Merhaba arkadaslar bu benim ilk hikayem insallah beğenir okursunuz :)) <3
Hastanenin adını öğrendikten sonra koşarak evden çıktım. Garaja gidip Range Rover ime bindikten sonra gaza –basabildiğim kadar- basıyordum. Gözlerim buğulanıyordu ve başım dönüyordu. Derin nefes alarak kendime gelmeye çalıştım. Hastanenin önüne geldiğimde arabadan indim ve koşarak içeri girdim. Tekrar koşarak danışmaya gittiğimde derin derin nefes alarak ‘’Natalia Burimova’’ dedim hemşire; ‘’3. Kat 21 no’lu yoğun bakım’’ asansöre bindim ve 3 e bastım beklemeye başladım gözlerim 21. Yoğun bakımı ararken başım dönüyor ve duvardan güç alıyordum.
Yoğun bakımı bulduğum gibi camına yapıştım ve kanlar içinde annemi görünce yerde yığılıp kaldım.
-Stiles’ın ağzından-
Kahve almak için odadan çıktım koridorda ilerlerken yerde yatan bayılmış kızı gördüm. Kızı hızlıca kucağıma aldım sarı saçları kahve gözleri ve pürüzsüz bir yüzü vardı. Düşüncelerimden kurtulduktan sonra hemşire aramaya başladım. Birini bulduğumda kızı görmüş olmalı ki hemen beni bir odaya yönlendirdi, odaya girdim kızı yatağa hafifçe bıraktım. Acaba neden buradaydı?
Odadan çıktım merdivenlerden indim ve hastanenin kafe gibi olan yerine geldim kendime bir kahve aldım ve boş masalardan birine oturdum. Telefonumu çıkardım ve kurcalamaya başladım. Bir süre sonra canım sıkıldı ve masadan kalkıp yukarı çıktım.
-Stefanie’in ağzından-
Gözlerimi açtığımda bir anda nerede olduğumu anlayamadım. Kafamı kaldırıp etrafa bakınca hastanenin bir odasında olduğumu anladım. Olduğum yerden fırlayarak annemin olduğu yere gittim ve camdan bakarak beklemeye başladım doktorlar hala içerideydi. Yaklaşık bir saat kadar anneme bakarken ağlamıştım. En sonunda doktorlar çıkarken doktorun yanına gittim ve ‘’nesi var?’’ diye sordum. ‘’hastanın neyi oluyorsunuz?’’ ‘’kızı’’ ‘’durumu şuan kritik komaya girmiş ve birkaç gün içinde çıkmayabilir’’ dedi ve gülümsedi ‘’peki yanına girebilir miyim’’ ‘’sadece 5 dakika’’ teşekkür ettim ve bana verdikleri kıyafetleri giydim. İçeri girdiğimde bir anda üstümden bir ürperti geçti. Annemin yanına gittim ve soğuk ellerini tuttum. Teni bembeyaz olmuş ve dudakları morarmıştı, vücudunda birçok yara izi ve morluklar vardı. Onu bu halde görmeye dayanamıyordum ‘’lütfen uyan anne’’ dedim ve alnına bir öpücük kondurup odadan çıktım. Üstümdekilerden hızlı bir şekilde kurtuldum ve oturup beklemeye başladım. Sadece bekliyor ve ağlıyordum.
1-2 saatten beri burada kıpırdamadan ağladığıma eminim, kendime gelmem gerekiyordu artık annemin bana ihtiyacı benimde ona ihtiyacım vardı. Kalkıp boş ve sessiz koridorda ilerlemeye başladım. Merdivenlerden indim ve hastanenin kafesine ilerledim kendime bir kahve alıp balkon olan yere çıktım ve masalardan birine oturdum. Ben kahvemi içerken balkona bir erkek daha çıktı sanırım oda hastaneye gelmişti görevliye benzemiyordu. Simsiyah saçları ve açık bir teni vardı. Bir süre sonra önüme döndüm ve kahvemi içmeye devam ettim.
-Stiles’in ağzından-
Balkona çıktım ve dışarıyı izlemeye başladım. Bir süre sonra arkamı döndüm masada bir kız oturuyordu ve kahvesini içiyordu ama bana bir yerden tanıdık geliyordu ben onu hatırlamaya çalışırken kafasını kaldırdı ve bana baktı. Evet o bayılan kızdı. Yanına gittim ‘’merhaba’’. ‘’merhaba, siz kimsiniz?’’ ‘’Ben Stiles, birkaç saat önce seni yerde baygın bir şekilde bulmuştum alıp seni bir odaya götürdüm ‘’ ‘’ Bende Stefanie, beni o halde yerde bırakmanığın için teşekkür ederim.’’