3.BÖLÜM - BALERİN

205 14 16
                                    

Yağmurlu, serin bir sabaha uyanmıştım. Bunu pencerenin camına vuran, damlalardan anlamıştım. Rüzgarın etkisiyle hızla çarpıp süzülen damlalar, çizgi şeklinde yayılmıştı. Yatağımda dönüp durduktan sonra sırtüstü uzanmaya karar verdim. Gözlerimi diktiğim beyaz duvar, rengini değiştirmeye başlamıştı. Sararmaya başlayan tavana kaşlarımı çatarak baktım. Gözlerini dikmiş bakan sadece ben değildim. Öfkeyle bakan kehribarlar, kaşlarımı daha da çatmama sebep oldu. Gözlerimi tavandan alıp, cama çevirdim. Yağmur, şiddetini arttırmıştı. İçimdeki fırtınalar da yağmura eşlik etmek istiyordu. Büyük bir iç sıkıntısı midemde filizleniyordu. Bununla baş etmesi zordu. Her yağmurlu gökyüzü, bana o sokağı hatırlatıyordu. Hemen hemen her gün yağmur yağan bu eyalette işim fazlasıyla zordu. Ama unutmanın mutlaka bir yolunu bulurdum. Öncelikle kehribarlardan başlamalıydım.

Bir daha görmeyeceğim birini unutmak kolay olmalıydı.

Derin düşüncelere dalıp, saatin ilerlediğini farketmemiştim. Aklımdakileri geçiştirip hızla yataktan kalktım. Saat, geç kaldığımı hatırlatarak; büyük bir gürültüyle sarsıldı.

Yüzümü üçüncü kez yıkarken düşünmemeye çalışıyordum. Kafamı kaldırıp aynaya bakma cesareti göstermiştim. Solgun görünüyordum.

Banyodan çıkıp hızlı hareketlerle giyinmeye başladım. Pencereden yağmurlu havaya göz atıp, kazaklarımdan birini elime aldım. Dar kot pantolonumun üstüne, siyah salaş kazağımı geçirdim. Saçlarımı, kendi doğal haline bırakıp omuzlarımdan dökülmesine izin verdim. Kıvırcık ya da düz bir saça sahip değildim. İkisinin ortası olan dalgalı saçlarımı seviyordum. Şekil verme sorunum pek olmuyordu.

Aynaya baktığımda solgun yüzümü hiç beğenmemiştim. Ama makyaj yapmaya zamanım yoktu. Üstelik hiçbir zaman provaya makyaj yapıp gitmemiştim.

Siyah ve oldukça büyük olan omuz çantamı alıp, içini doldurmaya başladım. Mayo,tayt,çorap,tozluk ve son olarak da pointlerimi de koyarak çantamı hazırladım.

Odamdan çıkıp, merdivenlere yöneldim. Evdeki sessizliğe bakılırsa, yalnızdım.

Teyzem fazlasıyla yoğun bir iş kadınıydı. Maddi ve manevi açıdan çok güçlüydü. Büyük bir lojistik şirketinin genel müdürüydü. Genelde önemli toplantılarda, iş yemeklerinde olduğu için eve çok sık uğramazdı. Biz uyurken gelir, sabahta erkenden çıkardı. Ama her haftasonu, geleneğimiz olan akşam yemeklerinde toplanırdık. Bu bizim için çok önemliydi. Beraber yemek yapar, bolca sohbet ederdik. Koca bir haftayı o akşama sığdırırdık.

Çok görüşemesek de teyzem benim en iyi dostumdu. Sırlarımı bilen tek insandı. Sırlarla dolu bir insan olmasam da bu bana yetiyordu. Onun varlığı benim için her zaman önemli olmuştu. Kardeşim ile beni ayakta tutan tek insandı. O olmasaydı; iyi okullarda okuyamaz, iyi bir hayat yaşayamazdık.

Kardeşim, Stephan.. 18 yaşına girmiş, benim gözümde hala ergen bir lise öğrencisi. Aramız hiçbir zaman iyi olmasa da hayatımın diğer önemli parçasıydı. Kardeşlik bağımız, ebeveynlerimizi kaybettiğimizden beri hiç iyi olmadı. Her zaman benden bir şeyler gizlediğini düşündüm. Konuşmak istediğim her an benden kaçmanın yolunu bulurdu. İçe dönük bir çocuk olması, iletişim sorunumuzun en büyük nedeniydi.

Evde kimsenin olmadığını anlayınca, mutfağa yöneldim. Dolapları karıştırıp bitmekte olan mısır gevreğini çıkardım. En kısa zamanda alışveriş yapmam gerekiyordu. Bu tür işlerde genelde benim sorumluluğumda olurdu.

Buzdolabından sütü çıkartırken, saatin epey ilerlediğini farkettim. Mısır gevreğini bir kenera bırakıp, sütü bardağa doldurmaya başladım. Hızlı yudumlarla sütü bir içişte bitirebilmiştim. Kirli bardağı bulaşık makinesine gelişi güzel yerleştirdikten sonra kapıya ilerledim. Siyah şişme montumu ve ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 16, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SOĞUK SICAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin