Bölüm |4|

28 2 0
                                    

Ayılamamıştım bir türlü. Uyku beni bırakmıyordu.

Baş ucumda sabırsızca ayaklarını yere vuran Greta’yı görünce gözlerim kırpıştırdım. Greta, ailemizin en uzun zamanlı çalışan hizmetkarıydı; gerçi oldum olası bu kelimeden nefret etmişimdir bu yüzden ona yardımcı demeyi tercih ederim. Kendimi bildim bileli o hep vardı. Sanki Greta bu eve ait bir gölgeydi. Bu evle, benimle birlikte doğmuştu ve bildiğim 17 yıllık geçmişimde daima bu evde kalmıştı. Bizimkiler onu kovmaya tenezzül bile etmemişti çünkü hepimiz onun tüm içtenliğiyle bu ailenin dramına katlandığını biliyorduk.

“Kahvaltıyı kaçırdın; annen tüm öfkesini bize püskürttü.” Ayılmak için yatakta doğrulduğumda Greta bana bir saç tokası uzattı. Silik bir gülümsemeyle Greta’ya bakarken saçımı örmeye çalıştım. Yanlardan çıkan küçük tutamları kulağımın arkasına aldı.

“Alarmı kurmadım sanırım. Bunun üzerine başını sağa sola salladı. “Saat 9’da çalmaya başladı; alarm için çok hafif bir şarkı seçmişsin; ninni gibi gelip seni uyutması normal.”

Beni ayağa kaldırmak için ellerimden tuttu. Sabahları başımın döndüğünü, dengemi her defasında kaybettiğimi bir tek o biliyordu.

"Kaybın için üzüldüm. Arkadaşın yani..."

Bu konuyu pat diye ortaya atacağını hiç tahmin etmemiştim. Gülümseyerek onu geçiştirdim. Ama Greta beni umursamadan devam etti. "Kıymetini kaybedince anlıyorsun. Ama hayat böyle; insanlar hayatına gelip giderler. Kalmanı istediklerin bile sonsuza dek kalamaz."

Bu konuyu konuşmak canımı sıkmaya başlamıştı. Bitmek bilmeyen nasihatlerden öğrenmem gereken kadarını zaten öğrenmiştim. Greta'yla havadan sudan konuşamayacağımı da bildiğimden ona başka bir şey sordum. Aklıma ilk düşen soruyu. "Will hiç gelmeyecek mi?"

Göz ucuyla bana baktı.

"Senin zamanında değiliz, Greta." Azarlanmış gibi başını eğdi hemen. Ondan özür dilemek için ağzımı açtığımda da benden önce davrandı.

"Babanız üniversitedeki konferansa konuşmacı olarak gitti; annenizde onu desteklemek için orada bulunacak yani tüm gün boyunca aşağısı güvenli." dedi bir solukta. Greta'yla aramızdaki ilişki böyleydi işte. Bazen aramızdaki görünmez duvarı kaldırıyordu ve böylece bana dünyadaki en yakın kişi oluyordu. Böyle zamanlarda onu daha çok seviyordum çünkü önyargılarımızı bir kenara atmış, kimliklerimizi unutmuş iki yakın arkadaşa dönüyorduk. Bazense kim olduğunu hatırlayıp bana o soğuk ve resmi tavrını takınıyor, aramızdaki görünmez duvarı sağlamlaştırıyordu.

Yine o duygusuz görünen ses tonunu takındı. "Anneniz her ne kadar size kahvaltı hazırlamayacağıma dair emir verse de Fidel görmeden size kahvaltı hazırlayabilirim." Fidel'in evde gölge gibi gezinen gammazcı varlığını hatırlayınca somurttum. Fidel bu lanet evde gölgelerin arasında yaşayıp bizi izleyen beceriksiz herifin tekiydi. Onu pek görmezdim ama evdeki her adımımı izlediğine emindim. Annem, sağ kolu olması için ona epey bir para ödemiş olmalıydı. Bir hatamı yakalamak için yanıp tutuştuğunu biliyordum. Ama ona koz vermek gibi bir niyetim yoktu.

"Teşekkür ederim Greta; ayaküstü bir şeyler atıştırırım."

Başını iki kere aşağı yukarı salladıktan sonra gülümsedi. Tam odadan çıkacakken kapının eşiğinden döndü ve bana baktı. "Bu akşam fazla göz önünde olmayın lütfen. Tahmin edemeyeceğiniz kadar çok kızdılar. "

Aslında... Tahmin edebiliyordum.

En fazla ne kadar kızabilirlerdi ki? İkisinin de sınırlarını görmüştüm nasılsa.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 30, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gods & MonstersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin