TANITIM

111 9 14
                                    


Botlarının eskimiş zeminde bıraktığı tok ses boş odada yankılandı. Alnında fütursuzca dağılan kahve saçlarında, onun minik parmaklarının işlediği kokuyu alabiliyordu. İşkencelerin imzasını bıraktığı gergin sırtına düşen ayın berrak ışığı gölgesini hediye etmişti.

Kan lekelerinin üzerini lekelediği ve tavandan sarkan kalın ipi iri eliyle iteledi. Bir kaç ruhsuz adımı daha serbest kaldığında kemikli, uzun parmaklarını duvara yasladı. Yanında perçenlediği diğer bir elinin avcunda gizlediği gül canını yakıyordu. Parmaklarını daha çok sıktı; boğumlarından sızan ılık kan bileğine yol alıp, usulca tozlu zemine süzüldü. Acıyla dişlerini sıktığında yanağına serpilen sakallarının altında oynayan çenesiyle yorgun göz kapaklarını indirdi.

Dakikalar saniyeleri yok etti ve omzuna değen minik parmaklar ruhuna resmedilen yaraları örttü. Kirpiklerini cennete adımlar gibi durgunlukla araladı. Kızın kızıl saçları onun omzuna serilmiş, çatlak dudakları ensesindeki çukuru sahiplenmişti. Bu dudaklar, minik parmaklar ve bu saf koku ona aitti. Yanındaydı. Hayatına ansızın giren küçük tehlikesi yanındaydı...

Genç adam kızın omzunda sabitlenen elini parmakları arasına aldı ve avcunda kanayıp körelen gülü onun avuçlarına bıraktı. Kanın kızıllığını taşıyan gül, adamın ruhuna bürünüp kararmıştı. Kızını avcunu kapayıp eklemlerine dudaklarını bastırdı. Kan bulaşan yerlerine üfledi, sakallarıyla sildi, kadifemsi elbisenin üzerinden kızın hızla çapran kalbine gömdü.

-"Şimdi özgürmüyüm, komutanım?"

Kızıl saçlarının şakaklarına çarpışını izledi, genç adam. Parmakları hareketlendi, çenesinde kuyucuk haldeki beliren gamzesine dokundu. Sonra öptü, sevdi ve onun berrak tenine vurgun dudakları silik fısıltılarını sarfetti. Kız onun mavi gözlü, yaralı askeriydi.

-"Sonsuza dek küçük tehlikem. Sonsuza dek..."

Küçük TehlikeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin