu. Ne güzel bir tebessüm öyle ufacık bir tebessüm bir insana bu kadar mı yakışır. Eriyordum resmen. Kendime gelmem lazımdı hemen kendime geldim "Ben gitsem iyi olacak." dedim ve arkamı döndüm hastaneye doğru ilerledim.
Ben aşık mı oluyordum yoksa. İçimde çok güzel hiç tatmadığım bir his. Ona her baktığımda gözlerinin kahverengi ormanında kayboluyordum ben. Orada yaşamak istiyordum. Sadece ben olmak istiyordum orada ruhu, kalbi, bedeni benim olsun istiyordum. Onu düşüne düşüne Burağ'ın yanına ne zaman geldiğimin farkında bile değildim. Kapıda babası vardı annesi yoktu sanırım o içerdeydi. "Merhaba efendim!" "Merhaba güzel kızım hoş geldin." "Teşekkür ederim hoşbuldum. Şey Burak o nasıl?" "Yeni uyandı şimdi biraz iyi annesi yanında zaten bende oğlumun o haline dayanamadım odadan çıktım." "Dün gece ameliyata neden tekrar aldılar." "İç kanama geçiriyordu riskli bir ameliyat geçirdi. Çok şükür ki şimdi durumu iyi." Olamaz ya ne olmuş böyle. Kendimi çok sorumlu hissediyordum o ameliyat olurken ben evde sıcacık yatağımda uyuyordum ama şimdi durumu çok şükür iyi çok mutlu oldum. "Yanına gidebilir miyim?" "Tabi kızım git sen." Ufak bir tebessümle odanın kapısını çaldım, kapıyı açtım annesi gözleri yaşlı Burağ'ın ellerini tutuyor. Burak ise uyuyordu. Annesi beni görünce göz yaşlarını sildi ufak bir tebessümle güldü ve "Gel. Hoşgeldin kızım." "Teşekkür ederim hoşbuldum. Burak nasıl oldu?" "İyi biraz az önce uyudu." "Siz isterseniz biraz dışarı çıkın hava alın birşeyler yiyin ben dururum başında." Annesi biraz durakladı ama oğluna döndü baktı ve tuttuğu ellerini öptü kafasını onaylar gibi salladı. "Tamam. Oğlum sana emanet güzel kızım bir şey olursa seslenirsin bize." "Tamam efendim aklınız kalmasın burada ben varım bir saniye Ayrılmam başından merak etmeyin." hafif gülümsemeyle odadan çıktı.
Uyuyordu sessizce. Çok masumdu yüzünde yaralar bile o masumluğunu koruyordu. Annesinin oturduğu sandalyeye oturdum ve onu incelemeye başladım. Yüzündeki yaraları, sargılı eli başı. Nasıl bu hale geldi? Neden böyle oldu? Acaba benim bir payım var mı bundan? Biliyordum Burak beni seviyordu bunu kaç kez dile getirdi ama onu üzmek istemiyordum fakat ben ona karşı arkadaş sevgisinden öte birşey hissetmiyordum. Evet çok eğlenceli beni sürekli mutlu ederdi ama sadece arkadaş sevgisi biriktirdim içimde. Ben sanırım başkasını seviyordum. Evet evet ben Kaan'ı seviyordum. Onun her zerresi, ufacık tecessümü, ses tonunu bide en önemlisi kokusu bana huzur veriyırdu. "Gül" Burağ'ın seslenmesiyle kendime geldim düşüncelerimden sıyrıldım. Bana sesleniyordu konuşmakta zorlanıyordu. Uyuyordu ama nasıl benim burada olduğumu bildi. Hemen ayağa kalktım ellerini tuttum "Buradayım merak etme başındayım." Konuşmaya çalışıyordu birşeyler söylemek istiyordu. "Ö-özür dilerim." "Şşt zorlama kendini." Konuşmakta zorlanıyordu kendisini yormaması lazımdı yeni kendine geliyordu. Özür diledi neden özür diledi anlamış değilim hayla ama soracak da değilim bu sefer merakıma yenik düşmeyecektim. Eninde sonunda öğrenecektim ama şimdi olmaz yoramam onu konuşmakta bile zorlanıyor. Elimi çekecekken daha sıkı tuttu bırakmadı. "Bırakma!" dedi. "Tamam merak etme buradayım bırakmıyorum. Dinlen sen başındayım ben. Bir ağrın sızın var mı, iyi misin?" Başını onaylar gibi salladı ve "İyiyim." "Hadi uyu sen." dedim ve gözleri zaten kapalıydı hiç açmamıştı sanırım uyudu. Bende yerime geri oturdum ve ellerini hayla tutmaya devam ettim. Çok uykum vardı başımı yatağa dayadım ve gözlerim git gide ağırlaşmıştı. Sonra gözlerim kapandı.
Biraz uzun süre oldu ama olsun canlarım umarım begeniyorsunuzdur. Bir sorunuz bir öneriniz olurda mutlaka mesaj attın yorum yapın. Bu arada beğenmeyi de unutmayın sizleri seviyorum ve kocaman öpüyorum 😘