Yeni bir sondan herkese merhaba!
Bugün sizlerle alışıla gelmişin dışına çıkıp farklı bir şeyler yapalım istiyorum. Öyle sıradan bir yazı yazmaktansa size hitap eden bir şeyler olmalı mesela. Bu yüzden düşündüm de sizlerin damak zevkine uygun tam hayat tadında bir tarife ne dersiniz?
Cevabı evet olarak kabul ediyorum ve tarifimize başlıyorum.
Tarifimiz öncelikle izleyenlerin çok hoşuna gidecektir. Fakat tadanlar için pek bir mutluluk söz konusu değildir.
Tarifimizin adı:
BİR DİLİM MUTSUZLUK TURTASI
Malzemeler:
Bir adet aptal,
Çok sayıda düşman
Dost kazığı
Maskeler
Bıçaklar veya kesici aletler
Göz kararı gözyaşı
Püf noktalar: Turtamız tatlı değil tuzludur. Malzemelerin art arda olabildiğince hızlı karıştırılması gerekir. Kesinlikle dinlenmesini beklemeyiniz.
Hazırlanışı:
Bir adet aptalımızı önümüze alıyoruz. Önce onu olabildiğince seviyoruz. Bu yemek için çok önemli bir noktadır. İçerisine sevgimizi katıyoruz. Daha sonra aptalımız iyice yelkenleri suya indirdiğinde bir anda çok sayıda düşmanı çevresine serpiştiriyoruz. Morarıncaya kadar hepsiyle terbiye ediyoruz. Maskelerimizi ortaya çıkartıyor ve dost kazığı ile birleştirip tencereye boşaltıyoruz. Güveni yok olana kadar hızlıca çırpıyoruz. Çırpma işlemi tamamlandıktan sonra hayallerinin suyu çıkana kadar biraz yoğuruyor yoruyor ve halk dilinde dövüyoruz. Tenceredeki aptalı tahta üzerinde ters çevirip sırt kısmından bıçak darbeleri ile kesiyoruz. Tamamiyle parçalara ayrılmış olan aptalı -40 derece soğukta sahil kenarında bekletiyoruz. 3 gün beklettikten sonra göz kararınca gözyaşı ile mutsuzluk turtamızı servis ediyoruz.
Tarifimiz bir defaya mahsus olsa dahi damağınızda bıraktığı tat hayatınız boyunca devam edecektir. Bu yüzden keyfini çıkarın çünkü siz keyfini çıkarmadan o sizin keyfinizi kaçırabilir.
Hiç sevmediğiniz bu tarifi sizlerle paylaşmaktan büyük mutsuzluk duyuyorum. Umarım okumaktan keyif almamışsınızdır. Hatalar varsa düzelmeye çalışmayın kez hangi ucundan tutarsanız tutun diğer ucundan kopacaktır.
Bir günün daha "BAŞ"ına geldik. Bir sonraki "SON" da görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE END
Non-FictionSon nedir? Son denilince akla ilk ne gelir mesela? Bitmişlik, tükenmişlik? Hangisi daha iyidir? Sonlar mı, başlangıçlar mı? Sonu bilemem ama ben sanırım dibe vurmuş, dibini görmüş gibiyim. Bu yüzden şimdi sizlere sondan yazıyorum. Keza baş...
