- 3 gün sonra -
Elimdeki kupayı yavaşça beton zemine koyarak fırçamda ki soft yeşil rengi fırçayı hafifçe dalgalandırıp tuvale ilk darbemi indirdim . Gözlerimi kapatıp tuvale alnımı dayayıp o görüntüyü tekrar gözlerimin önüne getirip diğer fırçayı elime alarak kum rengi boyayı yavaşça dağıtıp boyanın tuval üstündeki dansını hayranlıkla izledim.
Benim için hayat tamamen buydu ! Resim ...
El yeteneğimin olduğunu keşfettiğim de daha altı yaşındaydım . Her zaman ki gibi tek başıma mücadele edip tutunacak bişeyler bulmuştum . Yüzümü güldüren , beni değerli hissettiren bişeyler .
Her yaptığım resim , her boya , her fırça darbesi , hepsi benim büyülü dünyam , kaçışım , sığınağım ...
Kulaklığımda ki Manuş baba bana enerjiyi fitillerken hızlanıp kendimi kaybetmiştim . Kaç saattir bu parkta oturmuş , boyalarıma gömülmüştüm bilmiyorum ama artık parmaklarım karıncalanmaya başlamıştı . Ne zaman boyalarımın başına geçsem sonuç hep bu oluyordu . Kendimi kaybedip saatlerce boyardım .
Kulağımda ki kulaklığın çekilmesi ile fırçam elimde donup kaldım . Hafifçe başımı yana çevirip baktım . Daha önce hiç görmediğim bi adam yanı başımda duruyordu .
Fırçayı indirip kulaklığımı elinden hiç de nazik olmayan bi şekilde çekip aldım .
" saatlerdir sizi izliyorum . İşinize aşık birisiniz belli . Gözünüzü kırpmadan saatlerdir çalışıyorsunuz " adamın hayran çıkan sesi ile gözlerimi devirip fırçalarımı toplamaya başladım . Bu tipleri gayet iyi tanırdım .
Fırça çantamı sıralayıp deriyi sarıp bağladım . Yanımdaki çantama atıp tuvalimi almak için döndüğüm de resim yoktu . Elim öylece havada asılı kala kaldı.
Bu neydi şimdi!
Birden ayağa kalktığımda arkamda ki adamlarla kala kaldım . Az önce yanımda olan adam şimdi elleri cebinde yüzüme bakarken arkadaki dört iri yarı adamlardan birinin elinde resmim duruyordu .
Derin bi nefes alıp sesli şekilde " ya sabır . Her türlü manyak nie beni buluyor ki ! "
" yanlış anladınız beni . Sadece resminizi gerçekten çok beğendim ve satın almak istiyorum . Bu arada adım Cihan " elini tokalaşmak amaçlı uzattığın da bende tam aksine ellerimi arkamda bağladım . Ses tonu o kadar tanıdık geliyordu ki . İsmini söyleyince gözlerime özlem çökmüştü . 10 yaşındayken ayrılmak zorunda kaldım canım arkadaşım aklıma gelmişti . Aynı adı taşıyorlardı . Ama yüzleri hiçte birbirine benziyordu . Gözlerime hüzün çöksede bakışlarımı sertleştirmiştim .
Dik bir şekilde gözlerine bakıp " kim olduğun yada adın beni ilgilendirmiyor . Şimdi şu arkanda ki gorillere söyle hemen resmimi geri versinler " sinirden gözlerim dolmuştu . Bu ne küstahlıkta böyle .
Ellerini teslim olurmuşçasına havaya kaldırdı . " sakin ol prenses . Amacım seni kızdırmak değildi . Ciddiyim ! "
Ellerimi arkamdan açarak gözlerimi baydım " gerçekten mi ya ? Bumu yani ? Geleceksin resmimi izinsiz alıp arkandaki adamlarına güvenip götüreceksin . Sonra bana laf ebeliği yapıcaksın . İyiymiş valla . Al lanet olsun al senin olsun . " işaret parmağımı tehdit edercesine kaldırıp " bidaha karşıma çıkma kafi " eğilerek sırt çantamı alıp şövalyemi katlayıp kucakladım . Söylene söylene ana caddeye çıkıp taksiye bindim .
Akşam olmuştu ama ben resme daldığım için anlamamıştım . O dangalak gelmese kim bilir daha kaç saat daha orda duracaktım . Aklıma gelen adamla hafifçe gülümseyip başımı salladım . Manyak herif ! Uzun geniş omuzlu biriydi . Kumral ten rengi koyu kahveye yakın saçları , Çimen yeşili gözleri vardı . Hele o ukala tavırları . Gözleri aklıma gelince boğazım düğümlendi . Cihan ... canım arkadaşım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSANMIŞ AŞK
RomanceHayat ne kadar acımasızsa bir o kadar da yorucuydu . Elimi karnımın üstüne koyup bu hale nasıl geldiğimizi düşündüm . Babamın oynadığı bir oyun yüzünden tüm hayatım alt üst olmuş , yaprak misali aylarca savrulmuştum . Alazdan kaçmak için herşeyi ya...